2023’te Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında başlayan iç savaş, sadece yerel değil, uluslararası aktörlerin de sahne aldığı bir çatışmaya dönüştü. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise bu süreçte, savaşın başından itibaren HDK lideri General Muhammed Hamdan Dagalo’ya (Hemedti) destek verdiği gerekçesiyle dikkatleri üzerine çekti. ABD’li yetkililere göre, BAE hem General Dagalo’yu savaşın başında ülkesinde ağırladı hem de doğrudan silah ve lojistik destek sağladı.
DAGALO SAVAŞTAN ÖNCE BAE’Yİ ZİYARET ETTİ
Savaşın ilk günlerinde Dagalo’nun BAE’ye uçtuğu ve burada korunaklı bir konutta kaldığı, Sudan’daki destekçilerine buradan video mesajlar gönderdiği belirtildi. Ardından, Emirlikler’in Çad’ın doğusundaki çöl hava üssü üzerinden HDK’ya silah sevkiyatı yaptığı iddia edildi.

ABD istihbarat raporları, bu hattın Şeyh Mansur’un kontrolündeki yardım kuruluşları üzerinden organize edildiğini belgeledi. BAE ise bu hastanelerin bölgeye sadece insani yardım sağlamak için kullanıldığını belirtiyor.
MANSUR VE DAGALO: GÖRÜNMEYEN İTTİFAK
Şeyh Mansur ile General Dagalo’nun ilişkisi yeni değil. Dagalo, Yemen savaşında Emirlikler’in müttefikiydi, İran destekli Husilere karşı savaşmak üzere bölgeye asker göndermişti. Aynı zamanda İslamcı gruplara karşı sert tutumuyla Abu Dabi için “kullanışlı” bir ortak haline gelmişti. ABD istihbaratına göre, Mansur ve Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed, Hamdan’la doğrudan iletişim halindeydi. Silah sevkiyatları ise bir dizi paravan şirket aracılığıyla yönetiliyordu.
BAE’NİN İKİNCİ ADAMLARI YÖNETME POLİTİKASI
BAE’nin Libya, Yemen, Sudan ve Mısır’daki etkisi uzun süredir ikinci adamlar üzerinden inşa ediliyor. Bu politikanın yöneticisi ise Şeyh Mansur. ABD’li bir yetkili, onu “zor ama gerekli adamlar” olarak tanımlıyor. Libya’da Halife Hafter’le, Sudan’da önce Ömer el-Beşir ardından General Dagalo ile yürütülen ilişkiler bu yaklaşımın önemli örnekleri arasında.

2017’de Beşir’in Abu Dabi ziyaretinden sonra Sudan’a milyarlarca dolarlık yardım aktı. Beşir, karşılığında Yemen’e asker gönderdi. Bu askerlerin büyük kısmı, o dönem yeni kurulan HDK mensubuydu.
KİM BU ŞEYH MANSUR?
Birleşik Arap Emirlikleri’nin kraliyet ailesinden gelen Şeyh Mansur bin Zayed el-Nahyan, yalnızca futbol kulüpleri ve süper yatlarla tanınan bir milyarder değil; aynı zamanda Emirlikler’in perde arkasındaki stratejik aktörlerinden biri. İngiliz Premier Lig takımı Manchester City’nin sahibi olarak bilinen Mansur, diplomatik alanda ise BAE’nin “zor ama gerekli adamlarla” ilişkilerini yürüten isim olarak biliniyor. Amerikan kaynaklarına göre bu görev, bizzat kardeşi ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed tarafından kendisine verildi.

Şeyh Mansur’un ismi; Libya’daki Halife Hafter, Sudan’daki Ömer el-Beşir ve Muhammed Hamdan Dagalo gibi tartışmalı figürlerle kurulan ilişkilerde tekrar tekrar öne çıktı. ABD’li yetkililer, Mansur’un bu isimlerle doğrudan iletişim kurduğunu, onlara hem maddi hem de siyasi destek sağladığını belirtiyor. Sudan’da iç savaşa yol açan süreçte, Mansur’un Dagalo’ya sağladığı destek ve çöl üslerinden yürütülen silah akışı, istihbarat raporlarında ayrıntılı şekilde belgelenmiş durumda.

Ancak Mansur’un etkisi sadece çatışma alanlarıyla sınırlı değil. 1MDB yolsuzluk davası, lüks yatları, uluslararası medya şirketlerini satın alma girişimleri ve milyar dolarlık yatırımlarıyla, küresel düzenin ekonomik ve siyasi merkezlerinde sessizce girmeye çalışıyor. Mansur, ABD’li savcılara göre, 1MDB skandalında dolandırıcılık zincirinin en üst halkasında yer aldı ve bu dosyada “suç ortağı” olarak tanımlandı. Diplomatik dokunulmazlıklar ve siyasi nüfuzu sayesinde şu ana dek hiçbir resmi suçlama ile karşı karşıya kalmadı.
TRUMP, ŞEYHLER VE GÖRÜNMEYEN ANLAŞMALAR
Ancak bu diplomatik baskılar, birkaç gün içinde dramatik biçimde yön değiştirdi. Başkan Donald Trump, Emirlikleri ziyaret ederek 200 milyar dolarlık yapay zekâ anlaşması imzaladı ve Şeyh Mansur ile Şeyh Muhammed’in ev sahipliğinde gösterişli bir şekilde karşılandı. Aynı zamanda, Mansur’un kontrolündeki Mubadala Varlık Fonu’nun Trump ailesine ait bir kripto girişimi üzerinden yüz milyonlarca dolarlık yatırım planladığı ortaya çıktı.

Ziyaretin hemen ardından Trump yönetimi, Kongre’yi devre dışı bırakarak BAE’ye 1 milyar dolarlık silah satışına onay verdi. Amerikan kamuoyunda bu adım, Abu Dabi ile Washington arasındaki ilişkilerde şeffaflık eksikliği ve çıkar çatışması iddialarını beraberinde getirdi. Analistler durumun “stratejik ortaklık” adı altında yürütülen ilişkileri, aslında kişisel çıkarlarla örtüşen paralel bir diplomasi olduğuna dikkat çekti.
ABD, BAE’nin Sudan’daki rolü nedeniyle Emirliklere kamuoyu önünde açık bir tepki göstermese de diplomatik kanallar üzerinden baskı kurmaya çalıştı. Sudan özel temsilcisi Tom Perriello’nun 2024’te Abu Dabi’de Şeyh Mansur’la görüşerek, General Hamdan’a sağlanan desteği gündeme getirdiği öğrenildi. Mansur ise barış sorumluluğunun karşı tarafta olduğunu söyleyerek eleştirileri reddetti.
BİR DİPLOMATIN GÖZÜNDEN
Sudan’daki iç savaşta sadece BAE değil, birçok dış aktör rol oynadı. Ancak ABD kaynaklarına göre, Emirliklerin General Hamdan’a verdiği destek kadar etkili olan az sayıdaki müdahale mevcut. Eski ABD Sudan elçisi Stephanie Williams, bu tabloyu şu cümleyle özetliyor:
“Paralarıyla ve dikkatsizlikleriyle ortalığı kasıp kavuruyorlar. Sonra da başkalarının kendi pisliklerini temizlemesine izin veriyorlar.” ifadesiyle BAE’nin savaşın yalnızca finansörü değil başlangıç sebebi olabileceğine dikkat çekiyor.
Kaynak: New York Times