Güney Afrika’da apartheid rejimi döneminde beyaz ırkçı yönetime karşı yürütülen mücadelenin sembol isimlerinden Benjamin (Malesela) Moloise, 18 Ekim 1985’te idam edilmişti. Aradan geçen 40 yıla rağmen, Moloise’nin adı hâlâ adalet ve direnişin simgesi olarak anılıyor.
1955 yılında Johannesburg yakınlarında doğan Moloise, marangozluk ve döşemecilik yapan sıradan bir işçiydi. Ancak ülkesindeki ırk ayrımına karşı bilinçlenmesiyle birlikte, kısa sürede siyasal aktivizme yöneldi. Şiir yazıyor, apartheid rejimine meydan okuyan sözleriyle çevresine ilham veriyordu.
1983 yılında, rejim yanlısı siyah polis memuru Phillipus Selepe’nin öldürülmesiyle ilgili olarak tutuklandı. Hakkında yürütülen davada savcılık, Moloise’nin cinayeti işlediğini iddia etti. Moloise’nin cinayeti işlediğini itiraf ettiği duyuruldu. Ancak yargılama süreci boyunca, itirafın baskı altında alındığı ve delillerin çelişkili olduğu yönünde ciddi şüpheler dile getirildi. Buna rağmen mahkeme, Moloise’yi idama mahkûm etti.
“MÜCADELE DEVAM ETMELİ”
Uluslararası toplum, infaz kararının açıklanmasının ardından Güney Afrika’ya yoğun baskı yaptı. Birleşmiş Milletler, Papa ve birçok ülke, Moloise’nin affedilmesi çağrısında bulundu. Ancak apartheid rejimi geri adım atmadı. Benjamin Moloise, 18 Ekim 1985 sabahı Pretoria Merkez Cezaevi’nde asılarak idam edildi.

Moloise, ölümünden önce annesine “Mücadele devam etmeli” mesajını iletti. Bu sözler, Güney Afrika’daki özgürlük hareketinin hafızasında yankılandı. İdamın hemen ardından ülke genelinde protestolar patlak verdi; binlerce kişi sokaklara çıkarak apartheid yönetimini kınadı.
DİRENİŞ EDEBİYATININ BİR PARÇASI
Şair kimliğiyle de hatırlanan Moloise’nin şiirleri, yıllar boyunca direniş edebiyatının bir parçası haline geldi. Avrupa ve Afrika’da birçok sokak, anıt ve kültürel etkinlik onun adını taşıyor.
Güney Afrika hükümeti, 2025 yılında apartheid döneminde gizlice gömülen siyasi mahkûmların kalıntılarını ailelerine iade etmeye başladı. Bu kapsamda Moloise’nin mezar yerinin belirlenmesi ve ailesine teslim edilmesi, ülkenin geçmişle yüzleşme çabasının önemli adımlarından biri olarak değerlendiriliyor.
Benjamin Moloise’nin hikâyesi, sadece Güney Afrika’da değil, tüm dünyada adalet ve eşitlik için verilen mücadelenin sembollerinden biri olmayı sürdürüyor.