Suudi Arabistan, Eritre’nin Assab Limanı’na yaptığı yatırımları artırarak Kızıldeniz ticaretinde ve bölgesel istikrarın sağlanmasında kilit bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Bu hamle, Etiyopya’nın denize erişim taleplerinin arttığı bir dönemde gerçekleşirken, bölgedeki jeopolitik gerilimleri de yükseltiyor. Krallık, Afrika Boynuzu’ndaki etkisini güçlendirmek ve Kızıldeniz ticaret yollarındaki nüfuzunu pekiştirmek amacıyla Eritre’deki yatırımlarını genişletiyor.
Bu girişim, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 ekonomik çeşitlendirme stratejisiyle de uyumlu bir adım olarak değerlendiriliyor. Daha önce 2018’de Eritre ile Etiyopya arasındaki Cidde Barış Anlaşması gibi bölgesel çatışmalarda arabuluculuk rolü üstlenen Riyad yönetimi, diplomatik angajmanlarını da sürdürüyor. Ancak, Etiyopya’nın liman erişimi konusundaki ısrarcı tutumu ve zaman zaman askeri müdahale imasında bulunması, bölgesel istikrarı tehdit eden unsurlar arasında yer alıyor.
ASSAB LİMANI’NIN EKONOMİK VE JEOPOLİTİK ÖNEMİ
Bab el-Mandeb Boğazı’na yakın konumu nedeniyle Assab Limanı, deniz ticareti ve güvenliği açısından stratejik bir öneme sahip. Tarihsel olarak Etiyopya’nın dış ticaretinde önemli bir geçiş noktası olan liman, Eritre-Etiyopya sınır çatışmalarının ardından önemini yitirmişti. Suudi Arabistan’ın limanı modernize etmeye yönelik yatırımları, ticari ve askeri lojistik kapasitesini artırmayı hedefliyor. Bu gelişmeler, Etiyopya’nın şu anda dış ticaretinin büyük bir bölümünü yönlendirdiği Cibuti’ye olan bağımlılığını da azaltabilir. Suudi Arabistan’ın uzun vadeli planları arasında, Eritre’yi bölgesel tedarik zincirlerine entegre etmek ve ortak ekonomik projelerle altyapı geliştirmek bulunuyor. Ancak, Eritre’nin sıkı ekonomik politikaları ve bölgedeki rekabet, bu iş birliğinin önünde bazı engeller oluşturuyor.
ETİYOPYA’NIN LİMAN TALEPLERİ VE BAYRAKTAR TB2
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, deniz erişimini ulusal güvenlik meselesi olarak vurgulayarak bu konuda baskıyı artırıyor. Cibuti’ye yıllık yaklaşık 1 milyar dolar liman kullanım ücreti ödeyen Etiyopya, ekonomik zorluklarını hafifletmek için alternatif çözümler arıyor. Ancak, diplomatik yollarla çözüme ulaşamayan Etiyopya, Eritre sınırına asker sevk etmesiyle olası bir çatışma riskini de gündeme getiriyor. Abiy Ahmed’in yönetimi, daha önce Tigray iç savaşı sırasında ciddi bir askeri mücadele vermiş ve dış askeri destekle kontrolü yeniden sağlamıştı.
Türkiye’nin sağladığı Bayraktar TB2 insansız hava araçları, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ne karşı savaşta belirleyici bir rol oynamıştı. Şimdi ise Etiyopya’nın Kızıldeniz’e erişim çabaları, bölgesel güç dengelerini değiştirirken Türkiye’nin bölgede artan nüfuzu da bazı aktörler tarafından endişeyle karşılanıyor. Eritre, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteğiyle Assab’da askeri varlığını artırarak egemenliğini korumaya çalışıyor. Suudi Arabistan, bölgesel istikrarı sağlama hedefi doğrultusunda diplomasiye öncelik verirken, Etiyopya’nın İran gibi yeni aktörlerle geliştirdiği ilişkiler, bölgedeki dengeleri daha da karmaşık hale getiriyor.
SUUDİ ARABİSTAN’IN DENGELEME POLİTİKASI
Suudi Arabistan, bölgesel çatışmaları önlemek için ekonomik teşvikler sunarak denge politikası izliyor. Etiyopya’ya Assab Limanı’nda pay verilmesi veya liman ücretlerinde indirim yapılması gibi teklifler, diplomatik çözüm seçenekleri arasında bulunuyor. Riyad yönetimi, bir yandan Kızıldeniz’deki altyapı yatırımlarını artırırken, diğer yandan BAE, Türkiye ve diğer dış aktörlerin etkisini dengeleme çabası içinde. Ancak, Eritre’nin ekonomik kısıtlamaları ve altyapı eksiklikleri Suudi Arabistan’ın yatırım planlarını zorlaştırıyor. Son olarak Eritre yönetiminin, BAE bağlantılı şirketleri Massawa’dan çıkarması, ülkeye yönelik dış yatırımların karmaşıklığını gözler önüne seriyor.
GELECEK SENARYOLARI
Suudi Arabistan’ın Assab’a yaptığı yatırımlar, ekonomik nüfuzunu genişletme ve bölgesel istikrarı sağlama stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Ancak Etiyopya’nın liman erişimi konusundaki ısrarı ve Eritre’nin ihtiyatlı ekonomik politikaları, süreci karmaşık hale getiriyor. Suudi Arabistan’ın başarısı, altyapı geliştirme, diplomatik arabuluculuk ve çatışma önleme politikalarını ne kadar etkili yönetebileceğine bağlı olacak.