Afrika’nın birçok yerinde olduğu gibi Mısır’da da müzeler, yalnızca geçmişin muhafızları değil; aynı zamanda kapsayıcı, yenilikçi ve sürdürülebilir bir gelecek inşa eden dinamik alanlar olarak yeniden konumlanıyor. Bu dönüşüm, 18 Mayıs Uluslararası Müzeler Günü’nde bir kez daha vurgulandı. Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), bu günü “çok farklı biçimlerde çalınan küresel bir senfoniye tüm üyelerin uyum sağladığı harika bir fırsat” olarak tanımladı. Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, bu özel günü birçok müzeye ücretsiz giriş uygulayarak kutladı ve vatandaşları ülkenin zengin mirasını keşfetmeye davet etti.
YAĞMALANAN ESERLER BİRER BİRER GERİ GELİYOR

Etkinlikler, aynı zamanda Mısır’ın Avustralya’dan yağmalanan 21 tarihi eseri geri almasıyla çakıştı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, eserlerin farklı dönemlere ait olduğu ve ushabti figürinleri, tabut parçaları, ahşap bir yılan başı ile Kıpti dönemine ait bir tekstil eserini içerdiği belirtildi. Geçtiğimiz hafta ise Mısır, ABD’ye kaçırılan 25 nadir eseri daha ülkeye geri getirdi. Bu koleksiyonda 5 bin 500 yıllık tahta ve altın kaplama lahit kapakları, Kraliçe Hatşepsut’a ait olduğu düşünülen bir tapınak parçası ve Fayyum’dan bir Greko-Romen mumya portresi yer alıyor. Ayrıca 2 bin 400 yıl öncesine ait işlenmiş mücevherler, Ramessid Hanedanı dönemine ait granit bir ayak parçası ile fildişi ve taş figürinler de koleksiyonda bulunuyor.
TURİZM VE YEREL KATILIM HEDEFTE

Mısır, bu tarihi mirasların iadesiyle birlikte hem yerel hem de uluslararası turistleri müzelerine çekmeyi hedefliyor. Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, Uluslararası Müzeler Günü kapsamında bu mesajı bir kez daha yineledi. 2025 yılı teması olan “Hızla Değişen Toplumlarda Müzelerin Geleceği”, müzelerin sosyal, teknolojik ve çevresel dönüşümlere nasıl katkı sunabileceğine odaklanıyor. ICOM Başkanı Emma Nardi, bu temanın kaliteli eğitim, yenilikçilik ve altyapı gibi küresel hedeflerle örtüştüğünü ifade etti. Afrika genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanan gün kapsamında, Nijerya’nın Lagos kentindeki müzelerde geleneksel kıyafetli dansçılar gösteriler yaptı; kültürün yaşayan ve değişen doğası vurgulandı. Gana’daki Kültür ve Yaratıcı Sanatlar Araştırma Merkezi (CeRCCA) ve Sanat Öğretmenleri Derneği (ATAG) gibi kurumlar, her küratör, eğitmen ve arşivciyi bu yeni anlatının mimarları olarak selamladı.