Güney Sudan, 2018 yılında imzalanan barış anlaşmasının giderek bozulmasıyla yeniden iç savaşa sürüklenme riskiyle karşı karşıya. Güney Sudanlı tanınmış siyaset analisti ve Syracuse Üniversitesi antropoloji profesörü Prof. Jok Madut Jok, ülkenin kritik bir dönemeçte olduğunu belirtiyor.
Prof. Jok, Radio Tamazuj’a verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Salva Kiir ile Birinci Başkan Yardımcısı Riek Machar arasındaki gerilimin giderek arttığını söyledi. Machar liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-İç Muhalefet (SPLM/A-IO) için zorlu bir karar süreci yaşandığını ifade eden Jok, “Ya mevcut siyasi dengesizliği kabul edecekler ya da silahlı mücadeleye geri dönecekler. Her iki durum da Güney Sudan için felaket olacaktır” dedi.
MUHALAFET GÜÇ KAYBEDİYOR
Jok’a göre, Machar’ın siyasi etkisi giderek zayıflıyor. Bazı komutanlarının saklandığını veya tekrar silahlı mücadeleye yöneldiğini belirten Jok, hükümet içinde muhalefete ayrılan pozisyonların Cumhurbaşkanı Kiir’in Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-İktidar Grubu (SPLM-IG) tarafından ele geçirildiğini söyledi. Bu durum, kilit mevkilerin tartışmalı hale gelmesine ve bazı yetkililerin hapse atılmasına yol açtı. Jok, “Bu, Kiir’in artık barış anlaşmasına bağlı olmadığının açık bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.
SPLM-IG’nin gücünü pekiştirdiğini vurgulayan Jok, bu sürecin devam etmesi halinde muhalefetin ya tamamen teslim olacağını ya da çatışmalara geri döneceğini belirtti. “Eğer bu gidişata direnilirse, barış anlaşması tamamen çöker” dedi.
HALK ACI ÇEKMEYE DEVAM EDİYOR
Analist, başkent Juba’daki siyasi çekişmelerin ülke genelinde artan toplumsal şiddeti tetiklediğini vurguladı. Unity Eyaleti’ndeki Nuerler ile Warrap’taki Dinkalar arasındaki çatışmaların arttığını ve Jonglei ile Ekvator’un doğusundaki eyaletler arasındaki gerilimin yükseldiğini ifade eden Jok, “Barış anlaşması, şiddetin kökleşmiş sorunlarını ele almadı. Halk hâlâ acı çekiyor” dedi.
EKONOMİ VE İNSANİ KRİZ DERİNLEŞİYOR
Ekonomik duruma da değinen Prof. Jok, kötüleşen tarım sürecini, piyasa çöküşü ve komşu Sudan’daki devam eden çatışmaların Güney Sudan’ın ticaretini aksattığını belirtti. Jok, “Eğer yeniden savaş başlarsa, insani kriz çok daha büyük olur. Liderler, halkı düşünmeden sadece iktidarda kalmaya odaklanıyor” dedi.
Ayrıca hükümetin yabancı askeri güçlere bağımlı olmasını eleştiren Jok, Uganda ordusunun ülkede konuşlanmasını sert bir dille eleştirdi. “Kendi askerlerinize ödeme yapmazken yabancı güçlere ödeme yapmak Güney Sudanlılara hakarettir. Bu durum, içerideki öfkeyi körüklüyor ve ulusal birliği zayıflatıyor.” diye uyardı.
HESAP VERİLEBİLİRLİK VE DİYAGOL ÇAĞRISI
Prof. Jok, Güney Sudan halkını liderlerinden hesap sormaya ve insan haklarını talep etmeye çağırdı. “Eğer halk sessiz kalırsa, SPLM-IG iktidarını daha da pekiştirecek ve uluslararası toplum burada yaşanan soruna karşı ilgisini kaybedecek.” diye uyardı.
Seçimlerin hâlâ belirsiz olduğunu hatırlatan Jok, geçiş sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için ulusal diyalog mekanizmalarının devreye sokulması gerektiğini söyledi. “Güney Sudan bir dönüm noktasında. Önümüzdeki birkaç ayda alınacak kararlar, ülkenin kaosa mı sürükleneceğini yoksa kalıcı bir barış yoluna mı gireceğini belirleyecek” diyerek sözlerini tamamladı.
NELER YAŞANDI?
Güney Sudan, yıllarca süren savaş ve çatışmalar sonrasında 2010’da yapılan referandumda halkın ezici çoğunluğunun Sudan’dan ayrılmayı seçmesiyle 2011’de bağımsızlığını kazandı. Petrol zengini ülke, ayrıldıktan sonra da istikrara kavuşmadı ve 2013’de iç savaş başladı.
Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit liderliğindeki hükümet güçleri ile yardımcısı Riek Machar ve güçleri arasında süren çatışmalar, 2018’de imzalanan barış anlaşmasıyla biraz sakinleşse de tamamen durmadı. Ülkede Mayardit’in mensubu olduğu Dinka etnik grubu ile Machar’ın mensubu olduğu Nuer etnik grubu arasındaki gerginlikler sık sık çatışmalara yol açtı.
Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevini yürüten Machar ile Mayardit arasında ayrıca 2022’de ”Canlandırılmış Barış Anlaşması” imzalandı ve ülke kısmen bir istikrar yakalamaya çalıştı.
Ülkede seçim süreci yaklaşırken yaşanan gerginliklerin temel sebepleri; kabile çatışmaları, siyasi ve askeri meseleler. Halkın doğrudan etkilendiği bu süreçte insani krizin derinleşmesi, Sudan ve Güney Sudan üzerindeki uluslararası ilginin ve müdahalenin ikiye bölünmesine neden oluyor.