2025 yılı itibarıyla UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne Afrika kıtasından yeni adaylık başvuruları yapıldı. Aralarında Etiyopya kahve ritüeli, Mali’de sözlü tarih anlatıcılığı “griot” geleneği ve Tuareg müziği gibi kültürel ögelerin bulunduğu bu adaylıklar, kıtanın zengin kültürel çeşitliliğini ve yaşayan mirasını uluslararası arenada tanıtmayı amaçlıyor.
ETİYOPYA’DA KAHVE SADECE İÇİLMEZ, YAŞANIR
UNESCO’ya sunulan adaylıklardan biri olan Etiyopya’nın geleneksel kahve ritüeli, sıradan bir içecek hazırlığından öte toplumsal bir buluşma alanı olarak görülüyor. “Buna” adı verilen kahve seremoni, özel bir biçimde kavrulan çekirdeklerin sunumu, tütsü yakılması ve üç aşamalı ikram süreciyle adeta bir sosyal bağ kurma ritüeline dönüşüyor. Bu gelenek, aile içi ilişkilerden toplumsal dayanışmaya kadar pek çok kültürel değeri içerisinde barındırıyor.
GİROT GELENEĞİ: TARİHİ HAFIZANIN YAŞAYAN AKTARICILARI
Mali’nin UNESCO adaylığı ise Batı Afrika’da yüzyıllardır sözlü tarih anlatıcılığı görevini üstlenen griot’lara odaklanıyor. Griot’lar, halk arasında tarihçi, şair, müzisyen ve danışman olarak kabul ediliyor. Krallık hikâyeleri, savaş destanları, kabile geçmişleri gibi bilgiler bu kişilerce nesilden nesle aktarılıyor. UNESCO’nun bu geleneği tanıması halinde, Batı Afrika’nın sözlü hafızasının korunması adına önemli bir adım atılmış olacak. Bir diğer dikkat çeken adaylık ise Kuzey Afrika’nın göçebe topluluklarından Tuareg halkının müziğine dair. Çöl hayatının ritmini taşıyan geleneksel ezgiler, özellikle “imzad” adlı tek telli yaylı çalgının eşliğinde kadınlar tarafından icra ediliyor. Bu müzik türü sadece sanatsal değil, aynı zamanda kimliksel bir ifade biçimi. Göçebe yaşam tarzı tehdit altındayken, bu müziğin korunması kırsal kültürlerin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor.
UNESCO’nun somut olmayan miraslar listesi, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda yaşayan kültürleri korumayı hedefliyor. Afrika ülkeleri de bu bağlamda kültürel değerlerini uluslararası düzeyde kayıt altına alarak hem turizm potansiyelini artırmayı hem de gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlıyor. 2025 yılı başvurularının kabul edilmesi halinde, kıtadaki kültürel hafızanın güçlendirilmesine yönelik önemli bir uluslararası destek sağlanmış olacak.