Afrika’nın Sahel bölgesinde askeri yönetim altındaki Mali, Burkina Faso ve Nijer, altın başta olmak üzere doğal kaynakları üzerindeki kontrolü yeniden kazanmak amacıyla madencilik sektöründe kapsamlı bir kamulaştırma sürecine girdi.
2020-2023 yılları arasında gerçekleşen askeri darbelerin ardından bölgedeki üç ülke, 2023’te “Sahel Devletleri İttifakı”nı (AES) kurarak 2025 başında Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’ndan (ECOWAS) ayrıldıklarını açıklamıştı. Bu süreçte ekonomik egemenlik ve kaynakların millileştirilmesi, bölge liderlerinin temel politikaları haline geldi.
Konrad Adenauer Vakfı’nın Mali’deki Sahel Programı Başkanı Ulf Laessing, “Kaynakların millileştirilmesi, askeri yönetim altındaki bu ülkelerin Batı sömürüsünden uzaklaşarak kendi kaderini tayin etme söyleminin temel taşıdır,” diyerek bu hamlelerin arka planını özetledi. Laessing’e göre, Batılı ülkelerin Sahel’in kaynaklarından fazlasıyla faydalandığına dair yaygın bir kanaat mevcut.
ALTIN VE URANYUM MADENLERİ KAMULAŞTIRILIYOR
Dünya Altın Konseyi’ne göre Mali, 2024’te Afrika’nın ikinci, dünyanın ise 11. en büyük altın üreticisi olurken (100 ton), Burkina Faso 94,4 ton üretimle onu izledi. Nijer ise 33,6 ton altın ve 2.020 ton uranyum üretimiyle öne çıktı.
Mali, yüzde 35’e kadar devlet ortaklığı zorunluluğu getiren yeni madencilik yasasıyla B2Gold’un Fekola, Yatela ve Morila madenlerini kamulaştırdı; ayrıca Barrick Gold’un işlettiği Loulo-Gounkoto kompleksindeki altınlara el koydu. Barrick, bu karara karşı 2024 Aralık’ta Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Merkezi’ne (ICSID) başvurarak tahkime gitti.
Burkina Faso da benzer bir yol izleyerek beş madencilik ruhsatını kamulaştırdı, Boungou ve Wahgnion gibi büyük madenleri devlet kontrolüne aldı ve ilk ulusal altın rafinerisini açtı.
Nijer’de ise odak daha çok uranyumda: Fransız Orano şirketinin lisansı iptal edildi ve Somair uranyum madeni devletleştirildi. Altın alanında ise devlet destekli Compagnie Miniere de l’Air (Cominair SA) ile arama çalışmaları genişletiliyor.
AVRUPA’YA BAĞIMLILIK AZALDI
Sahel ülkeleri, Batılı ortaklardan uzaklaşırken Rusya, Çin ve Türkiye ile iş birliklerini artırıyor. Laessing, bu yeni ortaklıkların “bölgelere daha fazla özgüven kazandırarak Avrupa’ya bağımlılığı sona erdirme” arzusunu güçlendirdiğini belirtti.
Öte yandan güvenlik sorunları ve istikrarsızlık, madencilikte yeni yatırımların önündeki en büyük engel olarak duruyor. Mali ve Burkina Faso’nun kuzeyinde, devlete bağlılığını yitirmiş alanlarda silahlı grupların altın madenciliğini kontrol ettiği, madencilerden vergi aldığı bildiriliyor. Laessing’e göre, bölgedeki gayri resmi altın madenciliği, yerel ekonominin en büyük istihdam kaynağına dönüşmüş durumda.
GÜVENLİK ENDİŞELERİ DEVAM EDİYOR
Laessing, güvenlik açıkları ve milliyetçi politikaların uluslararası yatırımcıları caydırabileceği uyarısında bulundu. “Eğer güvenlik ve merkezi yönetim sağlanamazsa, bu kaynakların geçmişe kıyasla daha etkin şekilde değerlendirilmesi zor olur” ifadelerini kullandı.
Bölgedeki askeri yönetimler, Batı’dan gelen yardımın azalmasıyla gelir arayışında. Altın fiyatlarının küresel belirsizlik nedeniyle artması ise bu kaynaklara verilen önemi daha da artırıyor.
Çin’in, Mali’nin gelişmekte olan lityum sektörüne ilgi gösterdiği ve devlet şirketleriyle iş birliğini derinleştirmeye hazırlandığı belirtiliyor. Ancak uzmanlara göre, mevcut güvenlik durumu yeni yatırımlar için ciddi bir engel oluşturmaya devam edecek.