Son haftalarda Sudan’da ordu ve Hızlık Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki mücadele başkent Hartum’da düğümlenmişti. Bu hafta itibarıyla neredeyse iki yılını dolduran Sudan iç savaşında önemli bir kırılma anı gerçekleşti; ordu birlikleri bir süredir kuşatma altına aldıkları başkent Hartum’u alarak Hızlı Destek Kuvvetleri’ni büyük oranda şehirden sürmeyi başardı. Önemli bir kırılma diyoruz çünkü çatışmaların başladığı 15 Nisan 2023 tarihinden beri başkent Hartum’un çok büyük bir bölümü hep HDK’nın kontrolündeydi ve uzun bir aradan sonra ilk kez ordu birlikleri başkente girebildi.
Özgürleşen yerlerden gelen görüntüler maalesef başkentte büyük bir tahribat yaşandığını göstermekte. Örneğin, Nil Vadisi’ndeki önemli antik medeniyetlerin hafızasına ev sahipliği yapan Sudan Ulusal Müzesi baştan aşağı yağmalanarak harabeye çevrilmiş, Sudan tarihine ışık tutan çok önemli tarihi eserler çalınmış vaziyette. Hakeza kamu binaları ve altyapı tesisleri de öyle. Uluslararası havalimanın tamamen kullanılamaz hâle gelmesinden dolayı 2 yıldır Sudan’ın dünya ile bağlantısı kopuk vaziyetteydi eğer havalimanı hızlı bir şekilde rehabilite edilebilirse Sudan yeniden dünya ile irtibat kurabilir.
İki yıldır Port Sudan’dan yönetilen ordunun moral üstünlüğü ele geçirmesi El Cezire ve Sennar’dan sonra başkent Hartum’u da alması Sudan iç savaşının seyrini değiştirecek yeni bir gelişme. Ordu temkinli ve stratejik hamlelerle savaş sahasında üstünlüğü tekrar ele alırken dışarıda da çeşitli müzakereler yürütmekteydi. Son aylarda yapılan önemli görüşmelerin başında ise Türkiye, Rusya ve İran yer alıyor.
SUDAN’IN GÜÇ DENGELERİ VE GELECEK SENARYOLARI
Türkiye’nin Sudan’a insansız hava araçları vermeye başlaması sahada mücadelenin seyrini değiştirerek orduya önemli bir avantaj sağladı. Aldığı ağır darbelerden sonra Hartum’u boşaltmak zorunda kalan HDK doğuya çekilmek zorunda kaldı. Sudan’ın hala üçte birini elinde bulunduran HDK’ya karşı mücadelenin bundan sonra Kurdufan ve Darfur eyaletleri üzerinden yürütülmesi beklenebilir.
Hartum’un kaybedilmesi HDK’yı zor günlerin beklediğine işaret ediyor zira bugüne kadar Sudan’da yaşanan olaylara tarafsız kalmayı tercih eden dış aktörler ordudan yana ağırlığını koymaya başladığında ordu milli kimliğini daha güçlü tesis edebilir. 2 yıldır kayıp üstüne kayıp yaşayarak kritik mevzilerini kaybeden Sudan ordusu, HDK karşısında acziyet içine düşerek imaj kaybetmişti ancak gelinen noktada belki de ordu ilk kez sahada varlığını güçlü bir şekilde hissettiriyor. Bu durum Sudanlılar nezdinde de ordunun imajını güçlendirecek bir gelişme.
Son aylarda yaşanan gelişmelere bakıldığında birkaç faktörün orduya moral üstünlük sağladığı söylenebilir. İlk olarak, HDK bünyesindeki Ebu Akla Kikl gibi bazı kritik isimlerin saf değiştirerek ordu saflarına katılması yer alıyor. Özellikle El Cezire’nin HDK tarafından kaybedilmesinde bu saf değiştirmeler kritik rol oynadı. İkinci olarak, Ömer el Beşir rejimine destek veren “İslami Hareket” unsurlarının el Barra gibi milis güçler oluşturarak orduya destek sağlamaya başlaması yer alıyor. Diğer bir faktör de yukarıda da bahsedildiği gibi dış ilişkilerde yaşanan gelişmelerdi ki Türkiye’nin arabuluculuk için yaptığı görüşmeler ve bazı teknisyenlerin son aylarda Sudan’a gidip gelmeye başlaması sahadaki çatışma dinamiklerine etki etti.HDK’nın mevzi kaybetmesi, kaybeden bir diğer tarafın ise Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğuna işaret ediyor zira Sudan ordu yetkilileri her mecrada BAE’nin HDK’ya lojistik destek sağladığını ve altın karşılığı silahlandırdığı gerçeğini vurguluyor. BM’nin de örtülü bir şekilde kabul ettiği bu kirli ittifak çökme eğilimi gösteriyor ki bu Libya’dan Somali’ye kadar Afrika Hilali oluşturmaya çalışan BAE’nin önemli bir mevzi kaybetmesi anlamına geliyor.
SUDAN’I NELER BEKLİYOR?
Bu gelişmelerin ardından birkaç farklı senaryonun Sudan için geçerli olabileceği söylenebilir. Her ne kadar Hartum kaybedilmiş olsa da HDK’nın hâlâ Sudan topraklarının üçte birini kontrol ettiği unutulmamalı. Bu realite nedeniyle HDK Sudan’ın toprak bütünlüğünü tehdit etmeye hâlâ devam etmektedir. Ancak HDK’nın kayıplarının artması ve çözülmenin hızlanması orduya daha hızlı bir ilerleme şansı verebilir. BAE ile HDK arasında yaşanacak olası ayrılıklar ise ordunun elini çok daha fazla güçlendirebilir.
Ordu başkent Hartum’da mevzilerini güçlendirdiğinde ordu ve HDK arasındaki mücadele ülkenin doğusuna kayarak Kurdufan ve Darfur’a yoğunlaşacaktır. Kurdufan’da ordunun ilerleme şansı daha yüksekken Darfur’da mutlak bir zafer için fazla iyimser olmak gerekir. Beş eyaletten oluşan Darfur’da El Faşir şehir merkezi dışındaki tüm alanlar HDK tarafından kuşatılmış vaziyette. Gerek ordunun sahadaki zayıflığı gerek lojistik destek sağlamanın zorlukları iki tarafın Darfur’daki mücadelesini daha belirsiz hâle getirmekte. Ancak Hartum için gösterilen çaba HDK kontrolündeki diğer yerler için de söz konusu olursa eninde sonunda özgürleşme gelecektir.
HDK’nın Hartum’dan çıkarılması çok önemli bir aşama olsa da Sudan’da insani krizler yaşanmaya devam ettiği de unutulmamalı. BM kurumlarının verdiği rakamlar pek iç açıcı değil maalesef. Çatışmalardan önce 5 milyonu geçen Hartum nüfusunun 2 milyona düştüğü göz önünde bulundurulursa büyük bir nüfusun yer değişimine maruz kaldığı ve bu insanların evlerine dönebilmek için uygun şartları beklediği söylenebilir. Hartum’un daha güvenli hâle gelmesi ve şehirde iyileştirmenin ne kadar hızlı yapılabileceği de şimdilik belirsiz görünüyor.
Sudan’da geride kalan 2 yıllık çatışma döneminde yerinden edilen insan sayısı 13 milyonu aşmış vaziyette. 25 milyon insanın insani yardıma ihtiyaç duyduğu ülkede ölen insan sayısı ise ne yazık ki henüz tam olarak bilinemiyor. Eğitim ve sağlık sektörlerinin çökmesi nedeniyle Sudanlı gençler, kronik hastalar, çocuklar, hamile kadınlar mağduriyetler yaşarken gıda yetersizliği, akaryakıt sıkıntısı, sel baskınları ve kolera salgını insani tabloyu daha da vahim hale getirmekte.
Sudan’ın bir süredir kötü giden dış ilişkilerinin seyri de yeni konjonktüre göre yeniden şekillenecektir. HDK’ya destek veren bazı çevre ülkelerin artık açıktan bu tarz bir desteğe yönelmesi söz konusu olmayacaktır zira kimse kaybeden taraftan yana görünmek istemez. Perde arkasındaki stratejik akıl BAE de ister istemez oluşan yeni konjonktüre göre hareket etmeye başlayacaktır. Hasılı son günlerde yaşanan gelişmeler uzun bir aradan sonra Sudan’ın silkinerek yeni konjonktüre kapı araladığının belirtilerini bizlere göstermektedir. Bu konjonktüre Sudan devletini temsil eden ordu daha stratejik hareket etmekte ve varlığını hiç olmadığı kadar daha güçlü hissettirmektedir. Bu nedenle ülkedeki iç dinamiklerin ve ülkeye tesir eden dış etkenlerin bu yeni konjonktüre göre yeniden şekillenmesi beklenebilir.
Kaynak: Türkiye Araştırmaları Vakfı