Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin doğusunda yıllardır süren istikrarsızlık bu yılın başından itibaren daha da şiddetlendi. Ruanda’nın destek verdiği M23 silahlı grubu, altın ve koltan gibi zengin maden yataklarının bulunduğu bölgeleri birer birer ele geçiriyor. Grubun ilerleyişiyle birlikte, çok sayıda köy tahrip edildi, toplu infazlar, zorla alıkoymalar ve sistematik cinsel saldırılar yaşanıyor. Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri, bu ihlalleri “muhtemel savaş suçu” olarak tanımlıyor.
Çatışmalar yüzünden 5,6 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Sadece bu yılın ilk aylarında 100 binden fazla kişi yerinden edildi. Birçok aile ormanlara ve komşu ülkelere sığınırken, Ruanda ve Uganda sınır kapılarındaki güvenlik önlemleri gıda ve yardım akışını neredeyse durma noktasına getirdi.

Bölgeye insani yardım ulaştırmak gün geçtikçe zorlaşıyor, yollar kapalı, hava yolu ise saldırı riski kabul edildiği için sınırlandırılmış durumda. Çatışmaların yoğun olduğu Kuzey Kivu’daki gıda fiyatları üç katına çıktı. Sağlık merkezlerinin çoğu kapalı ya da yağmalanmış durumda. UNHCR ve Dünya Gıda Programı, halkın açlık ve hastalık riskiyle karşı karşıya olduğunu, bazı bölgelerde çocukların yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybettiğini belirtiyor.
İŞGAL ALTINDA YAŞAMAYA ÇALIŞMAK
ABD ve Katar arabuluculuğunda yürütülen barış görüşmeleri tıkanmış durumda. Defalarca ilan edilen ateşkesler sahada karşılık bulmuyor. Ülkenin doğusunda, M23 kontrolü altında yaşayan halk, ağır şartlar altında hayat mücadelesi veriyor. Bu isimlerden biri de Kuzey Kivu bölgesinin Goma şehrinde yaşayan illüstratör Edizon Musavuli. WAJ Türk muhabirine konuşan genç illüstratör, bölgedeki durumu kendi gözünden aktardı.
Musavuli, yaşadığı bölgenin otuz yıldır aynı durumda olduğunu, bu senenin başından itibaren de şiddetin dozunun arttığını belirtiyor. Savaşın ve çatışmanın ortasında doğup büyüyen genç illüstratör, çalışmalarını sosyal medya üzerinden paylaşıyor ve hobi olarak fotoğrafçılıkla ilgilendiğini belirtiyor. Ülkesinde ve yaşadığı bölgedeki durumu ise şu şekilde aktarıyor:
”Goma’daki mevcut durum aslında çok da şaşırtıcı değil; otuz yıldır ülkenin doğusundaki istikrarsızlıkla anılan bir bölgede yaşıyoruz. Biz sadece üzerimize yeniden çöken bu zoraki gerçeğe uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bugünkü Kongo’nun durumu, yıllardır gerçek bir barışın sağlanamamasının bir sonucu. İsyanların, silahlı grupların ve en önemlisi, onlarca yıllık kötü yönetimin sonuçlarını yaşıyoruz. Kivu halkının pek fazla seçeneği yok; her şeye rağmen hayatta kalıyorlar. Ben de öyle yapıyorum.”

Musavuli, çalışmalarında bölgedeki duruma yer vererek yaşanan insani dramı görünür kılmaya çabalıyor. Goma’daki günlük yaşamı aktardığı ”Baraka’nın Goma’daki Öngörülemez Hayatı” çizgi romanı da bunlardan biri. Senenin başından beri bölgede yaşanan gıda, temiz su ve sağlık erişimi sıkıntısını karikatürler üzerinden aktarıyor. Çalışmaların ilhamını ise şöyle özetliyor:
”Çizimlerimin çoğunda çevremde gördüklerimi ifade ediyorum. Toplumsal hayatı çiziyorum. Fransa’da ve Goma’da sergilenen illüstrasyonlarım ve hiper-gerçekçi tablolarım aracılığıyla günlük yaşamı, gördüklerimi ve hissettiklerimi anlatıyorum. Tanık olduğum hikâyeleri aktarıyorum, insanların söylediklerini, hissettiklerini; bir Kongolu’nun ya da basitçe bir insanın günlük hayatına dair bir tür toplumsal kesit sunuyorum.”
”SANAT, İFADENİN EN GÜÇLÜ HALİDİR”
Edizon Musavuli, içinde bulunduğu ağır koşulları sanat aracılığıyla anlatmaya çalışan bir isim. Onun için sanat yalnızca bir uğraş değil, aynı zamanda geçimini sağladığı ve nefes aldığı bir alan. İşgal altındaki bir bölgede, tüm riskleri göze alarak ürettiği eserlerinde yıkımı, acıyı ve çaresizliği işlerken, geleceğe dair umudunu da koruyor. Musavuli:
“Benim için sanat, ifadenin en güçlü halidir. Başka bir yolum olduğunu sanmıyorum. Düşüncelerimi, hem kişisel hem de toplumsal mesajlarımı bu yolla paylaşıyorum. Özgürlüğümü orada buluyorum.” diyerek sanatın kendisi için bir direniş biçimi olduğunu vurguluyor.

Dünyanın farklı noktalarında devam eden savaşlar, binlerce insanın ölümüne, hayatta kalanların ise yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide tutunmaya çalışmasına neden oluyor. Filistin, Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin doğusundaki çatışmalar, yıllardır devam etmesine rağmen hâlâ çözüme kavuşabilmiş değil. Barış görüşmeleri ise sık sık baltalanıyor, bu da sivillerin umudunu daha da kırılgan bir hale getiriyor. Musavuli, ülkesinde yaşanan bu trajediye karşı ise dünyaya şöyle sesleniyor:
“Dünyaya verecek bir mesajım varsa, bu farkındalık ve bilgilendirme mesajıdır. İnsanlara, kendi dünyalarının ötesinde de bir yaşam olduğunu hatırlatmak istiyorum. Belki de sadece sessiz kalamayan, birçok ses arasında küçük bir sanatçıyım. Ama benim için ses çıkarmak, kendimi ifade etmek, her şey karardığında aydınlığa ulaşabilmek için atılan ilk adımdır.”