1960’ta bağımsızlığını kazanan Nijerya, kısa sürede etnik ve bölgesel gerilimlerin içine sürüklendi. Ülke; kuzeyde Hausa-Fulani, batıda Yoruba ve doğuda Igbo ağırlıklı nüfusuyla üç büyük etnik grubun hâkimiyet mücadelesine sahne oldu. Bu çekişme, 1966’da art arda yaşanan darbelerle derinleşti.
Ocak 1966’da çoğunluğu Igbo kökenli subayların öncülük ettiği ilk darbe, Başbakan Abubakar Tafawa Balewa ve bölgesel liderlerin öldürülmesiyle sonuçlandı. Darbenin ardından devlet başkanlığına General Johnson Aguiyi-Ironsi geçti. Ancak Ironsi’nin reformları kuzeyde büyük tepki topladı ve Temmuz 1966’da ikinci bir darbe patlak verdi. Bu darbe sırasında Ironsi öldürüldü, ülke kontrolü General Yakubu Gowon’un eline geçti.

EYLÜLDE ŞİDDET YOĞUNLAŞTI
İkinci darbenin ardından kuzey bölgelerinde yaşayan İgbo halkı hedef haline geldi. Darbe, kuzeyde Igboların ülke yönetimini ele geçirmeye çalıştığı iddiasıyla büyük bir öfke doğurdu. Ağustos ayından itibaren başlayan saldırılar, Eylül sonunda daha da şiddetlendi.
29 Eylül 1966’da kuzey Nijerya’daki şehirlerde kitlesel saldırılar gerçekleşti. Tren istasyonları, pazar yerleri ve kamu alanlarında yaşayan binlerce Igbo, organize şekilde hedef alındı. Askerlerin de karıştığı bu saldırılarda on binlerce kişi öldürüldü, yüz binlerce Igbo köylerini ve evlerini terk ederek ülkenin doğusuna kaçmak zorunda kaldı.
Katliamların bilançosu tam olarak hiçbir zaman netleşmedi. Ancak farklı kaynaklar, 30.000’den fazla İgbo’nun hayatını kaybettiğini, yaklaşık bir milyon kişinin yerinden edildiğini belirtiyor. Olaylar sadece Nijerya’nın kuzeyinde değil, başkent Lagos ve bazı batı bölgelerinde de kaydedildi.

NİJERYA-BİAFRA SAVAŞI
29 Eylül’de zirveye çıkan bu şiddet dalgası, Igbo halkında derin bir güvensizlik ve öfke yarattı. Nijerya’nın doğu bölgesinde yaşayan liderler, halklarının güvenliği için bağımsızlık arayışına yöneldi. Bu sürecin sonunda Mayıs 1967’de Doğu Nijerya, Biafra Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etti.
Biafra’nın ilanı ise yeni bir trajedinin başlangıcı oldu. 1967-1970 yılları arasında yaşanan Nijerya-Biafra Savaşı, milyonlarca insanın açlık ve hastalık nedeniyle yaşamını yitirmesine neden oldu. 1966 katliamları ise bu savaşın en önemli kıvılcımlarından biri olarak tarihe geçti.
Igbo katliamları, Nijerya’nın çok etnili yapısında yaşanan kırılganlığın ve siyasi krizlerin ne kadar ağır sonuçlar doğurabileceğini gösterdi. Olaylar yalnızca bir etnik gruba yönelik saldırı değil, aynı zamanda ülkenin ortak geleceğine dair umutların sarsıldığı bir dönüm noktasıydı. Bugün, bu trajedi hem Nijerya halkı hem de Afrika tarihi için, etnik farklılıkların çatışmaya değil birlikte yaşamaya dayalı çözümlerle ele alınması gerektiğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıdır.