IMF’nin Genişletilmiş Kredi Kolaylığı (ECF) kapsamında Haziran ayında gerçekleştirdiği ilk gözden geçirme toplantısında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne yeni bir kredi diliminin serbest bırakılması kararlaştırıldı. Bu karar, sadece teknik bir adım olmaktan öte, ülkenin doğusundaki silahlı çatışmalara rağmen istikrarlı bir şekilde ilerleyen ekonomisine verilen uluslararası bir güvenoyu niteliği taşıyor. Serbest bırakılan 261,9 milyon dolarlık fon, ülkenin döviz rezervlerini güçlendirmeyi ve finansal sistemine nefes aldırmayı hedefliyor. Geçtiğimiz yıl %6’nın üzerinde büyüme kaydeden DKC ekonomisi, bu performansını büyük ölçüde güçlü madencilik sektörüne borçlu.
İLERLEME VAR, ANCAK RİSKLER YÜKSEK
Makroekonomik göstergelerde gözlenen iyileşmelere rağmen, reformların ivme kazanması ve barış sürecinin kalıcı hâle gelmesi olmazsa olmaz koşullar arasında yer alıyor. IMF ve diğer küresel yatırımcılar için, yolsuzlukla mücadele, mali şeffaflık ve kamu yönetiminde kurumsal kapasitenin artırılması en az ekonomik büyüme kadar önemli görülüyor.
2023 sonunda %23,8 olan enflasyonun bir yıl içerisinde %11,7’ye düşmesi dikkat çekici. Bu başarıda merkez bankasının sıkı para politikası kadar maden sektörünün küresel talep tarafından desteklenmesi de etkili oldu. Özellikle elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji sektörlerinde kullanılan kobalt ve bakır gibi mineraller, Kongo’nun ekonomik direncini artırıyor. Ancak savaş harcamaları ve beklenmeyen kamu yatırımları nedeniyle bütçe açığı %0,3 hedefinin üzerine çıkarak %0,8’e ulaştı. Gelirler tahminlerin üzerinde gerçekleşse de, harcamalardaki sapma mali disiplinin kırılgan olduğunu gösteriyor. IMF, çoğu program hedefinin karşılandığını belirtse de sosyal harcamalarda hedeflerin tutturulamadığını vurguladı.
DİPLOMASİDE KIRILMA NOKTASI: KİGALİ-KİNŞASA YAKINLAŞMASI
aziran sonunda ABD arabuluculuğunda imzalanan Kinşasa-Kigali barış anlaşması, ülkenin doğusundaki çatışmaların azaltılması için önemli bir umut kaynağı. Eğer bu süreç kalıcı hâle gelirse, sadece insani durum değil; kamu kaynaklarının kalkınmaya yönlendirilmesi, yatırımcı güveninin artması ve mali istikrarın sağlanması açısından da büyük fırsatlar sunacak. Demokratik Kongo Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına alarak övgü topladı. Döviz rezervlerinin istikrarlı şekilde artması, merkez bankasının sıkı para politikasının bir sonucu. Ancak IMF, para politikası çerçevesinin güçlendirilmesi ve döviz müdahale stratejisinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Kur istikrarının sağlanması, özellikle madencilik ve altyapı sektörlerine yabancı yatırım çekmek açısından kritik.
YAPISAL REFORMLAR OLMADAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MÜMKÜN DEĞİL
Kongo’nun ekonomik direnci hâlâ büyük oranda maden ihracatına bağlı. Bu nedenle, reformların derinleştirilmesi elzem. IMF’nin son değerlendirmesinde kara para aklama ile mücadele, iş ortamının iyileştirilmesi, istatistiksel şeffaflık ve kamu maliyesinde reformlar öncelikli alanlar olarak vurgulandı. Ancak zayıf kurumsal yapı, yolsuzluk ve büyük kayıt dışı ekonomi bu süreci zorlaştırıyor. Küresel emtia fiyatlarındaki dalgalanma, büyük ekonomilerdeki yavaşlama ve insani yardımların azalması gibi riskler, ülkenin ihracat gelirlerini ve sosyal harcamalarını tehdit edebilir. Bu nedenle, IMF programı yalnızca bir “yastık” olarak değil, uzun vadeli reformlar için bir köprü olarak değerlendirilmek zorunda.
IMF’nin son kredi dilimi, uluslararası toplumun Demokratik Kongo’ya olan inancını yansıtıyor. Ancak bu inanç, reformlara ve barışa bağlı bir inanç. Akıllı ekonomik yönetim, kurumsal güçlenme ve çatışmasız bir ortam sağlanabilirse, Kongo bu kırılgan toparlanmayı sürdürülebilir kalkınmaya dönüştürebilir.Ülkenin doğusunda hâlâ çatışmaların gölgesinde yaşayan milyonlarca insan için bu dönüşüm, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda hayati bir umut.