Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Güney Afrika Kalkınma Bankası (DBSA) ve McKinsey & Company iş birliğiyle yayımladığı raporda, Güney Afrika bölgesindeki kritik madenlere yatırımın artırılması çağrısında bulundu.
Bakır, kobalt, lityum ve platin grubu metaller gibi kritik madenler temiz enerji ve düşük karbonlu teknolojiler için hayati önem taşıyor. Sahra Altı Afrika, dünya genelinde bilinen kritik maden rezervlerinin yaklaşık yüzde 30’una sahip olmasına rağmen, küresel arama harcamalarından yalnızca yüzde 10’unu çekiyor.
FİNANSMAN EKSİKLİĞİ
“Enerji Dönüşümü İçin Madenlerin Güvence Altına Alınması” girişimi kapsamında hazırlanan rapor, 10 ülkeye odaklanarak bölgenin küresel enerji dönüşümünde kilit rol üstlenmesini engelleyen finansman boşluklarını inceliyor.
Rapora göre, politika belirsizliği, yatırım riskleri, enerjiye erişim, ulaşım engelleri, yenilik eksikliği, sanayileşme hızının yavaşlığı, nitelikli iş gücü açığı ve talep dalgalanmaları en büyük sorunlar arasında yer alıyor.
WEF Sanayi Ekosistemlerini Dönüştürme Başkanı Jörgen Sandström, “Güney Afrika, küresel enerji dönüşümünün acilen ihtiyaç duyduğu maden rezervlerine sahip. Ancak finansman akışı bu potansiyelle aynı hızda ilerlemiyor” dedi.
BAŞARILI ÖRNEKLER
Rapor, engelleri aşmak için başarılı stratejilerden örnekler de sunuyor:
- Lobito Koridoru Projesi, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Zambiya’nın zengin maden bölgelerini Angola’nın Lobito Limanı’na bağlayarak ihracat kapasitesini artırmayı hedefliyor. Bu girişim AB ve ABD dahil birçok paydaş tarafından destekleniyor.
- Namibya’nın yeşil demir üretim tesisi, Nisan 2025’te faaliyete geçti. Afrika’da bir ilk olan tesis yenilenebilir enerjiyle çalışıyor ve 2030’a kadar üretimini büyütmeyi hedefliyor. Proje, AB-Namibya Yeşil Hidrojen Ortaklığı tarafından destekleniyor.
- Zambiya’nın madencilik politikası reformu, bakır üretimini artırmayı amaçlıyor. Ülke 2031 yılına kadar üretimi üç katına çıkararak 3 milyon tona ulaşmayı planlıyor.
DBSA CEO’su Boitumelo Mosako, “Afrika, iklim değişikliğinden ekonomik dalgalanmalara kadar büyük dönüşümlerle karşı karşıya. Eğer maden çıkarımı geçmişteki yöntemlerle sürerse, kıta bir kez daha bu zenginliği toplumsal ve ekonomik dönüşüme dönüştürme fırsatını kaçıracak” diye konuştu.