Sudan’ın acımasız iç savaşı üçüncü yılına girdi. Ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, dünyanın en büyük insani krizine sebep oluyor. Birçok bölgede kıtlık ilan edildi ve milyonlarca kişi akut yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya kaldı. Henüz net olarak bilinmesede binlerce olarak ifade edilebilecek sayıda insan, silahlı çatışmalardan veya çatışmaların şiddetlendirdiği hastalık ve açlıktan hayatını kaybetti.
Tüm şehirler ve eyaletler yerle bir edildi ve 12 milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ancak Sudan’daki savaş, medyada sınırlı bir şekilde yer aldı. Sudanlıların yaşadığı durum dünya tarafından görmezden gelindi. Afrika’nın üçüncü büyük ülkesi, neredeyse tamamen ordu tarafından kontrol edilen doğu ve orta bölgeler ile çoğunlukla HDK tarafından kontrol edilen batı ve güney arasında etkili bir şekilde bölünmüş durumda. Her iki taraf da yargısız infazlar yapmak ve yiyecekleri savaş silahı olarak kullanmak gibi insan hakları ihlalleri yapmakla suçlanıyor.
HDK, geniş Darfur bölgesinde olası bir soykırım gerçekleştirmek ve kadınlara ve kızlara tecavüz etmek gibi vahşet suçlarına karışmış İki silahlı grup arasındaki bir savaş olarak başlayan çatışmalar, hızla sivillere zarar veren bir savaşa dönüşmüştü. Savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalan mağdurlar, Aljazeera’ya verdikleri röportajda yaşanan felaketin boyutunu gözler önüne serdi.
SAVAŞIN DUYULMAMIŞ HİKAYALERİ:
Zeynep, 34 yaşında
Güney Darfur’dan komşu bir ülkeye göç etmiş:
Savaştan önce, özellikle bayramlar çok güzeldi. Ailemle geçirdiğim zamanı çok seviyorum. Kardeşim güneyde yaşıyordu ama bayramlarda her zaman Sudan’a dönerdi. Nerede okuduğumuz veya çalıştığımız önemli değildi, tatillerde hepimiz Nyala’ya dönerdik. Vadide dolaşırdık, Nyala güzel bir manzaraya sahipti. Diğer günler ise komşularla sohbet eder, jabana kahve buluşmaları yapardık. Savaş başladığında her şey daha korkutucu hale geldi. Hartum’dan Darfur’a gitmeye çalıştım, ama her denediğimde yollara hava saldırıları oluyordu. Sonunda Sudan’dan Etiyopya’ya gitmeye karar verdim. Şu an, ailem yedi farklı ülkede. Bir daha asla bir araya gelebileceğimizden korkuyorum.
Dağcı, 30 yaşında
Şark el-Nil:
Kuzenim savaşta öldü. Bir sabah, silah sesleri çok yüksek geliyordu. Evimin hemen dışında kuzenimin öldüğünü söyleyen birini gördüm, biz de kontrol etmek için yola çıktık. Ancak top atışları çok yoğundu ve biz hareket edemiyorduk. Bir süre bekledik, ancak kuzenim ölüydü, yanında iki komşu ve şarapnel nedeniyle bacağından vurulmuş bir kişi daha vardı. Bu, ordunun ilerlemesi sırasında yaşandı, HDK mahalleye gelmiş ve evlerini ordu askerlerine kullandıranları suçlayarak insanları vurmuştu. Cenazeleri gömmek için tekrar yola çıktık ama sokaktaki silah sesleri nedeniyle birkaç kez geri çekilmek zorunda kaldık.
Musa, 40 yaşında
Hartum’dan,komşu ülkeye göç:
2018’deki devrimimizi hala düşünüyorum, hepimiz sokaklardaydık, Ömer el Beşir’e karşı birleşmiştik. 6 Nisan 2019’da Genel Komuta karargahının dışında oturma eylemi yapmıştık. Herkes meydandaydı, birlikte yemeklerimizi paylaştık, çay içtik, hiçbirimiz paraya ihtiyaç duymuyordu. O kadar çok dayanışma vardı ki, hepimiz aynı sloganları atıyorduk. Ama sonra bir sabah, kurşun sesleriyle uyandık. Bu savaş, hayal edebileceğimden çok daha kötüydü. Ailemle birlikte ülkeden kaçmak zorunda kaldım. Birçok aile tecavüz, cinayet ve yerinden edilme yaşadı. Savaşın ne kadar kötü olduğunu tarif bile edemem. Bu bir lanet, tüm Sudanlılara değmiş bir lanet. Bunu hak etmiyoruz. Her şeyimi kaybettim; umudumu, geçim kaynağımı kaybettim.
Yaser, 45 yaşında
Wad Medeni’den, şimdi Gedaref’te:
Ramazan ve Kurban Bayramı en sevdiğim anılarım arasında, tüm ailemiz bir araya gelirdi. Kuzular kısa sürede pişerdi ve hep birlikte yerdik. Şimdi bu anıları düşündüğümde sadece ağlıyorum. Ayrıca, hastanede çalıştığım anıları da hatırlıyorum. Tıbbi asistandım ve meslektaşlarımla birlikte vakit geçirirdik. Çocuklarımla birlikte eğlenceli zamanlar geçirirdik, onları parklara götürürdük. Ancak savaş sırasında her şey değişti. Bir gün ordu birlikleri köyümüze girdi ve kampımızdaki liderler herkese gitmesini söyledi. Taşıyabileceğimiz her şeyi alıp güvenli bölgeye doğru hareket ettik.
Ebubekir, 35 yaşında
El-Geneina’dan, şimdi Çad’da:
1989’da doğdum ve el-Geneina’nın güneyindeki Tinfouka köyündenim. 2003’te HDK tarafından saldırıya uğradık ve el-Geneina’ya kaçtık. 15 Haziran 2023’te, HDK Batı Darfur valisini öldürdü ve orada çok tehlikeli bir durum oluştu. Biz de Çad’a gitmeye karar verdik. Ancak yolda HDK tarafından ateşe tutulduk ve iki arkadaşım hayatını kaybetti. Sonunda Çad’a ulaşmayı başardık ama her an hayatımın sonu olabilirdi.
Kaynak: Aljazeera