FBI’ın “en çok arananlar” listesine giren ilk ve tek kadın olan Assata Shakur, 78 yaşında Küba’nın başkenti Havana’da hayatını kaybetti. Küba Dışişleri Bakanlığı, 1984’ten bu yana siyasi sığınma hakkıyla ülkede yaşayan Shakur’un “ileri yaşı ve sağlık sorunları” nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.
1947’de JoAnne Chesimard adıyla dünyaya gelen Assata Shakur, ırkçılık ve sınıfsal eşitsizliklerle erken yaşta tanıştı. Eğitim yıllarında Vietnam savaşı karşıtı hareketlerle yakınlaştı, ardından 1960’ların en etkili siyah hareketlerinden biri olan Kara Panterler’e katıldı. Shakur, bu dönemde yoksul mahallelerde çocuklara ücretsiz kahvaltı programları düzenledi, eğitim atölyeleri yürüttü ve siyahların hak mücadelesinde aktif rol aldı.
FIDEL CASTRO ONA SİYASİ SIĞINMA HAKKI VERDİ
Ancak Kara Panterler, FBI’ın yasadışı COINTELPRO programının hedefindeydi. 1970’lerin başında hakkında açılan davaların çoğunda delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesine rağmen, Shakur sürekli gözaltına alındı, yargılandı ve cezaevinde işkence gördü. 1973’te New Jersey’de bir otoyolda çıkan çatışmada bir polis memurunun öldürülmesi üzerine ömür boyu hapse mahkûm edildi. Ancak Shakur, kendisinin hedef alındığını, delillerin uydurulduğunu ve bu çatışmada yaralı halde ölüme terk edildiğini savundu. 1979’da cezaevinden firar eden Shakur’un, 1984’te Fidel Castro’nun siyasi sığınma hakkı vermesiyle Küba’ya yerleştiği ortaya çıktı.

Shakur, sürgün yıllarında otobiyografisini kaleme aldı, belgesellere katıldı ve ABD’nin ırkçılık, eşitsizlik ve devlet şiddeti politikalarını eleştirmeye devam etti. FBI, 2013’te onu “aranan teröristler listesine giren ilk kadın” ilan ederek hakkında 2 milyon dolarlık ödül koydu.
Akıllarda şu sözleriyle yer edinen Assata Shakur, siyah özgürlük mücadelesinin hem simgesi hem de en tartışmalı figürlerinden biri olarak tarihe geçti:
“Siyah erkek kardeşlerim, siyah kız kardeşlerim: Adım Assata Shakur, köle ismim JoAnne Chesimard. Ben bir siyah devrimciyim. Bu da şu demek: Ben kadınlarımıza tecavüz eden, erkeklerimizi hadım eden, bebeklerimizi aç bırakan bütün güçlere savaş açtım. Varlıklarını yoksulluğumuzla büyüten zenginlere, yüzlerimize gülerek bize yalan söyleyen siyasetçilere, onları ve mülkiyetlerini koruyan tüm kalpsiz robotlara karşı savaş açtım. Ben siyah bir devrimciyim ve bu yüzden de Amerika’nın gücünün yetebildiği bütün öfkenin, nefretin ve iftiranın kurbanıyım. Amerika, diğer tüm siyah devrimcilere yaptığı gibi beni de linç etmeye çalışıyor.”