Kenya hükümeti, Doğu Afrika Adalet Divanı’nın (EACJ) Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın (EPA) uygulanmasını durduran kararına resmî itirazda bulunacağını duyurdu.
Nairobi yönetimi, kararın her yıl Avrupa’ya 1 milyar doların üzerinde ürün gönderen ihracatçıları tedirgin ettiğini belirtti.
Ticaret Bakanı Lee Kinyanjui, 24 Kasım’da verilen kararın, Doğu Afrika bütünleşmesi üzerine çalışan “Law, Economics and Policy on East African Integration” adlı sivil toplum kuruluşunun başvurusu üzerine alındığını hatırlatarak, söz konusu kararın iş dünyasında “ciddi bir belirsizlik” yarattığını ifade etti.
HÜKÜMETİN İTİRAZ SÜRECİ
Hükümet açıklamasında, davanın bölgesel mahkemede devam edeceği, ancak bakanlık ve Başsavcılık Ofisi’nin itiraz sürecini başlattığı bildirildi. Nairobi, durdurma kararının kaldırılması ve dava sonuçlanana kadar EPA’nın uygulanmasının sürdürülmesi için hukuki adımlar atıldığını açıkladı.
EPA’NIN EKONOMİK ÖNEMİ
Kinyanjui, Kenya-AB EPA’sının ülkenin ihracat büyümesinin temel direklerinden biri olduğunu vurgulayarak, anlaşmanın aynı zamanda hane gelirlerine doğrudan katkı sağladığını dile getirdi. Bakan, geçen yıl AB’ye 1,56 milyar dolar değerinde mal ihraç edildiğini, AB’den yapılan ithalatın ise yaklaşık 2,09 milyar dolar olduğunu söyledi.
Kinyanjui, mahkeme kararına rağmen Kenya’nın AB pazarına erişiminin süreceğini belirterek, “EPA, ihracatımızın bel kemiğidir ve milyonlarca Kenyalının geçim kaynağıdır. Kenya’nın AB ile ticareti devam edecektir. Mevcut ticari düzenlemelerin güvence altına alınması için gerekli tüm adımlar atılmaktadır” ifadelerini kullandı.
EAC PROTOKOLÜ ÜZERİNE TARTIŞMA
Açıklamada, hükümetin aynı zamanda Doğu Afrika Topluluğu (EAC) üyesi ülkelerle EAC Protokolü’nün 37. maddesi üzerine istişarelerde bulunacağı belirtildi. Kenya, söz konusu maddenin dış ticaret anlaşmalarında şeffaflığı artırmayı amaçladığını, ancak ulusal ticaret politikalarını engellemek için kullanılmaması gerektiğini savunuyor.
Kinyanjui, maddenin sık sık dava konusu haline getirilmesinin ticaret politikasını daraltabileceği ve bölgenin yatırımcılar açısından “güvenilmez” bir görüntüye bürünebileceği uyarısında bulundu.

