Close Menu
    Popüler Haberler

    Libya Başkanlık Konseyi Başkanı: “Libya’nın sınırları tartışmaya kapalıdır”

    Eylül 26, 2025

    Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Yunus El-Menfi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 80. oturumunda yaptığı konuşmada…

    BM Genel Kurulunda ”İki devletli çözüm”ü savunan Afrikalı liderler

    Eylül 26, 2025

    Somali’nin can damarı olan Mogadişu Limanı’nı bir Türk şirket işletiyor

    Eylül 26, 2025

    Irkçılığı vitrinde sergilemek: Sarah Baartman

    Eylül 26, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    SON DAKİKA:
    • Libya Başkanlık Konseyi Başkanı: “Libya’nın sınırları tartışmaya kapalıdır”
    • BM Genel Kurulunda ”İki devletli çözüm”ü savunan Afrikalı liderler
    • Etiyopya ve Çin, dijital teknoloji işbirliğini derinleştiriyor
    • Somali’nin can damarı olan Mogadişu Limanı’nı bir Türk şirket işletiyor
    • CAF Şampiyonlar Ligi’nde 1. ön eleme rövanş maçları başladı
    • Irkçılığı vitrinde sergilemek: Sarah Baartman
    • Tayvan, Güney Afrika’ya yönelik çip ihracat kısıtlamalarını askıya aldı
    • TADD ve TAV ortaklığında “Afrika Okulu” programı başlıyor
    WaJ TürkiyeWaJ Türkiye
    • ÖNE ÇIKANLAR

      Irkçılığı vitrinde sergilemek: Sarah Baartman

      Eylül 26, 2025

      İşgale sanatla cevap vermek: Bir karikatüristin gözünden Goma’daki işgal

      Eylül 19, 2025

      Batı Afrika’nın yağmalanmış hazinesi: Timbuktu el yazmaları

      Eylül 16, 2025

      Bir insanlık suçu: Gana’nın cadı kampları

      Eylül 14, 2025

      Gana’nın fantastik tabut geleneği

      Eylül 13, 2025
    • POLİTİKA

      Libya Başkanlık Konseyi Başkanı: “Libya’nın sınırları tartışmaya kapalıdır”

      Eylül 26, 2025

      BM Genel Kurulunda ”İki devletli çözüm”ü savunan Afrikalı liderler

      Eylül 26, 2025

      Somali’nin can damarı olan Mogadişu Limanı’nı bir Türk şirket işletiyor

      Eylül 26, 2025

      TADD ve TAV ortaklığında “Afrika Okulu” programı başlıyor

      Eylül 26, 2025

      Etiyopya’dan yeni proje: 71 akıllı şehir kurulacak

      Eylül 26, 2025
    • RÖPORTAJ
    • GÖRÜŞ
    • İŞ DÜNYASI

      Somali’nin can damarı olan Mogadişu Limanı’nı bir Türk şirket işletiyor

      Eylül 26, 2025

      Somali’den Türk iş insanlarına yatırım daveti

      Eylül 25, 2025

      Türkiye Mezunu Abdulkadir, Somali’deki en büyük Türk mobilya distribütörü oldu

      Eylül 24, 2025

      Mısırlı milyarder Sawiris, ABD altyapısına yatırım yapacak

      Eylül 22, 2025

      Fas ve Çin stratejik diyalog mekanizması kurdu

      Eylül 20, 2025
    • YAŞAM
    • KÜLTÜR

      Irkçılığı vitrinde sergilemek: Sarah Baartman

      Eylül 26, 2025

      Zulu halkının efsanevi lideri Shaka, Ulusal Miras Günü’nde anıldı

      Eylül 24, 2025

      Somali’de binlerce kişi Yunus Emre Enstitüsü sayesinde Türkçe öğreniyor

      Eylül 20, 2025

      “Afrika’nın Renkleri” Ankara Kültür Festivali’nde yerini aldı

      Eylül 20, 2025

      Kamerun’da Osmanlı mirası: Cuma selamlığı geleneği sürüyor

      Eylül 19, 2025
    WaJ TürkiyeWaJ Türkiye
    Anasayfa»Sudan Savaşı»“Dünya artık Sudan konusunda gerçeklerle yüzleşiyor”

    “Dünya artık Sudan konusunda gerçeklerle yüzleşiyor”

    Sudan'daki krizi ele almak için düzenlenen Londra konferansının başarısızlığı ve konferansta HDK'nın Egemenlik Konseyi ile eşdeğer tutulması, çözüm sürecinin önünde bir takoz etkisi yarattı. "Dünya artık Sudan konusunda gerçeklerle yüzleşiyor" diyen Emced Ferid et-Tayyip, konferansın içeriğini ve başarısızlığının temel nedenlerini Al Majalla için değerlendirdi.
    Nisan 29, 2025Güncelleme:Nisan 29, 20258 Dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email Telegram Copy Link
    Paylaş
    Facebook WhatsApp Twitter LinkedIn Pinterest Email Copy Link Telegram

    Sudan’daki yıkıcı savaşın patlak vermesinin ikinci yıldönümünde, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde Londra’da düzenlenen Sudan konulu konferans, Sudan kriziyle nasıl başa çıkılacağı konusunda uluslararası aktörler arasındaki derin görüş ayrılıklarını ortaya koydu.

    Sudan hükümeti ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) katılmadığı konferansta, uluslararası katılımcılar tarafından üzerinde mutabık kalınan bir sonuç bildirgesinin yayınlanamaması bu görüş ayrılıklarının en bariz göstergesiydi.

    Sudan’daki savaş üçüncü yılına girerken insani, siyasi ve güvenlik riskleri artmaya devam ediyor. Uluslararası toplum ise Sudan kriziyle etkin ve gerçekçi bir şekilde başa çıkmak için ortak bir stratejiye ulaşıyor. Sudan’a yönelik uluslararası yaklaşımlardaki temel sorun, Sudan ordusu ile HDK arasında sahte bir “eşdeğerlik” benimsenmesinden kaynaklanıyor.

    Bu yaklaşım sadece analitik açıdan hatalı değil, ahlaki açıdan da kabul edilemez.

    HDK, Sudan devletinin bir kurumu olan Sudan ordusuyla eşit düzeyde meşru bir siyasi veya askeri aktör olarak ele alınamaz.

    Bunun yanında uluslararası aktörler, Ekim 2021 darbesinden bu yana hükümetin gayrimeşru olduğunu savunarak, Sudan ordusunu Sudan hükümetinden ayrı ve bağımsız bir varlık olarak ele almakta ısrar ediyor.

    Ancak Sudan ordusu, Sudan devletinin önemli bir parçası ve ona hükümetten ayrı muamele etmek, siyasi alanı daha da askerileştirme riski taşıdığı da bir gerçek.

    Bu durum, tamamen askeri bir hükümete doğru kayma riskini artırmakta, demokratikleşme beklentilerini engellemekte ve otoriter yolları güçlendirmektedir.

    Bu infazlar arasında, kampta faaliyet gösteren son tıbbi klinik olan Uluslararası Mülteci Örgütü (IRO) kliniğinden 9 sağlık personeli de bulunuyordu.

    Tüm bu zulümler, HDK tarafından el-Faşir şehri ve çevresindeki Zemzem ve Ebu Şuk gibi mülteci kamplarına 1 yıldan uzun süredir uygulanan ve insani durumu daha da kötüleştiren kuşatmanın ardından meydana geldi.

    Geçen yılın ağustos ayında Zemzem Mülteci Kampı’ndaki gıda güvensizliği boyutunun, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması’nın (IPC) 5. aşaması olan “felaket/kıtlık” seviyesinde olduğu ilan edildi.

    HDK’YA DESTEK VEREN ÜLKELER VE PARALEL HÜKÜMET KURMA GİRİŞİMİ

    Londra’daki konferansa katılan birçok ülkenin temsilcileri için HDK ile normalleşmeyi öneren ya da onu uluslararası arenada tanınan Sudan hükümeti ile eşit konuma getiren her metin danışıklı dövüş kokuyor. Bu durum, Lancaster Sarayı’nda gerçekleşen konferansa katılımın, diplomatik inceliklerin ötesinde daha derin ikilemleri ve anlaşmazlıkları gizlediğini yansıtıyordu.

    Bazı bölge devletlerinin HDK’ya (süregelen silah sevkiyatları ve altyapıya saldırmak için kullanılan insansız hava araçları (İHA) da dahil olmak üzere) askeri ve lojistik destek sağlamaya devam etmesi çok çeşitli uluslararası diplomatik ve siyasi çevreler tarafından kabul edilemez hale geldi. Başta Temsilci Sarah Jacobs ve Senatör Chris Van Hollen olmak üzere ABD Kongresi’nin bazı üyeleri bu desteğin altını özellikle çizdi. Bu desteğin Sudan’da devam eden savaşın ana nedeni olduğu vurgulandı. Ancak bölge ülkeleri için en tehlikeli gelişme, HDK’nın 2025 şubatında Nairobi’de diğer güçlerle birlikte Darfur merkezli Sudan hükümetine paralel bir hükümet kurmak için anlaşmasıdır.  

    Bu gelişme, milislerin el-Faşir’i ele geçirme çabalarının artmasını açıklarken, Sudan’ın bölünme ihtimalini arttırma tehdidi yaratıyor. Bu da diğer uluslararası aktörlerden çok yakın komşularını etkileyen jeopolitik bir risk ve savaşın uzamasına katkıda bulunan yeni bir gerçeklik yaratacak. Konferans sırasında binlerce Sudanlı, uluslararası etkileşimin kendisini reddetmek için değil, daha ziyade Sudan’da devam eden çatışmayı körüklemekle suçlanan bazı ülkelerin katılımına itiraz etmek için konferansın gerçekleştiği binanın önünde protesto gösterileri düzenledi. Ancak bu protestolar, bazı Batılı diplomatların halkın öfkesinin gerçek bir ifadesinden ziyade Sudan hükümetinin resmî açıklamalarında yer alan görüşlerinin bir uzantısı olarak değerlendirerek, bu protestoları küçümsemeleri nedeniyle dikkate değer bir ilgisizlikle karşılandı.

    Oysa bunlar halkın öfkesinin gerçek bir ifadesi bile değildi. Bu durum, Sudan’daki gerçekliği kasıtlı olarak inkâr etmeye devam eden ve Sudanlıların iradesini ve ülkelerinin kaderini belirleme ve egemenliğini koruma konusundaki doğal haklarını görmezden gelen Batı’nın yanlış hesaplarını açıkça ortaya koyuyor.
     

    BATI’NIN VE ULUSLARARARSI AKTÖRLERİN YAKLAŞIMI

    Bu dinamik, Batılı aktörlerin ve uluslararası kuruluşların Sudan ihtilafını ele alma yaklaşımlarını sürekli olarak zayıflatan derin ve sistematik bir analitik başarısızlığı ortaya koyuyor. Bu aktörlerin değerlendirmeleri, çatışmayı ulusal bir trajediden ziyade kaybedilen siyasi gücü yeniden kazanmanın bir aracı olarak gören ve Batılı diplomatik çevrelerle yakın bağları olan dar bir Sudanlı elit çevresinin siyasi isteklerine bağlı kalıyor. Bu özlemler, Sudan’daki çatışmanın, Sudan ordusu ve HDK arasında sahte ve yapay bir denklik tezini desteklemeye çalışan bir uluslararası analiz merceği yarattı.

    Bu yaklaşımın temel metodolojik kusuru inatçı katılığından kaynaklanıyor. Sürekli ortaya çıkan gerçeklere kayıtsız kalıyor ve kendisiyle çelişen kanıtlar artmasına rağmen değişmiyor. Uluslararası aktörler, ortaya çıkan gerçeklere uyum sağlamak yerine, gerçekler gözden düşse bile, dogmatizmin sınırlarında dolaşan ideolojik bir hararetle ilk değerlendirmelerine bağlı kaldılar.

    Bu bilişsel önyargı, sadece Sudan hükümeti arasında değil, Sudan halkı arasında da dış müdahalelere karşı bir şüphecilik iklimine yol açtı. Daha da önemlisi, yabancı aktörlerin çatışmanın gerçeklerine hitap eden müdahaleler tasarlama kabiliyetlerini zayıflatıyor. Bu çabaların analitik temeli en başından kusurlu ve milyonlarca Sudanlının yaşadığı gerçeklikten tamamen farklı olan çarpıtılmış bir gerçeklik algısına dayanıyor. Verimsiz ve etkisiz bir uluslararası angajman döngüsünü sürdürüyor.

    Sudan ordusu ihlallere bulaşmamış değil. Ancak bağımsız nicel izleme raporları, Sudan ordusunun HDK ile arasındaki büyük farkı ortaya koyuyor. Silahlı Çatışma Konumu ve Olay Verileri Projesi’nin (ACLED) 2024 yılında HDK’ya atfedilen yaklaşık bin 300 olaya karşılık, Sudan ordusunun sivil kayıpların yaşandığı yaklaşık 200 olaydan sorumlu olduğunu bildirdi.

    SUDAN VE BOSNA ARASINDAKİ BENZERLİK

    Uluslararası toplumun Sudan’a yönelik mevcut tutumu, Batılı güçlerin Bosna hükümeti ile Sırp milisler arasında sistematik etnik temizlik ve soykırım uygulandığına dair açık kanıtlara rağmen sahte bir eşdeğerlik politikası benimsediği, Bosna Hersek savaşının ilk günlerindeki tutumuyla çarpıcı bir benzerlik taşıyor.

    Uluslararası aktörler tüm taraflara eşit derecede suçlu muamelesi yaparak zulmü durdurmak için kararlı ve gerçekçi müdahaleyi engelledi, Sudan’dakine benzer bir denklik yanılsaması yaratarak savaş suçlularını meşrulaştırdı ve başta Srebrenitsa Soykırımı olmak üzere zulümlerin kontrolsüz bir şekilde devam etmesine izin verdi.

    Bu ahlaki kararsızlık sadece failleri cesaretlendirmekle kalmadı, nihayetinde müdahaleyi daha maliyetli ve karmaşık hale getirdi. Yıllar süren önlenebilir acılar, NATO’nun hava saldırıları ve Dayton Anlaşmaları’nın imzalanmasıyla sona erdi.

    Bu olay, açık bir saldırganlık karşısında diplomatik tarafsızlığın, dünyanın bir daha asla müsamaha göstermemeye yemin ettiği suçları nasıl mümkün kılabileceğine dair çarpıcı bir ders niteliğindeydi. Yine de 2023 yılında HDK tarafından Masalitlere karşı etnik temizlik gerçekleştirmesi, kısa bir süre önce Zemzem Mülteci Kampı’na saldırması ve bunlar arasında sayısız sistematik zulümde bulunmasından sonra bile, dünya halen kayıtsız kalmaya devam ediyor. Bu dengesizlik, bilginin ve alternatif anlatıların silah haline getirilmesi ve bir savaş aracı olarak kullanılmasıyla körüklendi. Bunun belki de en belirgin tezahürü, bu savaşı Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve radikal İslamcılara karşı bir savaş olarak göstermeye çalışan medya kampanyasıdır.

    Kıtlık ve soykırım Darfur bölgesini kasıp kavururken, Müslüman Kardeşler’in HDK saflarındaki ve üst düzey lideri arasındaki köklü varlığı görmezden geliniyor. Radikal İslamcılık hayaleti, uluslararası toplumun dikkatini işlenen zulümlerden uzaklaştırmak ve HDK’ya verilmeye devam eden dış desteği meşrulaştırmak amacıyla stratejik bir sis perdesi olarak kullanılıyor. Bu anlatı, Batı’yı radikal siyasal İslamcılığın ve terörizm hayaletinin Sudan’da yeniden ortaya çıkması konusunda korkutmayı amaçlarken, HDK’nın toplu katliam, etnik şiddet, cinsel kölelik ve sivil altyapının tahribatı gibi sistematik terör eylemleri gerçekleştirdiği gerçeğini görmezden geliyor.

    İronik olan ise HDK gerçek anlamda terör estirirken, destekçilerinin potansiyel bir terör kampanyasına karşı koruyucuymuş gibi davranması. Gerçeğin bu şekilde kasıtlı olarak çarpıtılması sadece uluslararası toplumu yanıltmakla kalmıyor, aynı zamanda soykırımın “terörle mücadele” gibi yanıltıcı bir söylemin arkasına gizlenmesine de olanak sağlıyor.

    Bu anlatının, özellikle de milislerin destekçileriyle ilişkili Sudanlı politikacılar arasında yaygın bir şekilde desteklenmesi sadece mantığa aykırı olmakla kalmıyor, aynı zamanda medya etkisinin ve stratejik mesajlaşmanın meşruiyet üretmek için ne ölçüde silah haline getirildiğini de ortaya koyuyor.

    Medya üzerindeki hegemonya ile dikkatlice gizlenen bu çelişkiler, Batı’nın Sudan krizine ilişkin algılarını derinden çarpıtırken, politik tepkilerinin tutarlılığını ve güvenilirliğini zayıflattı.

    Böyle bir atmosferde dış aktörlerin sahadaki gerçekleri doğrulamak için çabalarını iki katına çıkarmaları gerekiyor.

    Dahası, Batılı politika çevreleri, eski Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki Tekaddum İttifakı’nı kurup finanse ederek, Sudan’da müdahaleleri için tercih edilen bir ortak olarak kontrollü bir siyasi koalisyon oluşturmaya ve finanse etmeye çalıştı.

    Bu yaklaşım, saflarında HDK sempatizanları olduğuna dair açıkça yapılan uyarılara rağmen devam etti.

    TAHMİN EDİLEBİLİR SONUÇ

    Önemli miktarda mali ve uluslararası destek ve siyasi meşruiyet elde eden Tekaddum İttifakı bölündü ve yerini “Kuruluş” adında yeni bir siyasi oluşuma bıraktı.

    Bu oluşum, mevcut çatışmadaki en ciddi zulümlerden sorumlu olan aynı milislerle paralel bir hükümet kurmak amacıyla HDK ile açık bir siyasi ve askeri ittifak ilan etti.

    Batı’nın sivil tarafı güçlendirme bayrağı altında bu sonucu desteklemesi, sahadaki açık sinyalleri görmezden gelmeyi seçen uluslararası aktörlerin bilgeliği ve stratejisi hakkında acil yanıt bekleyen soru işaretlerini ortaya koydu.

    Daha da önemlisi, bu durum nasıl düzeltilebilir? Dünya şimdi Sudan’la ilgili bir gerçeklik anıyla karşı karşıya. Sudan ordusu ve HDK arasındaki yapay, sahte “denkliğe”, hesap verebilirliği baltalayan ve soykırım ve savaş suçları işleyen suçluları ne barışı garanti eden ne de istikrarı yeniden tesis eden siyasi vaatlerle ödüllendiren bir yaklaşıma tutunmaya devam mı edecek? Yoksa stratejisini, dış mihraklar veya vekillerle yapılan müzakerelerle değil, egemen ve sürdürülebilir bir barış isteyen sıradan Sudanlıların istekleriyle uyumlu olacak şekilde yeniden mi düzenleyecek?

    Londra konferansının başarısızlığı, kısmi tedbirlerin sınırlarını gözler önüne serdi. Dünya, HDK gibi aktörlere ve onların dışarıdan destekçilerine hesap sormayarak suç işlemeye devam etmelerine izin veren kısa vadeli çözümler peşinde koşmaya devam etmekle, Sudan halkının refahına öncelik veren ilkeli, gerçeklere dayalı bir politikaya bağlı kalmak arasında seçim yapmalı.

    BM sürdürülebilir kalkınmayı, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çabalar olarak tanımlıyor. Sudan’da sürdürülebilir barışın sağlanması da “barışı gelecekte riske atmadan şimdi sağlamak” şeklindeki benzer bir düşünce yapısını gerektiriyor.

    Sudan’da sürdürülebilir barış, basmakalıp açıklamalarla ya da kapalı kapılar ardında yapılan güç simsarlıklarıyla sağlanamaz. Bunun için kimin savaş suçu işlediğine dair sarsılmaz bir dürüstlük, milisler tarafından gerçekleştirilen zulümlerin kategorik olarak reddedilmesi ve en çok acı çekenlerin sesleriyle gerçek bir dayanışma içinde olunması gerekir.

    *Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Wajtürk’ün editöryal politikasını yansıtmayabilir.

    BAE-HDK Bağlantısı İngiltere Sudan Konferansı Sudan Krizi
    Önceki HaberAES, Fas üzerinden deniz ticareti arayışında
    Sonraki Haber Nijerya’da mayın patlaması: 26 ölü

    Benzer Haberler

    TADD ve TAV ortaklığında “Afrika Okulu” programı başlıyor

    Eylül 26, 2025

    Kaddafi’nin hem parasını almış hem ölümünde rol oynamıştı

    Eylül 25, 2025

    Sumud Filosu’na saldırı: İki gemi hasar gördü

    Eylül 24, 2025

    UNICEF’ten El-Faşir’deki cami saldırısı için soruşturma çağrısı

    Eylül 23, 2025

    Sudan için ufukta ateşkes görünmüyor

    Eylül 22, 2025

    Fas denizaltına sahip 4. Afrika ülkesi olacak

    Eylül 22, 2025

    Son Haberler

    Libya Başkanlık Konseyi Başkanı: “Libya’nın sınırları tartışmaya kapalıdır”

    Eylül 26, 2025

    BM Genel Kurulunda ”İki devletli çözüm”ü savunan Afrikalı liderler

    Eylül 26, 2025

    Etiyopya ve Çin, dijital teknoloji işbirliğini derinleştiriyor

    Eylül 26, 2025

    Somali’nin can damarı olan Mogadişu Limanı’nı bir Türk şirket işletiyor

    Eylül 26, 2025

    CAF Şampiyonlar Ligi’nde 1. ön eleme rövanş maçları başladı

    Eylül 26, 2025

    Irkçılığı vitrinde sergilemek: Sarah Baartman

    Eylül 26, 2025

    Tayvan, Güney Afrika’ya yönelik çip ihracat kısıtlamalarını askıya aldı

    Eylül 26, 2025

    TADD ve TAV ortaklığında “Afrika Okulu” programı başlıyor

    Eylül 26, 2025
    Facebook X (Twitter) WhatsApp Instagram

    Kuzey Afrika

    • Mısır
    • Fas
    • Tunus
    • Cezayir
    • Libya
    • Sudan
    • Cibuti

    Doğu Afrika

    • Kenya
    • Tanzanya
    • Etiyopya
    • Uganda
    • Ruanda
    • Somali
    • Mauritius

    Orta Afrika

    • Kamerun
    • Kongo
    • Çad
    • Gabon
    • Ekvator Ginesi
    • Angola
    • Orta Afrika Cumhuriyeti

    Güney Afrika

    • Güney Afrika Cumhuriyeti
    • Namibya
    • Botsvana
    • Zimbabve
    • Mozambik
    • Zambiya
    • Angola

    Batı Afrika

    • Nijerya
    • Gana
    • Senegal
    • Fildişi Sahili
    • Mali
    • Cape Verde
    • Benin
    © 2025 Wall Africa Journal All rights reserved.
    • Gizlilik Politikası
    • Kullanım Şartları
    • Ortaklık Programı

    Arama metnini yukarı yazın ve Enter'a basın. İptal etmek için Esc yapın.