Yunanistan, Libya’nın doğusundaki General Halife Hafter’in kontrolündeki yönetimin Türkiye ile 2019’da imzaladığı deniz yetki anlaşmasını onaylamaması için Mısır’dan araya girmesini isteyecek. Middle East Eye’ın diplomatik kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’in bu konuyu Çarşamba günü Mısırlı mevkidaşı Badr Abdelatty ile görüşmesi bekleniyor.
Türkiye ile Trablus merkezli Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti arasında 2019 yılında imzalanan deniz sınırı anlaşması, Girit ve Rodos gibi büyük Yunan adalarının deniz yetki alanlarını yok saydığı gerekçesiyle Atina’nın sert tepkisine yol açmıştı. Buna karşılık Yunanistan, 2020 yılında Mısır’la kendi deniz yetki alanlarını kapsayan bir anlaşma imzaladı.
Ancak son günlerde Libya’nın doğusundaki Hafter yönetiminin, Türkiye ile yapılan bu anlaşmayı tanımayı gündeme alması, Atina ve Lefkoşa başta olmak üzere bölgedeki diğer aktörleri alarma geçirmiş durumda.
HAFTER VE TÜRKİYE İŞ BİRLİĞİ AKDENİZ ÜLKELERİNİ TEDİRGİN EDİYOR
Libya’nın doğusunda yer alan Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’nin Haziran ayında kurduğu komisyon, Türkiye-Trablus anlaşmasını gözden geçirmek üzere çalışmalar yürütüyor. Eğer Hafter ve çevresi bu anlaşmayı resmen onaylarsa, bu Ankara için Doğu Akdeniz’de önemli bir diplomatik zafer anlamına gelecek.
Bu gelişme, 2020 yazında Türkiye ile Yunanistan arasında savaşın eşiğine gelinmesine neden olan deniz yetki krizinin yeniden alevlenmesine yol açabilir.
Haftar’ın Türkiye’ye yakınlaşması, yalnızca Yunanistan’ı değil, Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama ve altyapı projelerinde Türkiye’ye karşı iş birliği yapan İsrail ve Güney Kıbrıs’ı da tedirgin ediyor. Uzmanlara göre, böylesi bir yakınlaşma, Suriye’deki Esad yönetiminin de Kuzey Kıbrıs’ı içeren olası bir Ankara mutabakatına yönelmesine zemin hazırlayabilir.
LİBYA’NIN İÇ DENGELERİ İŞ BİRLİĞİNİ ENGELLEYEBİLİR Mİ?
Libya’nın doğusu ve batısı hâlâ iki ayrı siyasi kamp tarafından yönetiliyor. Batı’daki Trablus hükûmeti Başbakan Abdulhamid Dibeybe tarafından yönetilirken, doğuda Hafter’e bağlı yönetim ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih etkili.
Uzmanlara göre Salih’in girişimi, daha çok iç politikadaki etkisini artırma hamlesi. Global Institute for Strategic Research (GISR) uzmanlarından Bilgehan Öztürk, bu hamlelerin somut sonuç üretmesinin düşük ihtimal olduğunu belirterek, “Bunlar daha çok Libya iç siyasetinde güç dengelerini etkilemeye yönelik manevralar” değerlendirmesinde bulundu.
MISIR, TÜRKİYE, LİBYA VE YUNANİSTAN ÜÇGENİNDE SIKIŞTI
Mısır, Hafter yönetimini uzun süredir destekliyor ve Yunanistan’la 2020’de imzaladığı deniz yetki anlaşmasında Türkiye’nin tezlerine karşı bir duruş sergilemişti. Ancak o dönem Türkiye-Mısır ilişkileri oldukça gergindi.
Son yıllarda ise Ankara ile Kahire arasında ilişkilerde normalleşme süreci yaşanıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında yeniden kurulan diplomatik temaslar, iki ülke arasında yeni bir dönem başlattı.
Yunanistan’ın Mısır’a yapacağı baskı, bu yeni dönemde Ankara-Kahire ilişkilerini zora sokabilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor. Çünkü Hafter’in Türkiye’ye yönelmesi, Mısır’ı hem müttefiki hem de bölgesel denge açısından kritik bir konuma getiriyor.
DOĞU AKDENİZDE SULAR YENİDEN ISINIYOR
Libya’da doğu ve batı yönetimlerinin Türkiye ile farklı düzeylerde temas kurması, Doğu Akdeniz’deki enerji rekabetini ve deniz yetki alanı mücadelesini yeniden kızıştırıyor. Eğer Hafter tarafı, Türkiye’nin deniz yetki anlaşmasını resmen kabul ederse, bu yalnızca Yunanistan ve Mısır için değil, İsrail için de jeopolitik bir hesaplaşma anlamına gelebilir.
Bu tablo, bölgedeki ittifakların ve enerji projelerinin yeniden şekilleneceği bir döneme işaret ediyor. Ankara’nın Doğu Akdeniz’de daha merkezi bir rol üstlenmesi, Libya’daki tüm tarafların Türkiye’yle aynı çizgide buluşması halinde yeni bir denge kurulabilir. Ancak bu, bölgedeki gerilimleri de beraberinde getirebilir.