Büyükelçi Dicle: “Afrika’da gizli gündemimiz yok, sorumlu ve güvenilir bir ortak olarak öne çıkıyoruz”
Türkiye’nin Afrika kıtasına yönelik stratejik açılımının önemli duraklarından biri haline gelen Zambiya’da, son yıllarda hem kamu kurumları hem de özel sektör eliyle yürütülen çok yönlü faaliyetler dikkat çekiyor. Eğitimden enerjiye, tarımdan sağlığa, yatırım alanlarından kültürel etkileşime kadar birçok alanda atılan somut adımlar, Türkiye ile Zambiya arasındaki ilişkilerin yalnızca diplomatik düzeyde değil, kültürel ve ekonomik düzeyde de derinleşmesini sağlıyor.
Afrika kıtasıyla ilişkilerini son yirmi yılda stratejik bir düzeye taşıyan Türkiye, artık sadece Kuzey ve Doğu Afrika’da değil, kıtanın güneyinde de etkili bir aktör olma yolunda ilerliyor. Bu yeni yönelimin önemli merkezlerinden biri ise Zambiya. Türkiye’nin 2011 yılında Lusaka’da Büyükelçilik açmasıyla kurumsallaşan ilişkiler, son dönemde eğitimden enerjiye, ticaretten kültürel diplomasiye kadar pek çok alanda ivme kazandı.
Türkiye Cumhuriyeti Lusaka Büyükelçisi Hüseyin Barbaros Dicle, The Wall Africa Journal Türk adına Ayşegül Demircan’a verdiği özel röportajda, Türkiye-Zambiya ilişkilerinin tarihsel arka planını, son dönemdeki somut gelişmeleri ve geleceğe dönük işbirliği imkanlarını kapsamlı biçimde değerlendirdi.
Kuzey ve Doğu Afrika’da edindiği diplomatik tecrübeyle kıtanın güneyine yönelen Büyükelçi Dicle, Zambiya’da Türkiye’nin bilinirliğini artırma çabalarını, Maarif Okulu’nun halklar arası etkileşime katkısını ve Türk şirketlerinin bölgesel fırsatlara nasıl yöneldiğini samimi ve birikimli bir dille anlattı.
Sayın Büyükelçim, Türkiye’de pek az tanınan ve Türkiye’nin de henüz çok fazla tanınmadığı bir ülkede, Zambiya’da görev yapıyorsunuz. Böylesi bir coğrafyada Türkiye’yi temsil etmek nasıl bir tecrübe?
Türkiye ile Zambiya arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihi esasen 1960’lı yıllara dayanıyor. İlişkilerimiz Zambiya’da Büyükelçiliğimizi açtığımız 2011 yılından itibaren de gelişiyor. Ben Lusaka’daki dördüncü Türk Büyükelçisiyim. Zambiya’nın Ankara Büyükelçiliği de 2014 yılından beri faal. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2018 yılında Zambiya’ya gerçekleştirdiği ziyaret de ikili ilişkilerde tarihi bir dönüm noktasıdır. Lusaka Büyükelçisi olarak atanmadan önce 5 yıl boyunca Bakanlığımızda Kuzey Afrika’dan sorumluydum. Gündemimizi ağırlıklı olarak Libya’da barış ve istikrarın tesisi, Mısır’la normalleşme süreci, Cezayir’le gelişen, çeşitlenen ve nihayetinde stratejik seviyeye ulaşan ilişkiler oluşturmuştu. Bakanlığımızdaki yeni yapılanma bağlamında bir süre Kuzey Afrika’nın yanısıra Doğu Afrika’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak da görev yaptım. Etiyopya ile Somali arasında doğrudan görüşmelere evrilen Ankara Süreci de o dönemde başlatılmıştı. Ülkemizin Afrika’nın kuzeyi ve doğusuyla tarihi, coğrafi ve kültürel sebeplerle ilişkileri ve bağları çok güçlü. Afrika’nın güneyi ise daha az bilinen ve ilişkilerimizin sınırlı olduğu bir coğrafya.
Zambiya Meclisi Dostluk Grubu Başkanı & Milletvekilleri ile Lusaka Büyükelçiliği görüşmesi
Ankara’da edindiğimiz tecrübelerden şimdi burada güney Afrika’da sahada yararlanma zamanı. Zambiya’nın ve akredite Büyükelçi olduğum Malavi’nin (3 Temmuz’da yapılacak Güven Mektubu töreni için Temmuz ayı başında Malavi’yi ziyaret edeceğim) ülkemizde, Türkiye’nin de bu ülkelerde bilinirliliklerinin arttırılması en öncelikli gündemimiz. Bu amaçla, güvenli ve istikrarlı konumları, dostane insanlarıyla ön plana çıkan Zambiya ve Malavi’nin sunduğu fırsatları iyi anlamamız ve anlatmamız gerekiyor. Buradaki ihtiyaçları, bilgi ve tecrübe paylaşımı, kapasite inşaasına katkı bağlamında işbirlikleri imkanları hakkında ilgili kurum ve kuruluşlarımızı, işinsanlarımızı ve yatırımcılarımızı bilgilendirmek, daha fazla yatırımcı çekmek ve karşılıklı etkileşimleri arttırmak için çalışıyoruz.
Türkiye, son yirmi yılda Afrika ile ilişkilerini stratejik düzeye taşıyarak kıtada daha görünür ve etkili bir aktör haline geldi. Afrika artık Türkiye’nin dış politika vizyonunda merkezi bir konumda. Ancak kıta, aynı zamanda büyük güçlerin nüfuz mücadelesi yürüttüğü bir alan. Bu denklemde Türkiye’nin ‘kazan-kazan’ temelli yaklaşımı nasıl bir fark yaratıyor? Zambiya özelinde bu yaklaşım halk ve yönetim tarafından nasıl algılanıyor?
Türkiye’nin Afrika’da sömürgeci bir geçmişi bulunmaması, tabiri caizse bu manada bagajında böyle bir yük taşımıyor olması tabiatıyla Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için önemli bir avantaj sağlıyor. Gizli bir gündemimiz, üstenci bakışımız, kafa karıştıran mesajlarımız ve öngörülemez tutumumuz yok. Afrika’nın sunduğu fırsatlardan sadece kendi çıkarımıza, doğaya, insana ve geleceğe saygı duymadan hoyratça yararlanma gibi bir yaklaşımımız da asla sözkonusu değil. Afrikalıların “Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözüm” arayışları bağlamında ülkemiz “kazan-kazan” temelli yaklaşıyla güvenilir ve sorumlu bir ortak olarak öne çıkıyor.
Zambiya Cumhurbaşkanlığı Ekonomi ve Kalkınma İşlerinden Sorumlu Özel Danışman Jito Kayumba ile Lusaka Büyükleçisi Hüseyin Barbaros Dicle
Zambiya halkı ve liderliği de bu durumun farkında. Türkiye’nin kalkınmışlığı, enerji, madencilik, tarım, turizm, müteahhitlik, savunma alanındaki gelişmiş imkan kapasite ve tecrübelerinden istifadeyle ortaklıklar, işbirlikleri geliştirmeyi arzuluyorlar.
Türkiye Maarif Vakfı Okulu’nun açılışını bizzat gerçekleştirdiniz. Bu devir süreci oldukça titiz ve uzun bir çalışmanın sonucuydu. Sizce Maarif Vakfı’nın Zambiya’daki varlığı, eğitim alanının ötesinde, halklar arası ilişkiler bakımından nasıl bir rol oynuyor?
Maarif Vakfı’nın Lusaka’daki okulunun açılması ülkemizin Zambiya’daki varlığının güçlenmesine önemli katkıda bulunuyor. Milli Günlerimizi okulumuzla birlikte kutlamaya başladık. Tarihimiz, kültürümüz ve değerlerimiz öğrenciler ve aileleri aracılığıyla daha geniş kesimlere aktarılıyor. Okulun açılış törenine Zambiya Eğitim ve Dışişleri Bakanlarının birlikte katılmaları Zambiya’nın eğitim dahil ülkemizle ilişkilerin geliştirilmesine verdikleri önemin bir göstergesidir.
Zambiya Maarif Vakfı Açılış Töreni
Zambiya FETÖ’yle mücadele bağlamında da bizimle yakın işbirliği yapmıştır. Okulumuzun, önümüzdeki dönemde kadrosunu Türkiye’den gelecek öğretmenlerle takviye ederek Türk dili ve kültürünü tanıtma ve öğretme bağlamında da önemli bir işlev göreceğine inanıyorum. Zambiyalıların beklentisi de bu yönde. Sayıları 213’e ulaşan YTB bursiyerleri ve ülkemizde eğitim gören ve bu ay sonunda bir buluşma etkinliğinde bir araya geleceğimiz Zambiyalı Türkiye mezunları da iki ülke arasındaki bağların güçlendirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Zambiya’nın ilk batarya depolamalı güneş enerjisi santrali, bir Türk şirketi olan YEO Teknoloji’nin katkısıyla inşa ediliyor. Türkiye artık teknoloji transferi ve kalkınma ortaklığı sunan bir aktör mü oluyor diyebilir miyiz?
Zambiya’nın güneyindeki Choma şehrinde, Türk şirketi YEO’nun Zambiyalı ortağı GEI Power’la birlikte üstelendiği toplam 100 MV kapasiteli batarya depolamalı güneş enerjisi santralinin temel atma törenini 9 Mayıs’ta Zambiya Parlamento Başkanı, Enerji Bakanı ve İletişim Bakanının katılımlarıyla yaptık. Projenin ilk safhası olan 50 MV’lık kısmının bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Cumhurbaşkanı Hichilema da projeyi yakından takip ediyor. Geçtiğimiz yılki kuraklıktan çok ciddi etkilenen Zambiya’nın elektrik ihtiyacını karşılamak için verimli ve sürdürülebilir kaynak olan güneş enerjisine yöneldi. YEO da bu fırsattan, ülkemizdeki deneyimlerini buraya aktararak yararlanıyor. Türkiye, Zambiya için enerji ve tarım başta olmak üzere teknoloji transferi alternatifi de sunan önemli bir aktör. Tüm firmalarımızı Zambiya’daki fırsatlardan daha geniş şekilde yararlanmaya davet ediyoruz.
Türk şirketlerinin Afrika’daki yatırımları giderek çeşitleniyor. Sizce özel sektörün Afrika’daki rolü daha da büyürken, diplomatik temsilciliklerin nasıl bir destekleyici pozisyon alması gerekiyor?
Diplomatik temsilciliklerimiz, sahadaki temas ve gözlemleri çerçevesinde işinsanlarımız ve yatırımcılarımıza potansiyel iş ve yatırım alanları hakkında gerekli bilgilendirme ve yönlendirmelerde bulunuyor. Özellikle güney Afrika’da önemli fırsatlar olduğunu ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tabiri caizse biraz gözü kara, cesur yürek girişimcilere ihtiyacımız var. Bizler kendilerine yereldeki temasları ve doğru güvenilir ortaklarla çalışabilmelerini teminen yapacakları araştırmalarda yardımcı olmaya hazırız.
Türkiye Cumhuriyeti Lusaka Büyükelçiliği
Özel şirketlerimizin yapmayı öngördükleri faaliyetler hakkında diplomatik temsilciliklere önceden bilgi vermelerinin kendi yararlarına olacağını düşünüyorum. Maalesef genelde firmalarımız ancak bir sorunla karşılaştıklarında diplomatik misyonları olduğunu hatırlıyorlar. Çoğu kez de iş işten geçmiş, geç kalınmış oluyor. Karşılıklı iletişim ve eşgüdümle başarılı işlere imza atılabileceğini değerlendiriyorum. Örneğin, Zambiya’da mevcut Türk yatırımlarının önemli kısmını Hatay Samandağlı vatandaşlarımızın yapı bloğu üretim tesisleri oluşturuyor. Zambiya’da inşaat sektörünün büyüme potansiyeli yüksek. Yapı bloğu üretimini de destekleyecek şekilde çimento fabrikası ve taş ocağı önemli ve karlı yatırım alanları olabilir.
Zambiya yalnızca kendi iç pazarıyla değil, aynı zamanda COMESA ve SADC gibi bölgesel birliklerle de stratejik bir konumda. Türkiye’nin bu bölgesel yapılara dönük ilgisi nasıl şekilleniyor?
Zambiya’nın da üyesi olduğu ve sekretaryasına evsahipliği yaptığı Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA) yüzölçümü 11,8 milyon km2’lik yüzölçümü ve 655 milyonun üzerindeki nüfusuyla önemli bir pazardır. Büyükelçiliğimizin akredite olduğu COMESA’yla ülkemiz arasında, ticari ve yatırım işbirliğinin artırılmasının yanısıra kadınların güçlendirilmesi, atık yönetimi, dijitalleşme gibi alanlarda işbirliği imkanlarını araştırıyoruz. Ayrıca, iş dünyamıza üye ülkelerin GSYİH’sı toplamı 1,1 trilyon ABD Doları, dünyayla ticareti 450 milyar Dolar, COMESA-içi ticaret hacmi 28 milyar ABD Doları bulan böyle büyük bir pazara ulaşımın kıymetinin iş dünyamız nezdinde daha iyi anlaşılması ve COMESA ülkelerinde yapacakları yatırım ve üretimin tüm bölge ülkelerine ihraç edilebileceğinin dikkate almalarını salık veriyoruz.
‘YEO Energy’ ve ‘GEI Power’ temsilcileri Erhan Kılınç ve Ignatius Anayawa, Büyükelçi Dicle
Gerek COMESA’nın, gerek SADC’in bölgesel ekonomik entegrasyon çabaları bağlamındaki öneminin farkındayız. COMESA-EAC-SADC Üçlü Serbest Ticaret Bölgesi (TFTA) Anlaşması, geçen yıl (Temmuz 2024) Angola’nın onaylamasıyla birlikte 14 ülke eşiğine ulaşarak yürürlüğe girdi. SADC üye ülkeleriyle ticaret ve yatırım ilişkilerimizin ötesinde çeşitli altyapı ve kalkınma projeleri de geliştirilebileceğine inanıyoruz.
Türkiye, Zambiya’da son dönemde dikkat çekici projelere imza atıyor. Sizce Türkiye-Zambiya ilişkileri hangi alanlarda daha da derinleşebilir?
Zambiya malum bakır zengini bir ülke. Kobalt, nikel, alüminyum, elmas ve altın da diğer potansiyeller. Madencilik alanına bugüne kadar pek ilgi göstermemizi biraz da hayretle karşıladım. Keza yenilebilir enerji, Mosi-oa-Tunya (Viktorya) Şelaleleri ile Afrika’nın en bakir ve vahşi doğasını gözler önüne seren büyük doğal parklarıyla turizm, sağlık, tarım, savunma büyük potansiyel taşıyan diğer işbirliği alanları arasında. Üretime odaklanan yatırımlar yapılabilirse, kaliteli Türk ürünlerinin buradan güney Afrika’nın farklı ülkelerine ihraç edilmesi de mümkün olabilir. Zambiyalılar Türk tekstil ve giyim ürünlerini de çok beğeniyor ve kullanıyorlar. Tekstil de yatırım bağlamında öne çıkan bir alan.
Göreve geldiğinizden bu yana geçen süre zarfında pek çok alanda etkinlikler ve temaslar gerçekleştirdiniz. Zambiya kültürüyle ilk temaslarınızda sizi en çok etkileyen şey ne oldu? Buradaki insanlarla kurduğunuz ilişkilerde sizi şaşırtan ya da size ilham veren bir anınız oldu mu?
Zambiya’daki insanları cana yakın, güleryüzlü ve mutlu görmek beni etkiliyor. Burada bizdekinden epeyce farklı bir zaman algısı var. İçi tez ve sonuç odaklı bizler için Zambiyalıların rahat ve işleri zamana yayan tutumları ilk başta biraz yadırgansa da zamanla alışıyorsunuz. İki zaman algısı ve yönetiminin ortasını bir şekilde buluyorsunuz.
We invite you to savor a delicious Turkish set menu at Intercontinental Lusaka on 27-29 May 2025 from 18:30 – 22:00. 🇹🇷 #TurkishCuisineWeek#zerowaste Chances to win Turkish Airlines tickets and rooms at InterContinental and Holiday Inn Lusaka! pic.twitter.com/D4quODkuPe
Doğanın canlanması ve çeşitli meyvelere atıfla ilkbahardan bahsederken, Zambiyalı muhatabımın bu mevsimi sorgulaması güney yarımkürede farklı enlem ve boylamlarda bulunduğumuzu, dört mevsimin genel geçer olmadığını her bölgenin kendine özgü farklılıkları ve çeşitliliklerini hatırlamak bakımından ilginçti. Türk Mutfağı haftası etkinliklerimizde ikram ettiğimiz Demirhindi Şerbetinin Zambiya’da da yapıldığını öğrenmek de bizim için güzel bir anı oldu.