Sudan’da devam eden iç savaş, milyonlarca insanı yerinden etti. Sudanlılar ya ülkedeki nispeten güvenli bölgelere ya da komşu ülkelere sığındı. Savaş neredeyse üçüncü yılına ulaşacak. Bu süre içerisinde insani kriz giderek daha da kötü bir hal alıyor. Sudanlı mültecileri kabul eden ülkeler de bu krizden etkileniyor. Pauline Odhiambo, Çad’a sığınan Sudanlı mültecilerin durumunu ve uzun süreli misafirliğin Çad halkı tarafından nasıl karşılandığını kaleme aldı.
Fatima Ahmed, üç yaşındaki kızını sımsıkı kavramış halde, Sudan’ın El-Faşir kentindeki evinden kaçıp Çad sınırını yürüyerek geçtiği kabus dolu koşulları anlatırken sesi titriyordu.
“Köyümüzü yaktılar. Kocamı öldürdüler,” dedi. “Günlerce yürüdük, tek beslendiğimiz şey korkuydu.”
Bu, Sudan Silahlı Kuvvetleri ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri arasında Nisan 2023’te başlayan çatışmalardan bu yana Sudan’ın savaş sahasında sıkça tekrar eden bir manzara haline geldi.
Fatima, son iki hafta içinde Kuzey Darfur’daki yoğun şiddetten kaçarak Doğu Çad’a sığınan, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 20 bin Sudanlı mülteciden biri.
Bu ani göç dalgası, Tiné gibi sınır kasabalarını da etkisi altına aldı. Sadece 48 saat içinde yaklaşık 6 bin bitkin ve travmatize olmuş insan buraya ulaştı.
Çad’a gelen Sudanlı mültecilerin son dalgasını tetikleyen neden, Darfur bölgesinde, özellikle El-Faşir çevresinde sivillere yönelik uygulanan şiddetin acımasızlığıydı.

Mülteciler, Zamzam ve Abu Shouk gibi yerinden edilmiş kişiler için kurulan kamplarda gerçekleşen toplu katliamlardan söz ediyor. Evler ayrım gözetmeksizin yakıldı, erkekler idam edildi, kadınlar ve kız çocukları cinsel şiddete maruz kaldı. Saldırıların çoğu, paramiliter Hızlı Destek Güçleri’ne atfediliyor.
45 yaşındaki çiftçi Muhammed İbrahim, bacağındaki kurşun yarasıyla topallayarak Çad’a ulaştı.
“Koşarken bize ateş ettiler” diyor, bir Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) hemşiresi yarasını pansuman ederken yüzünü buruşturarak. “Kaos sırasında kamyonlardan düşen çocuklar gördüm. Bazıları bir daha ayağa kalkamadı.” dedi.
UNHCR koruma ekiplerine göre, yeni gelenlerin %76’sı kaçış sırasında gasp, hırsızlık ya da cinsel şiddete maruz kaldı. En az 22 çocuk yaralı olarak getirilirken, yüzlercesi refakatsizdi; aileleri ya kayıptı ya da ölmüştü.
ÇAD KAPASİTESİNİN ÜSTÜNDE MÜLTECİ BARINDIRIYOR
Çad’ın yerel toplulukları, 1,3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak acı çeken komşularıyla olağanüstü bir dayanışma sergiledi. Ancak kendi sorunlarıyla mücadele eden bir ülkede, bu kadar büyük bir insan kitlesini barındırmak artık dayanılmaz bir yük haline geliyor.
Hak örgütleri, bildirilen vaka sayısının gerçek rakamların yalnızca küçük bir kısmını yansıttığını, kurtulanların çoğunun acil yardım başvurusu yapamadığını ya da yapmayı tercih etmediğini bildiriyor.
Tiné’de beş çocuk annesi Halima Youssouf, mültecilerin azalan yiyecek yardımları için sıraya girdiğini görünce artan endişesini dile getiriyor.
“Bu insanlar çok acı çekti; onları nasıl geri çevirebiliriz? Ama her geçen gün, çocuklarımız yiyeceklerini paylaşabilmemiz için daha az yiyor. Suyumuz tükeniyor, kliniklerimiz dolup taşıyor,” diyor, sesi hem şefkatli hem de bitkin bir halde.
Halima’nın sözleri, Çad’ın doğu topluluklarının yaşadığı acı verici ikilemi özetliyor. Yerel halk, Sudanlı mültecilere olağanüstü bir cömertlik gösterse de, artık kırılma noktasına yaklaşıyorlar.
“Hepimiz anneyiz, hepimiz kız kardeşiz” diyor Halima, yetersiz beslenmiş bebeğini kucağında tutan bir Sudanlı kadını izlerken. “Ama kimse bize yardım etmezse, yakında paylaşacak hiçbir şeyimiz kalmayacak.”
Bu duygu, temel ihtiyaç maddelerinde artan kıtlık, yükselen gıda fiyatları ve kapasitesini aşan sağlık merkezleriyle mücadele eden sınır kasabalarında da hissediliyor.
“Sahip olduklarımızı paylaşıyoruz, ama bu ne kadar sürebilir?” diye soruyor Tiné’deki bir köy büyüğü Adoum Mahamat. “Okullarımızda artık her 100 çocuğa bir öğretmen düşüyor. Bu şekilde devam edebilir miyiz? Nezaketimizin sınırları var ve biz bu sınırlara ulaşıyoruz.”

Kartopu Krizi
İnsani yardım kuruluşları, UNHCR’nin Nisan ayı sonundan bu yana bin 850 kişiyi taşıdığı Iridimi gibi bölgelere mültecileri yerleştirmek için mücadele veriyor.
Ancak Çad’ın mültecilere müdahalesi için ihtiyaç duyduğu 409 milyon ABD dolarının şu ana kadar yalnızca %20’si kullanılabildi. Bu nedenle yardım görevlileri yaklaşan bir felakete karşı uyarıyor.
Sınır kliniğinde, Dr. Saida Abubakar aç ve hasta insanları (yetersiz beslenen çocuklar, susuz kalmış anneler, yorgunluktan bitkin düşen yaşlılar) sınırlı kaynaklarla tedavi etmeye çalışıyor. “İlaçlarımız tükendi. Serumlara, antibiyotiklere, her şeye ihtiyacımız var.” diyor. “Dünya yüzünü buradan çevirmemeli.”
İNSANİ KRİZ KONTROL ALTINA ALINAMIYOR
Sudan’daki bitmek bilmeyen savaş, dünyanın en büyük açlık krizini tetikledi. Yardımlar azalırken, milyonlarca insanın yaşadığı dram neredeyse hiç duyulmuyor. UNHCR, bu sessiz müdahale karşısında acilen uluslararası destek çağrısı yaptı.
UNHCR’nin Çad temsilcisi Magatte Guisse, “Sudan’da sivillere yönelik saldırılar sona ermeli ve hayatlarını kurtarmak için kaçanlara güvenli geçiş imkânı sağlanmalı” dedi.
“Uluslararası toplum, bu savunmasız toplulukları korumak ve onlara yardım etmek için dayanışma içinde hareket etmeli. Bu şimdi gerçekleşmeli.”
Güneş Tiné’nin üzerinde batarken, Fatima kızının ince bir hasır üzerinde uyumasını izliyor. Kızının hüzünlü bakışları, kelimelerle anlatılamayacak kadar çok şeyi yansıtıyor.
“Hiçbir şeyimiz kalmadı,” diyor. “Ama en azından hayattayız.”