İHH ve İNSAMER tarafından 22 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen çalıştay, İHH Genel Merkezi’nde yapıldı. Akademisyenler, medya mensupları, sivil toplum temsilcileri ve Sudan diasporasından katılımcılar çatıştayda yer aldı. Sudan’daki iç savaşın durumu, bölgesel ve küresel etkileri ile barış sürecine dair çözüm önerilerini ele aldı.
Çalıştayda konuşan Sudan eski Kültür Bakanı Mohamed Osman el-Barudi, Sudan’daki savaşın beklenmedik bir hız ve şiddetle başladığını belirtti. el-Barudi, “Sudan böyle bir savaşı beklemiyordu ve bu savaşın en büyük sorunu halkı koruyacak bir mekanizmanın olmamasıydı. Çatışmaların ilk gününden itibaren tüm savaş araçları devreye sokuldu. Polis olaylara müdahale edemedi ve bu nedenle büyük bir göç dalgası başladı.” dedi.

Kadınların savaş sürecinde en büyük mağduriyeti yaşadığını vurgulayan el-Barudi, “Sudan tarihinde ilk defa kadınlar bu kadar büyük bir zulme uğradı. Ancak uluslararası toplum bu konuda yeterli tepkiyi vermedi.” ifadelerini kullandı.
Sudan’daki savaşın klasik iç savaşlardan farklı olduğuna da dikkat çeken el-Barudi, Sudan’ın 600’den fazla kabileye sahip çok etnikli bir yapı olduğunu ve bu nedenle çatışmaların sadece ordu ile isyancı gruplar arasında değil, aynı zamanda farklı kabileler arasında da yaşandığını vurguladı. Rusya bağlantılı Wagner Grubu’nun da savaşın şiddetlenmesine neden olduğunu belirtti.
el-Barudi, barış sürecine yönelik Cidde’de yapılan ateşkes görüşmelerinin en önemli kazanımının, çatışmalardan kaçan sivillerin tahliyesi ve insani yardımların ulaştırılması olduğuna değindi. Ancak kalıcı bir çözümün henüz ortaya konulamadığını dile getirdi.
“SİVİL HALK BU SÜREÇTE EN BÜYÜK ZARARI GÖRÜYOR”
Anadolu Ajansı Afrika Haberleri Müdürü Dr. Gökhan Kavak, Sudan’daki iç savaşın saha gözlemleri ışığında değerlendirmesini yaptı. Çatışmaların yalnızca Hartum ile sınırlı olmadığını, ülkenin farklı bölgelerinde etnik ve kabilesel ayrışmaların çatışmaları yönlendirdiğini belirtti. Kavak, “Sudan’daki savaşın sadece ordu ile HDK (Hızlı Destek Kuvvetleri) arasında olmadığını vurgulayarak sivil halkın bu süreçte en büyük zararı gördüğüne dikkat çekti.
Çatışmalardan etkilenen yerlerde yaptığı gözlemlerden de bahseden Kavak, Hartum’da güvenlik güçlerinin tamamen çekildiğini ve şehirde adeta bir yönetim boşluğu oluştuğunu vurguladı. Sudan’da üçüncü bir güç olarak sivil inisiyatifin önemli bir yer tuttuğunu ve halkın, savaşın içinde taraf olmamaya çalıştığına değinirken bu durumun giderek zorlaştığını belirtti.
ÇÖZÜM İÇİN DİPLOMATİK ADIMLAR
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serhat Orakçı, Sudan’daki iç savaşın ülkenin üçüncü büyük savaşı olduğunu ve Sudan’ın tarihi boyunca diplomasi ve müzakerenin sıkça kullanıldığı bir ülke olduğunu söyledi. Orakçı, “Barış süreci sadece askeri grupların uzlaşmasıyla sağlanamaz. Entegrasyon, toplumsal ve siyasal istikrar için kritik önemdedir.” ifadelerini kullandı.
Sudan’daki mevcut krizin temel nedenlerinden birinin uzun yıllardır süregelen askeri yönetimler olduğu vurgulandı. Sudan’da demokratik bir yönetim inşa edilmeden kalıcı bir barışın sağlanamayacağını belirtti. Orakçı sözlerinin devamında, “Sudan’da askeri yönetimler ülkeyi sürekli olarak krizden krize sürükledi. Bugün gelinen noktada, siyasi istikrarsızlık ve çatışmaların temelinde bu yönetim anlayışı yatıyor” ifadelerine yer verdi. Sudan’ın geleceğinde sivil bir yönetimin tesis edilmesi ve halkın yönetime daha fazla katılım sağlamasının hayati önem taşıdığını ifade etti.
Orakçı, Sudan’da anayasal belirsizliklerin yönetim krizinin temelinde yattığını ve istikrarın ancak geniş tabanlı bir uzlaşıyla sağlanabileceğini vurguladı. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) silah bırakmasının barış süreci için kritik olduğunu, ancak bölgesel aktörlerin ikna edilmesi gerektiğini belirtti.
Çalıştayın genel değerlendirmesinde, Sudan’da kalıcı barış için tarafların tekrar müzakere masasına oturması gerektiği konusunda ortak görüş bildirildi. Sudan’daki iç savaşın yalnızca bir güvenlik meselesi olmadığı, siyasal ve toplumsal bir yeniden yapılanma süreci gerektirdiği ifade edildi.