Son günlerde, sosyal medyada, bloglarda ve televizyonlarda Nijerya’da sözde bir “Hristiyan soykırımı” yaşandığına dair iddialar dolaşıyor. Bu iddialar, yabancı aktörler tarafından besleniyor; Nijerya’nın iç çatışmalarını yanlış tanımlıyor, karmaşıklıkları görmezden geliyor ve uzun süredir devam eden etnik kaynaklı gerilimleri istismar ederek mezhepçi gündemlere hizmet ediyor.
Bu propagandayı körükleyen isimlerden biri, Amerikalı komedyen ve televizyon sunucusu Bill Maher. Maher, kendi programında Nijerya’da Hristiyanların sistematik olarak katledildiğini öne sürdü. Maher:
“Ben Hristiyan değilim ama Nijerya’da Hristiyanları sistematik olarak öldürüyorlar. 2009’dan bu yana 100 binden fazla kişi öldürüldü. 18 bin kilise yakıldı. Bunları İslamcılar, yani Boko Haram yaptı. Bu, Gazze’de yaşananlardan çok daha büyük bir soykırım girişimi. Tüm bir ülkenin Hristiyan nüfusunu yok etmeye çalışıyorlar.” sözlerine yer verdi.
Fakat kullandığı kaynaklar büyük ölçüde uydurma rakamlar ve doğrulanmamış mecralardan alınmış üzerinde oynanmış ya da yanlış lanse edilen görsellerdi. Bu çarpıtılmış anlatılar, izleyicisinden alkış toplarken Fox News tarafından da desteklendi.
NİJERYA’NIN BM’DEKİ TAVRI HEDEF ALINDI
Bu dezenformasyonun amacı sadece Nijerya’yı karalamak değil, aynı zamanda Gazze’deki trajedinin önemini küçültmek. Bunun arkasında ise Nijerya’nın 2025 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki tutumu var. 24 Eylül’de, Başkan Bola Ahmed Tinubu adına konuşan Devlet Başkan Yardımcısı Kashim Shettima, Nijerya’nın Filistin meselesinde iki devletli çözümden yana olduğunu vurguladı. Shettima, Nijerya’nın barıştan yana tavır aldığını, taraf tutmadığını ve ülkenin iç savaş tecrübesinden dersler çıkardığını şu sözlerle ifade etti:
“Şiddet başladığı yerde bitmez. Askerî taktikler birkaç ay ya da yıl içinde savaşları kazanabilir, ama nesiller boyu süren mücadelelerde asıl zaferi değerler ve fikirler getirir.”

Nijerya’nın BM’deki açıklaması dört temel önceliğe dayanıyordu:
- BM Güvenlik Konseyi’nde kalıcı bir Nijerya koltuğu talebi,
- Borç hafifletme ve adil finans erişimi çağrısı,
- Kritik madenlerin bulunduğu ülkelerin adil biçimde fayda sağlaması,
- Dijital uçurumun kapatılması.
Bu öncelikler, Gazze’ye değinilen tek paragraf yüzünden görmezden gelindi ve Nijerya’nın kendi sorunlarını ihmal ettiği ileri sürüldü. Oysa Nijerya, bağımsızlığından bu yana 60 BM barış gücü operasyonunun 51’ine katılmış bir ülke. Bu nedenle başka bölgelerdeki şiddeti yok sayması mümkün değil.
GERÇEKLER: DİN DEĞİL, KAYNAK VE KİMLİK ÇATIŞMALARI
Nijerya’daki krizleri “Müslümanlar Hristiyanları öldürüyor” gibi indirgemeci bir söylemle açıklamak yanlış. Ülkede hem Müslüman hem Hristiyan liderler, çeşitli dönemlerde kendi topluluklarına yönelik “soykırım” iddiasında bulundu. Jos’taki çatışmalarda Müslümanlar kendilerine yönelik katliam olduğunu söylerken, Orta Kuşak bölgesindeki bazı Hristiyan liderler de Müslümanlara karşı benzer iddialar ortaya attı.
Gerçekte, Nijerya’nın çatışmaları çok boyutlu. Çoğu etnik rekabet, toprak anlaşmazlıkları ve terör kaynaklı. Din ikincil bir unsur. Boko Haram 2009’da Borno Eyaleti’nde ortaya çıktığında hedefi Hristiyanlar değil, Nijerya devletiydi. Kuruluşundan bu yana en çok Müslümanları öldürdü. Benzer şekilde kuzeydeki haydutluk olaylarında çoğu zaman Müslüman Fulaniler ile yine Müslüman Hausalar karşı karşıya geldi.
Her bölgedeki topluluklarda Müslümanlar ve Hristiyanlar birlikte yaşıyor. Çatışmalar da genellikle bölgesel ve topluluk temelli gelişiyor. 1967–1970 iç savaşında bile mesele bir din savaşı değil, siyasi ve ekonomik temelliydi. O dönem ülkeyi yöneten General Yakubu Gowon ve yardımcısı Joseph Edet Akinwale Wey, ikisi de Hristiyan’dı. Dolayısıyla savaşı “Müslüman kuzeyin Hristiyan güneydoğuya saldırısı” olarak tanımlamak gerçekleri saptırır.
BOKO HARAM GERÇEĞİ
Başkan Bola Ahmed Tinubu, Boko Haram ve onun uzantısı ISWAP’ın yıllardır süren terörüyle boğuşan bir ülke devraldı. Batı medyası çoğu zaman kiliselere saldırıları öne çıkarıyor. Oysa Boko Haram, camileri bombaladı, Müslüman liderleri öldürdü, binlerce Müslümanı katletti. Bu grup, hem Müslümanların hem Hristiyanların ortak düşmanı. Onları sadece “Hristiyan karşıtı” gibi göstermek propaganda amaçlıdır.

Hristiyanlar ağır saldırılar yaşadı, ama din temelli saldırılar Nijerya’daki cinayetlerin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor. Pek çok dış aktör, istatistikleri şişirerek, ölümleri otomatik olarak Hristiyanlara yazıyor ya da her çatışmayı “din savaşı” olarak sunuyor.
Özellikle Orta Kuşak’taki çoban–çiftçi çatışmaları bu yanlış algının başlıca kaynağı. Fulaniler çoğunlukla Müslüman, çiftçiler ise çoğunlukla Hristiyan. Bu durum dini bir çatışma algısı yaratıyor. Oysa meselenin temeli toprak, su kaynakları, iklim değişikliği ve nüfus baskısı.
DEVLETİN MÜDAHALESİ
Tinubu yönetimi, 2023’ten bu yana Boko Haram’dan kuzeybatıdaki haydutlara, güneydoğuda Biafra hareketine kadar farklı tehditlere karşı operasyonlar yürütüyor. “Hadin Kai”, “Forest Sanity” ve “Delta Safe” operasyonlarıyla:
- 13 bin 500’den fazla terörist etkisiz hale getirildi,
- 124 bin -savaşçı ve aileleri teslim oldu,
- 11 bin silah ve 252 bin mühimmat imha edildi.
Güvenlik danışmanı Nuhu Ribadu’ya göre terör kaynaklı ölümler Mayıs 2023 öncesinde ayda 2 bin 600 iken, bugün 200’ün altına düştü.
”SOYKIRIM” İDDİASINI ÇÜRÜTEN TABLO
Nijerya’nın güvenlik kurumları büyük ölçüde Hristiyan liderler tarafından yönetiliyor: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Christopher Musa, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Oluyede, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Ogalla, Devlet Güvenlik Servisi Başkanı Adeola Ajayi, Polis Genel Müdürü Kayode Egbetokun, Cezaevi Genel Müdürü Sylvester Nwakuche, Göç İdaresi Genel Müdürü Kemi Nandap… Hepsi Hristiyan. Eğer bir “Hristiyan soykırımı” yürütülseydi, bu tablo var olması imkânsız olurdu.
Üstelik Nijerya’nın First Lady’si Oluremi Tinubu da bir Hristiyan, bir pastör ve yaşam boyu dinler arası diyaloğun savunucusu.
GERÇEKLER YERİNE PROPAGANDA
Hristiyanlar Nijerya’da acı çekiyor, ama aynı acıyı Müslümanlar da yaşıyor. Ortada devlet destekli ya da planlı bir soykırım yok. Terör grupları dini ayrım gözetmeksizin saldırıyor; camileri, kiliseleri, pazarları, köyleri hedef alıyor.
“Soykırım” iddiası, Nijerya’nın karmaşık gerçeklerini saptırıyor. Bu iddiaları yaymak, toplumsal bölünmeleri derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Nijerya’nın güvenlik güçleri, hem Müslümanların hem Hristiyanların yanında, tüm Nijeryalıları teröre karşı koruyor.
Kaynak: Al Jazeera