Güney Afrika’nın Khoisan halkı, başka bir dünyaya açılan bir pencere sunuyor. Eşsiz sanat formlarından zengin manevi inançlarına kadar, Khoisan kültürü büyüleyici bir geçmişe sahip. Binlerce yıla yayılan derin tarihi ile bu kadim avcı-toplayıcı topluluk, geçmişe dair önemli ipuçları veriyor.
Khoisan halkı, Güney Afrika’nın en eski insan topluluklarından biridir. Tarihçiler, Khoisanları iki farklı grup olarak değerlendirir: Khoe (Khoikhoi veya Khoekhoe olarak da bilinir) ve San (veya San avcı-toplayıcıları). Günümüzde bu iki topluluk, “Khoisan” adı altında birlikte anılmaktadır. San halkı, avcı-toplayıcı bir yaşam sürerken, çevreyle yakın bir ilişki kurmuştu. Yaban meyveler toplayarak ve hayvan avlayarak geçimlerini sağlıyorlardı. Paleoantropologlara göre, San halkı Güney Afrika’da yaklaşık 20 bin yıl önce yaşıyordu ve kıtanın ilk sakinleriydi.
KHOİSAN KAYA SANATI
Khoisanlar, en çok kaya sanatı eserleriyle tanınır. Güney Afrika genelinde 20 binden fazla kaya sanatı alanı bulunur. Bu sanat eserlerinin çoğu mağaralarda yer alır ve doğal pigmentlerle yapılmıştır. Cape Town’daki Iziko Müzesi’nde sergilenen “Linton Paneli”, dünyadaki en iyi korunmuş San sanatlarından biridir. Khoisan sanatçıları, sarı ve kırmızı toprak boyaları, kömürden siyah pigment ve kuş dışkısından beyaz renk elde ederek eserlerini oluşturdu. Bu sanatın anlamı ise hâlâ araştırmacılar arasında tartışma konusudur.

AFRİKA’DAKİ ERKEN GÖÇLER VE SÖMÜRGECİLİK
Sanlar Güney Afrika’nın ilk halkıydı; ancak Khoe halkının, ardından Nguni (Bantu) göçlerinin ve nihayet 1652 sonrası Avrupalı yerleşimcilerin gelişiyle büyük değişimlere uğradılar.Khoekhoe halkı, hayvancılıkla uğraşan yarı-göçebe topluluklardı. Zamanla bazı San grupları da hayvancılıkla tanıştı ve bu değişim, Güney’e doğru göçlerine yol açtı. Nguni grupları (bugünkü Zulu ve Xhosa halklarının ataları), demir çağı teknolojileriyle geldi ve San halkı, değerli kaynaklar üzerindeki çatışmalar nedeniyle iç bölgelere sürüldü. Avrupalıların gelişi, San halkı için nihai bir yıkım oldu. 1652’de Jan van Riebeeck, Cape’de bir koloni kurdu ve Khoisanlarla doğrudan çatışmalar başladı. Khoisanlar “Bushmen” (Çalılık Adamları) olarak damgalandı, avlandı, topraklarından sürüldü ve Avrupa hastalıkları nedeniyle nüfusları büyük ölçüde azaldı.
SAN HALKI VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMLARI
Bugün yaklaşık 100 bin Khoisan olduğu tahmin edilmektedir. 35 farklı lehçede konuşulan bu topluluklar, Namibya, Botsvana ve Güney Afrika’nın Kalahari bölgelerinde yaşamaktadır. Başlangıçta kaya resimleri günlük yaşamı yansıtan sahneler olarak yorumlanmıştı; ancak günümüzde bunların, San halkının ruhani dünyalara geçiş ritüellerini resmettiği düşünülüyor. San kaya sanatının, şamanistik ritüeller ve paralel dünyalara giriş kapıları ile bağlantılı olduğu ileri sürülmektedir. Namibya’da bulunan en eski San kaya resimlerinin 26 bin yıllık olduğu tespit edilmiştir. Bu sanatsal miras, Khoisan halkının inançları ve yaşam biçimi hakkında bize değerli ipuçları sunmaktadır.

SAN KAYA SANATINI GÖREBİLECEĞİNİZ EN İYİ YERLER
Cape Town’daki Iziko Güney Afrika Müzesi, önemli kaya sanatı örneklerine ev sahipliği yapıyor.
Drakensberg Dağları’ndaki Bushman Cave Müzesi’nde 500’den fazla antik resim bulunuyor. KwaZulu-Natal’daki Kamberg yakınlarındaki Shelter Cave, rehber eşliğinde ziyaret edilebiliyor. Cederberg bölgesinde yer alan Bushman’s Kloof, etkileyici bir kaya sanatı galerisi sunuyor. Kimberly’deki Wildebeest Kuil Kaya Sanatı Merkezi, yerel halkla iş birliği içinde yönetiliyor. Yine Kimberly’deki McGregor Müzesi ve Vryburg Müzesi, San kaya sanatına dair zengin koleksiyonlar barındırıyor.
SAN HALKI POPÜLER KÜLTÜRDE
San halkı, Güney Afrika’nın ulusal bilincinde önemli bir yere sahiptir. Doğaya zarar vermeden yaşamayı ilke edinmiş olan Sanlar, modern koruma hareketlerinde ilham kaynağı olmuştur. 1950’lerde Laurens van der Post, BBC için Kalahari Çölü’nde San halkı hakkında bir belgesel çekti. Bu çalışmaya dayanarak yazdığı “The Lost World of the Kalahari”, San halkını dünya çapında tanıttı. 1983’te Margaurite Polland’ın ödüllü çocuk kitabı “The Woodash Stars”, bir San avcısının aşkı uğruna yıldızları takip ederek evine dönüş hikayesini anlatır. 1981’de Jamie Uys tarafından çekilen “The Gods Must Be Crazy” filmi ise San halkını küresel popüler kültürde unutulmaz bir yere taşıdı. Bu film, kültürel farklılıkları mizahi bir şekilde ele alarak büyük başarı elde etti.

GÜNÜMÜZDE GÜNEY AFRİKA’DA KHOMANİ SAN HALKI
1995 yılında, San halkı Güney Afrika’da Kgalagadi Transfrontier Parkı içerisinde toprak hakkı talebinde bulundu. 1999’da, Khomani San halkına 68 bin hektardan fazla arazi ve park içi kullanım hakları verildi. Bu, Güney Afrika’daki tek başarılı yerli toprak kazanımı olarak tarihe geçti. Bugün “Heritage Park” adıyla bilinen bu alan, SANParks, Khomani San ve yerel Mier toplulukları tarafından birlikte yönetiliyor. Parkta ziyaretçiler için geleneksel ok atma, doğa yürüyüşleri ve avcılık etkinlikleri düzenleniyor. Ayrıca yerel sanat ürünleri de satılıyor. Park bünyesindeki Veld Okulu ise, geleneksel San bilgeliğinin ve becerilerinin yeni nesillere aktarılmasını sağlıyor.