Kamerun’da ormansızlaşma ve yasa dışı kereste ihracatı, dünyanın ikinci en büyük “yeşil akciğeri” olan Kongo Havzası’nı derin bir çevresel krizin eşiğine getirdi. Yürütülen denetim ve önlem çabalarına rağmen hükümet, ülkenin yaklaşık 22 milyon hektarlık orman alanını etkin biçimde koruyamıyor. Kamerun’un ulusal topraklarının yüzde 45’ini kaplayan ormanlar, Kongo Havzası’nda Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden (DKC) sonra ikinci en büyük yağmur ormanı ekosistemi konumunda bulunuyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede hayati öneme sahip bu doğal kaynak, kontrolsüz tomrukçuluk, denetimsiz tarımsal faaliyetler ve kereste kaçakçılığı baskısı altında hızla azalıyor. Uzmanlar, gelinen noktanın biyolojik çeşitliliği, ulusal ekonomiyi ve yerel toplulukların varlığını doğrudan tehdit eden kritik bir aşama olduğunu vurguluyor.
KÜRESEL TALEPTE PATLAMA
Ulusal ekonomik ihtiyaçlarla küresel baskılar arasında sıkışan Kamerun, yüksek kereste talebine direnmekte zorlanıyor. Ayous, sapelli, tali ve bubinga gibi nadir tropikal türlere yönelik güçlü küresel talep, 1990’ların başından bu yana ülkede endüstriyel tomrukçuluğu hızlandırdı.
1994’ten bu yana yürürlükte olan yasal çerçeve; kota, yeniden ağaçlandırma ve sürdürülebilirlik yükümlülükleri öngörse de uygulamada etkin denetim sağlanamıyor. Bu durum, önemli miktarda kerestenin yasa dışı yollarla ticarete konu edilmesine yol açıyor.
Yasa dışı kerestenin başlıca alıcıları Avrupa ve Asya ülkeleri. Nadir türler bu pazarlara ihraç ediliyor; işleme ve pazarlama aşamalarında yüksek katma değer yaratılıyor. Kereste ticaretinin yasallığını güçlendirmeyi amaçlayan Timber Trade Portal verilerine göre Kamerun’da 2019 itibarıyla 93 orman imtiyazı, 2017’de 3,3 milyon metreküpün üzerinde tomruk üreterek Çin, Vietnam, Belçika, İtalya, Fransa, ABD ve İspanya gibi pazarlara gönderdi.
Ancak 2018’de, Orta Afrika’daki (Kamerun dâhil) Avrupa tropikal kereste sektöründe yaşanan krizle Avrupa pazarındaki talep keskin biçimde düştü. Orta Afrika Orman Gözlemevi’nin (OFAC) “Kongo Havzası Ormanları – Ormanların Durumu 2021” raporuna göre, Orta Afrika’dan Avrupa’ya kereste ihracatı 2010–2020 döneminde 1,4 milyar dolardan 600 milyon dolara gerileyerek yarıdan fazla azaldı.
Rapora göre bu düşüşte, Avrupa ülkelerinin FLEGT (Orman Hukukunun Uygulanması, Yönetişim ve Ticaret) gönüllü ortaklık anlaşmaları kapsamında yasallık güvencesi önlemlerini artırması etkili oldu. Talep bu nedenle giderek Asya’ya kaydı. Raporda, söz konusu dönemde Orta Afrika’da üretilen 4,2 milyon ton kerestenin büyük bölümünün Asya pazarlarına gönderildiği; Çin’in, 2019’da 1 milyar dolarlık ithalatla alt bölgenin başlıca ticaret ortağı konumuna yükseldiği belirtildi.
ULUSAL ÇABALARI ZAYIFLATAN ETKENLER
Yetkililerin kereste akışını denetleme çabalarına rağmen, başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinden gelen güçlü talep kayıt dışı uygulamaların önünü açıyor. Yasa dışı kereste ticareti gölge ekonomiyi beslerken, çoğu zaman daha iyi örgütlenen kaçak ağlar yasal düzenlemeleri aşındırıyor.
Global Voices’a konuşan ve güvenliği nedeniyle adı gizlenen yerel bir kaynak, sistemin şu şekilde işlediğini anlattı: İzin verilenin üzerinde kesim, yasak alanlarda faaliyet, sahte belgelerle hacimlerin “aklanması” ve resmî kanallardan ihracat. Bazı şirketlerin usulsüz dosyalarla ruhsat aldığı, hacim beyanlarını değiştirerek vergileri düşürdüğü; taşıma ve izlenebilirlik belgelerinin sahteleştirilmesiyle yasa dışı ürünlerin yasal gibi gösterildiği ifade edildi.
Kamerun’un geçirgen sınırları da önemli bir sorun. Zayıf sınır kontrolleri, sınır aşan kaçak ağların gelişmesine imkân tanıyor. Güvenliği nedeniyle adı gizlenen bir ticari işletmeci, Kamerun kerestesinin Gabon, Ekvator Ginesi veya Çad üzerinden kaçak yollardan çıkarılıp farklı gümrük kimlikleriyle ihraç edildiğini söyledi. Aynı kaynak, güçlü dış talep nedeniyle Kamerun kerestesinin—yasal ya da değil—en cazip varış noktalarından birinin Çin olduğunu belirtti.
Uzmanlara göre, tahsil edilemeyen kesim hakları, ödenmeyen vergiler ve yerel işleme kapasitesinin gelişmemesi nedeniyle Kamerun devleti her yıl milyarlarca CFA frangı tutarında kayıp yaşıyor. Bu tablo, Kongo Havzası’nın ekolojik geleceği kadar Kamerun’un ekonomik sürdürülebilirliği açısından da ciddi riskler barındırıyor.

