Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile Ruanda arasında yapılan barış görüşmeleri, ABD’nin başkenti Washington’da üç gün süren üst düzey temasların ardından ön anlaşma ile sonuçlandı. Taraflar, sınır bölgelerindeki düşmanlıkların sona erdirilmesi ve toprak bütünlüğüne saygı konusunda taahhütlerde bulundu.
İki ülkenin yayımladığı ortak açıklamada, anlaşmanın silahlı grupların silahsızlandırılması ve ulusal yapılarla bütünleştirilmesi için şartlı planlar içerdiği belirtildi. Özellikle M23 isyancı grubu, anlaşmada açıkça yer alan kilit aktörlerden biri.
M23 SALDIRILARI BÖLGEYİ SİYASİ VE İNSANİ KRİZE SÜRÜKLEDİ
Birleşmiş Milletler ve ABD’li uzmanlar, M23’ün Ruanda tarafından askeri olarak desteklendiğini iddia ediyor. 2021 sonundan bu yana saldırılarını artıran grup, Goma ve Bukavu gibi stratejik şehirleri ele geçirerek bölgede yerel yönetim kurdu. Çatışmalar binlerce kişinin ölümüne, on binlercesinin de yerinden edilmesine neden oldu. Ruanda yönetimi, M23’e destek verdiği iddialarını reddediyor. Kigali, Kongo’nun doğusundaki Hutu kökenli Demokratik Ruanda Kurtuluş Güçleri (FDLR) gibi milislerin kendi ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, bu ay sonunda yapılacak imza törenine katılması bekleniyor. Bu katılım, uluslararası toplumun bölgedeki kalıcı barışa verdiği önemi gösteriyor. Ancak uzmanlara göre, barışın sağlanması tarafların sahadaki taahhütlerini yerine getirmesine bağlı.