Afrika Boynuzu’nda 2018 yılında yaşanan kısa süreli barış dönemi, Etiyopya ile Eritre arasında siyasi bir çizgiyle yaklaşık yirmi yıl boyunca ayrılmış ailelerin umut dolu kavuşmalarına sahne olmuştu. Ancak son haftalarda artan gerilim, bu kırılgan umudu yeniden gölgede bıraktı.
Güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen, yarı Eritreli yarı Etiyopyalı deneyimli bir gazeteci, Anadolu’ya yaptığı açıklamada bu sınırın hayatına nasıl damga vurduğunu anlattı.
“Kız kardeşimi ortak oyuncaklarımızla ve yüzüne dair silik bir hatırayla geride bıraktım” diyen gazeteci, “Yirmi yıl sonra yeniden bana döndü. 2018’de sınırların açılmasının anlamını bundan daha iyi anlatan bir şey bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
Gazeteci, üç kız kardeşi, iki erkek kardeşi ve çok sayıda akrabasının hâlâ sınırın diğer tarafında yaşadığını belirtti.
KISA SÜREN BARIŞ, YARIM KALAN UMUTLAR
2018’de imzalanan barış anlaşmasıyla sınır kapılarının yeniden açılması, siyasi açıdan zirve noktasına Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in 2019 Nobel Barış Ödülü’nü almasıyla ulaşmıştı. Anlaşma, savaşı resmen sona erdirmeyi, diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmeyi ve seyahat ile ticareti canlandırmayı hedefliyordu.
Ancak 2019’da Eritre, iç siyasi kaygılar ve barış anlaşmasının tam olarak uygulanamaması gerekçeleriyle sınırları kademeli olarak yeniden kapattı. Bu durum, ayrılmış ailelerin kavuşma umutlarını bir kez daha erteledi.
“SİYASET İYİLEŞİRSE İNSANLAR DA İYİLEŞİR”
Eritre kökenli İsveç vatandaşı Haben Girmay, sınırın aileleri nasıl böldüğünü anlatan isimlerden biri.
“Amcalarımı ve teyzelerimi pek hatırlamıyorum; hâlâ Etiyopya’dalar” diyen Girmay, 2018’de sınır açıldığında yaşanan heyecanın hâlâ hafızasında olduğunu söyledi.
Eritre kökenli, bugün Etiyopya vatandaşı olan Genet Haile ise ailesiyle birlikte 1966’da Asmara’dan ayrıldıklarını, Eritre henüz bağımsız değilken ülkeyi terk ettiklerini anlattı.
“2018’de sınırlar açıldığında yine gidemedim. Eğer savaş çıkarsa, en büyük pişmanlığım ailemi ziyaret edememek olacak” dedi.
Gazeteci, 2020-2022 yılları arasında yaşanan Tigray çatışmalarını takip ederken de benzer manzaralara tanık olduğunu vurguladı:
“Çatışmanın iki tarafında da aynı dili konuşan insanlar vardı. Siyaset iyileşirse, insanlar da iyileşir.”
“SAVAŞ, UFUKTA GÖRÜNÜYOR”
Bugünkü gerilimin arka planında, Etiyopya’nın Eritre’nin 1993’teki bağımsızlığıyla kaybettiği Kızıldeniz’e egemen deniz erişimi talebini yeniden gündeme getirmesi yer alıyor. Addis Ababa bu talebi stratejik bir zorunluluk olarak görürken, Eritre bunu varoluşsal bir tehdit olarak değerlendiriyor.
Sosyolog ve bölgesel siyaset analisti Mukerrem Miftah, siyasi söylemlerin ortak toplumsal gerçekliği gölgeleme riskine dikkat çekti.
“Gördüğüm şey, gerçek bir savaş ihtimalinden ziyade siyasi pozisyon alma ve puan toplama” diyen Miftah, iki ülkenin de ekonomik ve jeopolitik koşullarının yeni bir savaşı kaldıramayacağını savundu.
Buna karşın, Etiyopya’daki Gondar Üniversitesi’nden siyaset bilimci Belay Zemechael, daha temkinli olunması gerektiğini belirterek, “Savaş ufukta görünüyor ve bu sadece iki ülkeyi değil tüm bölgeyi istikrarsızlaştırır” uyarısında bulundu.
1998-2000 yılları arasındaki Etiyopya-Eritre savaşında, farklı tahminlere göre yaklaşık 70 bin kişi hayatını kaybetmişti.
KALICI BARIŞ ZOR
Analistlere göre 2018’deki yakınlaşmanın kalıcı olamamasının nedeni, sembolik adımların yapısal sorunlarla desteklenmemesi oldu.
Mukerrem Miftah, “2018’deki yakınlaşma, son 30 yılda açılan yaraları iyileştirmedi” dedi.
Miftah’a göre çözüm, çatışan siyasi elitlerin doğrudan bir araya gelerek sorunları konuşmasından geçiyor:
“Yapısal sorunlar ele alındığında, hem mikro hem makro düzeyde olumlu sonuçlar ortaya çıkacaktır.”
Siyasi iyileşme sağlanana kadar, sınırın iki yanında kalan ailelerin, değişen jeopolitik dengiler karşısında kan bağlarının gücüne tutunmaktan başka çareleri olmadığı ifade ediliyor.

