Sudan’da Nisan 2023’te başlayan iç savaş, son dönemde önemli bir kırılma noktasına ulaştı. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), savaşın başından bu yana başkent Hartum dahil olmak üzere birçok stratejik bölgeyi elinde tutuyordu. Ancak Sudan ordusu, son aylarda daha stratejik bir yaklaşım benimseyerek sahada üstünlük kazanmaya başladı. El Cezire ve Senar gibi kilit şehirleri kaybeden HDK, son olarak iki yıldır işgal ettiği Hartum’dan da çekilmek zorunda kaldı.
Ordu, bu süreçte temkinli ilerleyerek Umdurman ve Bahri’den sonra Hartum’u da kontrol altına aldı. Türkiye’den sağlanan insansız hava araçları ve Rusya ile yürütülen görüşmeler, ordunun avantajını artıran faktörler arasında yer aldı. Hartum’un geri alınması, sadece sembolik bir zafer değil, aynı zamanda lojistik ve jeopolitik açıdan da büyük bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bu gelişmeler iç savaşın sonuna yaklaşıldığı anlamına gelmiyor. Mücadelenin artık Kurdufan ve Darfur bölgelerine yoğunlaşacağı ve savaşın gidişatının bu bölgelerdeki mücadeleye bağlı olacağı öngörülüyor.
Ani gelişmeler akışında Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serhat Orakçı, Akademisyen İbrahim Nassır ve ORSAM Araştırmacısı Dr. Kaan Devecioğlu bölgedeki son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini aldık.
“Kanaatimce ordunun son aylardaki canlanmasında dışarıdan aldığı desteğin de rolü var”
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serhat Orakçı, “Ordunun son hamleleri ve başarısı nasıl gelişti?” sorusuna “Son aylarda ordu moralman üstünlüğü ele geçirmiş görünüyor. HDK son 3 ayda El Cezire, Senar gibi önemli yerleri kaybederken şimdi de 2 yıldır işgal ettiği başkent Hartum’dan çekilmek zorunda kaldı. Mücadele sahasında ordu şimdiye kadar daha temkinli ve stratejik hareket etti, Umdurman ve Bahri’den sonra Hartum’u da alarak önemli bir avantaj elde etti.” cevabını verdi.
Orakçı gelişmelerle ilgili değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Kanaatimce ordunun son aylardaki canlanmasında dışarıdan aldığı desteğin de rolü var mutlaka. Türkiye ve Rusya ile verimli görüşmeler yürütülürken Türkiye’nin insansız hava aracı sağlaması temin edildi ki bu, sahada savaşın gidişatını değiştiren önemli bir hamle oldu. Hartum, başkent olması nedeniyle hem sembolik hem de lojistik ve jeopolitik önemi bulunan bir yer. Ordunun Hartum’u HDK’dan temizlediğini duyurması son derece önemli bir kırılma anı. Bundan sonra iki tarafın mücadelesi Kurdufan ve Darfur eyaletlerine yoğunlaşacak.”

“HDK’nın büyük ölçüde paralı askerlerden oluşması, uzun soluklu bir savaşa hazır olmamaları nedeniyle yenilgiler yaşamalarına sebep oldu.”
Akademisyen İbrahim Nassır, “Gelinen süreç içerisinde ordu nasıl bir strateji izledi?” sorusuna “Savaş başladığında ordu yeterince hazırlıklı değildi ve bu durum savaşın iki yıl sürmesine neden oldu. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), ülkenin stratejik noktalarını kontrol ediyor ve bazı kritik tesislerin güvenliğini sağlıyordu. Bu nedenle ordu, oldukça zorlu bir durumla karşı karşıya kaldı.” cevabını verdi.
Nassır devamında ise değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Bu süreçte ordu stratejik bir yol izledi. İlk etapta kendi kışlalarını korumaya odaklandı ve HDK’nın saldırılarına karşı direnerek gücünü zayıflatmayı başardı. Öte yandan, HDK’nın büyük ölçüde paralı askerlerden oluşması, uzun soluklu bir savaşa hazır olmamaları nedeniyle yenilgiler yaşamalarına sebep oldu.
Ayrıca, HDK komutanlarının savaşın sürdüğü bölgeleri yeterince tanımamaları, askerlerin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Buna karşılık, Sudan ordusu komutanlarının sahaya inerek birlikleri ziyaret etmesi, askerler için önemli bir moral kaynağı oldu.”

“Batılı aktörlerin merkezdeki güvenilir aktöre destek verdiği şartlarda başarı şansı bulabilir.”
ORSAM Araştırmacısı Dr. Kaan Devecioğlu, “Hartum’un alınması iç savaşı bitirir mi?” sorusuna “Hartum’un ordunun kontrolüne geçmesi elbette iç savaşta önemli bir dönüm noktası, fakat unutulmamalı ki Darfur’un 5 eyaletinden dördünde HDK hala hakim ve toplum nezdinde kabulü var. Elbette ordu, Hartum kazanımıyla birlikte psikolojik açıdan üstünlük sağladı, fakat Darfur’da HDK’yla savaşmak Hartum’dan daha büyük zorluk olacaktır.” yanıt verdi.
Değerlendirmelerini şu şekilde devam ettirdi: “Dolayısıyla bu durum, Sudan’da ya uzun yıllar devam edecek bir iç savaşa ya da barış girişimiyle iç savaşın son bulmasına yol açacak iki senaryoyu gündeme getirmektedir. İlki, sadece savaş değil fiili bölünme anlamı taşıyor. İkincisi ise ancak güvenilir aktörlerin merkezinde olduğu ve aralarında koordine olamayan Batılı aktörlerin merkezdeki güvenilir aktöre destek verdiği şartlarda başarı şansı bulabilir. Merkezdeki bu aktörün ise Türkiye olacağını düşünüyorum.”
Sudan iç savaşında ordu önemli bir ilerleme kaydetmiş olsa da, savaşın sona ermesi için Darfur’daki mücadele belirleyici olacak. Sudan’ın ya uzun vadeli bir bölünme riskiyle karşı karşıya kalacağı ya da güçlü bir barış girişimiyle istikrar sağlanacağı öngörülüyor.