Cibuti’nin sokaklarında yürürken İstanbul Meydanı, Konya Caddesi gibi Türk şehirlerinden isimler taşıyan yerlerle karşılaşmak ya da Kavala’lı Mehmet Ali Paşa’nın adını taşıyan bir restoranda yemek yemek mümkün. Bu semboller, Türkiye’nin bu Afrika Boynuzu ülkesinde bıraktığı derin izlerin sadece görünen yüzü. Türkiye ile Cibuti arasındaki ticaret hacmi, yalnızca 10 yılda 60 milyon dolardan 500 milyon dolara fırladı. Türk şirketleri, ülkede 21 büyük projeye toplam 205 milyon dolarlık yatırım yaptı. Bu hızlı gelişim, yalnızca ekonomik büyümenin değil; artan karşılıklı güvenin de bir göstergesi.
CİBUTİ’NİN STRATEJİK KONUMU
Kızıldeniz ile Aden Körfezi’nin birleştiği noktada yer alan Cibuti, tarih boyunca küresel ticaretin önemli duraklarından biri oldu. Ülkenin ekonomisi büyük oranda liman faaliyetlerine ve yabancı askeri üslerin varlığına dayanıyor. Djibouti ve Doraleh limanları, sadece ülke içi değil; Etiyopya ve Somali gibi komşu ülkelerin de deniz ticaretini taşıyor. Tarım faaliyetlerinin iklim nedeniyle sınırlı olması, Cibuti’yi büyük ölçüde dışa bağımlı hale getiriyor. Bu noktada Türkiye, özellikle son 15 yılda ülkenin en büyük gıda tedarikçisi haline geldi.
Türkiye ile Cibuti arasındaki siyasal ilişkiler, 16. yüzyıla kadar uzanıyor. Osmanlı İmparatorluğu, 16 ile 19. yüzyıllar arasında Cibuti topraklarının bir bölümünü Portekiz tehdidine karşı koruma amacıyla yönetmişti. Modern ilişkiler, Cibuti’nin 1977’de bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından kuruldu. 2003 yılından itibaren Türkiye, ülkenin kalkınmasına ve istihdamına yönelik desteklerini artırdı. Karşılıklı büyükelçiliklerin 2012 ve 2013’te açılması, 2015’te TİKA ofisinin faaliyete geçmesi ve THY‘nin haftada 14’e kadar çıkan uçuşları, bu ilişkinin derinliğini gösteriyor.
TÜRKİYE-CİBUTİ EKONOMİK BİRLİKTELİĞİ GÜÇLENİYOR
Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile Cibuti Ticaret Odası’nın iş birliğiyle kurulan Türkiye-Cibuti İş Konseyi, karşılıklı yatırımları artırmak, iş forumları düzenlemek ve heyet ziyaretlerini kolaylaştırmak için çalışmalar yürütüyor. 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh’in ortak inisiyatifiyle, Doraleh Limanı yakınlarında 5 bin hektarlık Türk Özel Ekonomik Bölgesi kurulması kararlaştırıldı. Bu bölge, lojistik, enerji, hafif sanayi ve üretim alanlarında Türk yatırımcılarına önemli vergi muafiyetleri sunuyor.
Türkiye, Cibuti’ye su ve enerji alanlarında da önemli destek sağlıyor. 2017’de başlatılan Ambouli Dostluk Barajı, başkentteki sel riskini azaltmak ve temiz su teminini sağlamak amacıyla inşa edildi. Baraj, 2020’de tamamlandı ve 2021’de Cibuti yönetimine devredildi. Cibuti’de aktif olarak faaliyet gösteren 10’dan fazla Türk şirketi; tekstil, turizm ve inşaat sektörlerinde otel, yol ve park projeleri yürütüyor. Başkentteki Best Western Premier Oteli ve çevresindeki park alanları da Türk firmalar tarafından inşa edildi.
İHRACATTA TÜRKİYE ÖNDE, ANCAK DENGE TEK TARAFLI
Türkiye’nin Cibuti’ye ihraç ettiği başlıca ürünler arasında demir-çelik, elektrikli cihazlar, hijyen ürünleri, gıda maddeleri, buğday, un, makarna ve bakliyat yer alıyor. 2024 itibarıyla Türkiye’nin Cibuti’ye ihracatı 389 milyon dolara ulaştı. Ancak Cibuti’den Türkiye’ye yapılan ithalat oldukça sınırlı kaldı. Bu durum, Cibuti’nin düşük kapasiteli üretim yapısından kaynaklanıyor. Uzmanlara göre, bu asimetrinin dengelenmesi için Cibuti’nin üretim kapasitesini artırması, ortak sanayi bölgeleri ve tarım merkezleri kurulması ve Türk özel sektörünün daha fazla teşvik edilmesi gerekiyor.
2020 ve 2024’te düzenlenen Türkiye-Cibuti Karma Ekonomik Komisyon toplantılarında, tarım, hayvancılık, balıkçılık, turizm, enerji ve denizcilik gibi alanlarda toplam 15 iş birliği anlaşması imzalandı. Uzmanlara göre, ticaret hacmindeki büyüme eğilimi önümüzdeki yıllarda daha da hızlanacak. Cibuti’de doktora çalışmalarını sürdüren Hassan Idriss Moussa, “Cibuti, Türkiye için Doğu Afrika’ya açılan bir kapıdır. Türkiye’nin bu ülkedeki altyapı yatırımları, ticareti kalkınma odaklı bir stratejiyle yeniden tanımlıyor,” diyor.
Kaynak: TRT Afrika