Agbeze Ifeanyi Matthew, çevresinde yankılanan ordu silah sesleri arasında, şehrinin bir savaş alanına döndüğünü sanarak yere sinmişti. O gece, Lagos’un Lekki ücretli geçiş noktasında onunla birlikte yüzlerce genç protestocu, yeşil-beyaz Nijerya bayraklarını sallıyor ve ulusal marşı söylüyordu. Kalabalık yere yatmaya çalıştı ama birkaç dakika sonra Matthew göğsüne bir şeyin çarptığını hissetti, ardından vücudunda sıcak bir sıvının aktığını fark etti. Aşağı baktığında vurulduğunu gördü, mermi göğsünden girip sırtından çıkmıştı.
Ayağa kalkıp güvenli bir yere kaçmaya çalıştı ama sendeledi, düştü ve bilincini kaybetti. Diğer protestocular onu yakındaki Devlet Hastanesi’ne taşıdı, burada tedavi gördü ve ardından başka bir tesise sevk edildi. 35 yaşındaki içerik üreticisi Matthew:
“İki tarafta da açık yara vardı, çok kan kaybetmiştim. Tedavi edilirken doktorların ve hemşirelerin konuşmalarını duyuyordum ama tepki veremiyor, gözlerimi bile açamıyordum. Öleceğimi sandım.”

Mermi iki kaburgasını kırmıştı ama Matthew hayatta kalan şanslılardan biriydi. 20 Ekim 2020 gecesi, Nijerya ordusunun silahsız göstericilere ateş açması sonucu 48 kişi yaralanmış, en az bir düzine insan hayatını kaybetmişti.
#ENDSARS PROTESTOLARI
Beş yıl önce, Matthew gibi binlerce genç Nijeryalı, Özel Soygunla Mücadele Ekibi (SARS) adlı polis biriminin taciz, tecavüz, keyfi gözaltı, gasp ve soygun suçlamalarıyla gündeme gelmesinin ardından ülke çapında iki hafta süren #EndSARS protestolarına katılmıştı.
Matthew’un (rastalı, kızıl ve altın rengi boyalı saçları vardı) protestolara katılmasının bir nedeni, SARS görevlilerinin Lagos’taki günlük yolculuklarında onu sürekli durdurup taciz etmesiydi. Bir keresinde, “Seni burada vururuz, kimse bir şey yapamaz.” dediklerini hatırlıyor. Yıllarca süren şikâyetler ve cezasızlık karşısında, göstericiler SARS’ın dağıtılmasını, polis reformu yapılmasını ve daha iyi yönetim talep etmek için sokaklara döküldü.
Fakat barışçıl protestolar güvenlik güçlerinin şiddetli müdahalesiyle karşılaştı. İlk başta biber gazı ve tazyikli su kullanıldı, ardından ülke genelindeki gösteri alanlarında kalabalığı dağıtmak için gerçek mermiler ateşlendi.
Matthew’un vurulduğu gün, protestoların en kanlı ve en şiddetli günüydü hatta bugüne “Lekki Katliamı” deniyor. Beş yıl geçmesine rağmen, Lagos hükümetinin adalet sözü vermesine ve çeşitli eyaletlerde soruşturma panelleri kurulmasına rağmen, Nijeryalılar hâlâ adaletin yerini bulmadığını söylüyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) Nijerya araştırmacısı Anietie Ewang, Al Jazeera’ya yaptığı açıklamada, ülkenin #EndSARS gibi olayları çok çabuk unuttuğunu, bunun da güvenlik güçlerinin cezasızlık kültürünün bir yansıması olduğunu söyledi. Ewang:
“Bu aynı zamanda adalet sistemimizin başarısızlığının bir yansımas bir yansıması. İkisi birbirine bağlı. Güvenlik güçlerini veya hükümetteki diğer aktörleri hesap vermeye zorlayamayan bir adalet sisteminiz varsa, bu tür olayları yaşamaya devam edersiniz.” sözlerine yer verdi.
SÜREKLİ ACI VE HAYAL KIRIKLIĞI
Lekki’deki saldırının ertesi günü Matthew hastanede tedavi altındaydı. Kardeşleri onu ziyarete geldi, bazı protesto organizatörleri de yiyecek ve havlu, tuvalet kâğıdı gibi hijyen malzemeleri getirdi.
“Hastanedeyken protesto alanından getirilen diğer yaralıları da gördüm. Bazıları tedavi sırasında öldü. Hayatta olmam bir mucize” diyor.
Ertesi gün Lagos Valisi Babajide Sanwo-Olu da hastanedeki protestocu yaralıları ziyaret etti ve yaptığı açıklamada ateş emrinin “kontrolümüz dışındaki güçlerden” geldiğini söyledi. Eyalet, mağdurların hastane masraflarını karşılayacağı sözünü verdi. Matthew da tedavi için ücret ödemediğini belirtti.

Fakat taburcu edildikten sonra iyileşemedi, bazı protestocular onun için para toplayarak röntgen çektirdi. O zaman, iki kırık kaburgasının birbirine sürtündüğünü ve bunun hâlâ büyük acı verdiğini öğrendi. Bugün hâlâ ameliyat olamıyor çünkü maddi durumu el vermiyor. Sürekli ağrı içinde ama en çok adaletin sağlanmamış olmasına üzülüyor. Kimse yargılanmadı, ne ordu ne de hükümet sorumluluk kabul etti.
Farklı eyaletlerde, SARS kaynaklı ihlallerin ve protesto sırasında güvenlik güçlerinin şiddetinin mağdurlarına tazminat ödenmesi için soruşturma panelleri kuruldu. Lagos Eyaleti Yargı Soruşturma Paneli sonrasında, eyalet 70 kurbana ve ailelerine toplam 410 milyon naira (279 bin dolar) tazminat ödedi. Diğer eyaletlerde de bazı ödemeler yapıldı. Cumhurbaşkanı medya ve iletişimdan sorumlu kıdemli özel yardımcısı Temitope Ajayi, federal hükümetin bu süreçte doğrudan bir rolü olmadığını söyledi:
“Eyaletler kendi soruşturma panellerini kurdu. Lagos olayların merkezindeydi ve üzerine düşeni yaptı.” dedi.
Al Jazeera, Lagos eyalet hükümeti ve polis sözcüsüne ulaşmaya çalıştı ancak yanıt alamadı.
MAĞRDURLAR İÇİN HALA ADALET SAĞLANMADI
Matthew’un hikayesi Nijerya genelinde yaşanan birçok örnekten sadece biri. Lagos’tan 222 kilometre uzaklıktaki Ogbomoso’da, 2020’deki protestolarda ölen ilk gösterici 21 yaşındaki Jimoh Isiaka’nın ailesi hâlâ acı içinde yaşıyor. Otobüs şoförü olan babası Jimoh Atanda, balık teslimatı yaptığı bir seyahatten dönerken komşular arayıp oğlunun vurulduğunu söyledi. Olay yerine ulaştığında Jimoh hastaneye kaldırılmış, ancak kurtarılamamıştı. Atanda:
“Ne yapacağımı bilemedim. Şoktaydım, oğlumun götürüldüğü hastaneye koştum. Kimsenin evladını kaybetmesini istemem.”
Olaydan birkaç gün sonra milletvekilleri ve Oyo Eyalet Valisi aileyi ziyaret edip adalet ve tazminat sözü verdi. Ancak beş yıl sonra bu sözlerin hiçbiri tutulmadı, oğlunu vuran polisler hâlâ serbest, aileye herhangi bir ödeme yapılmadı. Atanda, olayla ilgili soruşturma panellerine dört ay boyunca katıldı ama hiçbir sonuç alınamadı.HRW’den Ewang:
“Yetkililer ilk başta büyük vaatlerde bulunuyor, ama kısa süre sonra hiçbir şey olmuyor.” dedi.
Atanda, oğlunun ölümünün ardından hâlâ toparlanmaya çalışıyor, ama asıl eşi çok daha kötü durumda. Jimoh’un öldüğü ay olan Ekim ayu geldiğinde kadının sağlık durumu her zamankinden kötüleşiyor. Tek tesellileri, Jimoh’un geride bir çocuk bırakmış olması.
“Bir çocuğu olduğu için biraz teselli buluyoruz. Dayanmak çok zor ama Tanrı’nın takdiri böyleymiş. Hükümetten oğlumuzu geri getiremezler, ama en azından doğru olanı yapsınlar.”
Abuja merkezli Gatefield isimli kamu stratejisi kuruluşundan politika uzmanı Adewunmi Emoruwa’ya göre, mağdurların adalete ulaşamaması “devlet kurumlarının dürüstlükle hareket edememesinden” kaynaklanıyor. Emoruwa:
“#EndSARS özünde hesap verebilirliğe ve insan onuruna dayalı bir yönetim çağrısıydı. Şiddetli tepki ve ardından gelen sessizlik, kurumsal zayıflıkları ortaya koydu: cezasızlık kültürü, kırılgan hukuk düzeni ve güvensizlik üzerine kurulmuş bir devlet-vatandaş ilişkisi.”
LEKKİ KATLİAMI YALANLANIYOR
Protestoların ardından hükümet, 20 Ekim Lekki saldırısını reddetmeye çalıştı. Dönemin Enformasyon ve Kültür Bakanı Lai Mohammed, olayı “hayali bir katliam” olarak nitelendirdi ve ordunun protestoculara ateş açmadığını iddia etti. Olaydan önce çevredeki güvenlik kameraları devre dışı bırakılmıştı. Ertesi sabah, kan ve mermi izlerini temizlemek için temizlik araçları bölgeye gönderildi.

Yine de, inkâr edilemeyecek kadar çok kanıt vardı. saldırı, DJ Switch olarak bilinen ünlü sanatçı Obianuju Udeh tarafından Instagram’da canlı yayınlanmıştı. Daha sonra bir soruşturma paneli, ordunun protestoculara ateş açtığını resmen doğruladı. Lagos hükümetinin protestolar sırasında öldürülen 103 kişiyi gizlice gömmeye çalıştığı, ancak aktivistlerin baskısıyla bu planın durdurulduğu da ortaya çıktı.
HRW’den Ewang, mağdur ailelerin kaybı kabullenmekte zorlandığını ve yıllarca kapı kapı adalet aramanın büyük bir yük haline geldiğini söyledi.
“Bu sürecin tamamlanması çok önemli. Ama sadece onların değil, toplumun da bu konuyu gündemde tutması ve hesap verebilirliği talep etmesi gerekiyor.”
#EndSARS protestoları, Nijerya’nın etnik, politik ve dini olarak bölünmüş yapısında ender görülen bir birlik anıydı. Birçok Nijeryalı, gençlerin ekonomik ve toplumsal reform çağrısının ülkeye umut verdiğini söylüyor.
“Hayatımda ilk defa Nijerya’da bir kabilenin diğerini dışlamadığını gördüm; hepimiz birdik ve bundan büyük bir şey çıkacağını hissettim.” diye hatırlıyor Matthew.
Ancak bu deneyim onu hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü elinde Nijerya bayrağı varken vurulmuştu, askerlerin ve polisin ulusal sembole saygı duyduğu inancını yitirdi. Bugün birçok Nijeryalı, polisin tavrının da değişmediğini düşünüyor. Protestoların hemen ardından hükümet SARS birimini lağvetti, ancak görevliler başka birimlere kaydırıldı. Böylece polis şiddeti sona ermedi, yalnızca şekil değiştirdi.
EKİM TRAVMASI
Beş yıl sonra, politika analisti Emoruwa’ya göre adaletin hâlâ sağlanmamış olması sadece suçluların yargılanmaması anlamına gelmiyor; aynı zamanda halkın devlete olan inancının da sarsıldığını gösteriyor.
“Gerçek adalet, yasal hesap verebilirlik gerektirir, faillerin yargılanmalı. Ayrıca kurumsal reform da gerekir; güvenlik kurumları sivil denetime tabi olmalıdır. Ve bu süreç, toplumsal yüzleşme ve gerçeği kabullenmeyi de içerir. Kendi şiddetiyle yüzleşmeyen uluslar güvenilir bir gelecek inşa edemez.”

Lagos’un kuzeydoğusundaki Ikorodu şehrinde yaşayan Matthew ise beş yıl önce kaybettiklerinin yasını hâlâ tutuyor. Lekki saldırısından sonraki gün, hastanedeyken babası oğlunun vurulduğunu öğrenince şok geçirdi ve hayatını kaybetti. Matthew, iyileşme sürecindeyken çalıştığı gaz şirketinden de işten çıkarıldı. O günden beri tam zamanlı bir iş bulamadı.
Yeni bir Ekim ayı gelirken, Matthew hâlâ uyumakta zorlanıyor çünkü o ay onun için hem fiziksel hem ruhsal bir travma anlamına geliyor. Bir yandan da hâlâ gelmeyen adaleti bekliyor.
“Hayatta olduğum için Tanrı’ya şükrediyorum, ama hâlâ acı çekiyorum ve ameliyat için param yok.”
Kaynak: Al Jazeera