İki yıl önce bu hafta Sudan’da başlayan çatışma, başlangıçta kimsenin bu denli hızlı tırmanacağını ya da bu kadar uzun süreceğini tahmin etmediği bir krize dönüştü. Şiddetli bir güç mücadelesi olarak başlayan bu durum, günümüzde dünyanın en ağır ve en fazla göz ardı edilen insani krizlerinden biri haline geldi.
KİTLESEL YERİNDEN EDİLME, AÇLIK VE HASTALIKLA KUŞATILMIŞ BİR ÜLKE
Ülke genelinde milyonlarca kişi yerinden edildi. Sudan içinde yaklaşık 10 milyon kişi yerinden olurken, 3,9 milyon kişi komşu ülkelere sığındı. Bu durum, Sudan’ı dünyanın en büyük yerinden edilme krizinin merkezi haline getirdi. 20 milyondan fazla insan acil sağlık hizmetine ihtiyaç duyuyor. Bu rakamların ardında, hayatı tehlikede olan çocuklarını kurtarmaya çalışan anne babalar, yiyecek, temiz su ve sağlık hizmetlerine erişimi olmayan bölgelerde mahsur kalan aileler, sağlık merkezlerine ulaşamayacak kadar tehlikeli ortamlarda yaşayan insanlar var. Aşıya ulaşamayan bir nesil, hayati sağlık hizmetlerinden mahrum kalıyor.
KRİZ ULUSAL BOYUTLARI AŞTI, BÖLGESEL BİR TEHDİDE DÖNÜŞTÜ
Sudan’daki kriz artık sadece bir ulusal trajedi değil; aynı zamanda bölgesel bir tehdit. Çatışma, komşu ülkelerde istikrarsızlığa yol açma riski taşıyor ve daha fazla göç, hastalık ve güvensizlik doğuruyor.
“Sudan’daki görevimin ardından Çad’a geçtim. Burada 750 binden fazla Sudanlı mülteciye ev sahipliği yapılıyor. Sınırı yürüyerek geçen ailelerle görüştüm. Evlerinin yakıldığını, ürünlerinin yok edildiğini ve hayvanlarının çalındığını anlattılar. Yanlarında hiçbir şey olmadan geldiler. “En çok neye ihtiyacınız var?” diye sorduğumda en sık aldığım yanıt acı vericiydi: “Yemek. Açız.””
SORUN BİLİNMEZLİK DEĞİL, EYLEMSİZLİK
Ne olduğunu bilmediğimizi söyleyemeyiz. Gerçekler ortada, hikayeler sarsıcı. Eksik olan şey, yeterli ve sürekli harekettir. Hayati öneme sahip insani yardımlara kesintisiz erişim, yeterli finansman ve en önemlisi bu savaşı sona erdirme yönünde yüksek düzeyde siyasi kararlılık gerekiyor. Çocuklar, hamile kadınlar ve emziren anneler arasında yetersiz beslenme yaygın. Beş bölgede kıtlık resmen doğrulandı ve bu sayının kısa sürede 17’ye çıkması bekleniyor. On binlerce hayat, doğrudan tehdit altında.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ortaklarıyla birlikte Sudan’da sağlık hizmetine erişimi sağlamak için sahada. Erişim kısıtlamaları ve sağlık tesislerine yönelik saldırılara rağmen, hayat kurtaran tıbbi malzemeler sağlanıyor, hastaneler destekleniyor ve aşılama kampanyaları yürütülüyor. Çatışmaların başladığı tarihten bu yana DSÖ desteğiyle bir milyondan fazla hasta tedavi aldı. 11,5 milyon çocuk çocuk felci ve kızamığa karşı aşılandı, 12,8 milyon kişi kolera aşısı oldu. Son iki yılda, ciddi tıbbi komplikasyonlar yaşayan 75 bin çocuk tedavi edildi. DSÖ’nün 2025 yılı için belirlediği 135 milyon dolarlık müdahale planının %79’u hâlâ finanse edilmedi. Bugüne kadar DSÖ’nün müdahalesi, BM Acil Yardım Fonu, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı, Kral Selman İnsani Yardım Merkezi, AB, Fransa, Almanya, İtalya ve ABD gibi ortakların katkılarıyla mümkün oldu. Ancak desteğin sürmesi hayati önem taşıyor.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI VE TESİSLER HEDEFTE
Çatışmaların başından bu yana, DSÖ sağlık tesislerine, ambulanslara, sağlık personeline ve hastalara yönelik 156 saldırıyı doğruladı. Bu saldırılarda 318 kişi hayatını kaybetti, 273 kişi yaralandı. Sağlık çalışanları ve tesisler asla hedef olmamalı; uluslararası insancıl hukuk kapsamında korunmaları gerekiyor. Ancak bu yükümlülükler açıkça ihlal ediliyor.
Sudan’ın sağlık sistemi özellikle ulaşılması zor bölgelerde neredeyse çökmüş durumda. Değerlendirilen bölgelerde sağlık tesislerinin %62’si kısmen çalışırken, %32’si tamamen işlevsiz. Darfur ve Kordofan gibi alanlardan ise hâlâ net bilgi alınamıyor.Sudan’daki eyaletlerin üçte ikisi birden fazla salgınla boğuşuyor. Kolera, kızamık, sıtma, dang humması ve difteri bunların başında geliyor. Sadece kolera nedeniyle en az bin 500 kişi hayatını kaybetti.
Kaynak: AlJazeera