Tunus’ta Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, “devlet güvenliğine komplo kurmak” suçlamasıyla 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Tunus resmi haber ajansı TAP’ın aktardığına göre, başkent Tunus’taki ilk derece mahkemesinde bugün görülen duruşmada, Gannuşi hakkında verilen karar açıklandı. Mahkeme, Nahda liderini devlet güvenliğine yönelik komplo kurmak gerekçesiyle 14 yıl hapis cezasına hükmetti.
Aynı dava kapsamında, eski Tunus İstihbarat Başkanı Mehrez ez-Zuari, Kartaca Uluslararası Havalimanı’nın eski Uçak Güvenliği Birimi Başkanı Abdülkerim el-Ubeydi, Nahda yöneticilerinden Habib el-Levz ve Bin Arus vilayetine bağlı Ez-Zehra Belediye Başkanı Rayan el-Hamzavi’ye ise 12’şer yıl hapis cezası verildi.
Gıyaben yargılanan sanıklar hakkında da ağır cezalar açıklandı. Eski Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Nadiye Ukkaşe, Raşid el-Gannuşi’nin oğlu Muaz el-Gannuşi, Nahda yöneticilerinden Adil ed-Daada ve eski Dışişleri Bakanı Refik Abdusselam’a 35’er yıl hapis cezası verildi.
SİYASİ ARKA PLAN
Tunus’taki yargılamalar, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz 2021’de parlamentoyu feshetmesi ve başbakanı görevden almasıyla başlayan anayasal ve siyasal krizin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Bu karar sonrası, başta Nahda olmak üzere birçok muhalefet partisi sistem dışına itildi. Devam eden süreçte gazeteciler, sivil toplum aktivistleri ve iş insanları da çeşitli suçlamalarla tutuklandı.
Cumhurbaşkanı Said, bu adımları “devletin güvenliğini korumak” adına attığını belirtirken; muhalefet ve insan hakları kuruluşları bu uygulamaların yargının siyasallaşmasına ve muhalefetin bastırılmasına yol açtığını savunuyor.
“KOMPLO” DAVALARI VE ELEŞTİRİLER
“Komplo 2” davası, Nisan 2025’te sonuçlanan ve kamuoyunda “Komplo 1” olarak bilinen davanın devamı niteliğinde görülüyor. İlk davada 40 sanığa 4 ila 66 yıl arasında değişen hapis cezaları verilmişti. Her iki davada da muhalefet, yargının siyasi baskıyla hareket ettiğini ve suçlamaların temelsiz olduğunu öne sürdü.
Nahda Hareketi, 1 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “Komplo Davası 2”de öne sürülen delillerin uydurma olduğunu ve yargı sürecinin Cumhurbaşkanı Said’in siyasi rakiplerini susturma aracı haline geldiğini iddia etti.
Yargılamalar, sadece Tunus içinde değil, uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırıyor. İnsan hakları örgütleri, davaların adil yargılanma ilkelerine uygun yürütülmediğini ve basın özgürlüğünün tehdit altında olduğunu dile getiriyor. Tunus makamları ise davaların tamamen hukuki temellere dayandığını ve devlet güvenliğini tehdit eden ciddi unsurlara karşı başlatıldığını savunuyor.