Tanzanyalı düşünür ve tarihçi Bonaventure Swai, 1986 tarihli “Fanon, Çağdaş Afrika ve Tarihsel Uygunluğun Önemi” başlıklı makalesinde Afrika’nın “en kötü zamanlarını” yaşadığını ileri sürmüştü. Ancak bu en kötü zamanlar, aynı zamanda en iyi zamanları da içinde barındırır. Bu, “manevi ve ahlaki çöküşün” yaşandığı bir dönem olabilir; ancak aynı zamanda, cesur insanların bu çürümeyi durdurmak ve tersine çevirmek için mücadele ettiği bir dönemdir. Çünkü her dönem, bir sonrakini doğurur ve Afrika’da bu umutsuzluk çağında, yeni bir dönemin “doğum kanalından tüm gücüyle itildiği” bir zamandayız.
Swai’nin bu açıklamasından dört yıl sonra, Afrika’da demokratikleşme mücadeleleri patlak verdi. Despotik ordular ve tek partili otoriter rejimler reforme edilerek sona erdirildi. Ancak sivil yönetimin yeniden tesisi üzerinden otuz yıl geçtikten sonra, askeri darbeler Frankofon Batı Afrika’da yeniden sahneye çıkıyor.
YÜKSELEN DARBE DALGASI
Mali’de 18 Ağustos 2020 ve 24 Mayıs 2021 tarihlerinde, Gine’de 5 Eylül 2021’de, Burkina Faso’da 24 Ocak ve 30 Eylül 2022’de, Nijer’de ise 26 Temmuz 2023’te askeri darbeler gerçekleşti. Ayrıca Sierra Leone (Kasım 2023), Benin (Eylül 2024) ve Fildişi Sahili’nde (Mayıs 2025) başarısız darbe girişimleri yaşandı. Çad (Nisan 2021) ve Gabon’da (30 Ağustos 2023) ise başarılı darbeler gerçekleşti.
Ancak Mali’de General Assimi Goita, Burkina Faso’da Yüzbaşı Ibrahim Traore ve Nijer’de General Abdourahamane Tchiani’nin öncülüğündeki darbeler halk tarafından en çok destek görenlerdi. Mali’de halk darbeyi bir devrim ve “tamamlanmış bir görev” olarak görerek sokaklara döküldü.
Burkina Faso’da darbeler, müzik, dans, lastik yakma ve Fransız bayraklarını aşağılayıcı gösterilerle kutlandı. Nijer’de insanlar sokaklara inerek siyasetçilere saldırdı, evlerini ve mülklerini tahrip etti, siyasi parti merkezlerini ateşe verdi.
SİSTEME DUYULAN GÜVENSİZLİK
Derinleşen yoksulluk, açlık, hastalıklar, acılar, güvenlik sorunları ve halkın siyasetten uzaklaştırılması, örgütsüzleştirilmesi ve umutsuzlaştırılması, askeri darbelerin zeminini güçlendirdi.
Ayrıca ‘seçilmiş’ siyasetçilerin siyaseti kişisel servete dönüştürmeleri, seçim süreçlerini yozlaştırmaları, muhalefeti etkisizleştirmeleri, yasamayı formaliteye dönüştürmeleri ve yargıyı manipüle etmeleri büyük tepki topladı. Siyasetçilerin “halkın yapabileceği bir şey yok” anlayışı da halktaki öfkeyi besledi.
ECOWAS VE ÇİFTE STANDART
Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Batılı güçlerin ve özellikle Fransa ile ABD’nin baskısıyla yeni askeri rejimlere karşı sert tepki gösterdi. Nijerya ve Fildişi Sahili’nin yönlendirmesiyle, darbelerin yaşandığı ülkelerin üyeliklerini askıya aldı, ekonomik yaptırımlar uyguladı, mali işlemleri durdurdu, merkez bankalarındaki varlıklarını dondurdu ve sınırlarını kapattı. Ayrıca ticari uçuşları engelledi ve hatta devrik Nijer Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum’u yeniden göreve getirmek için işgal tehdidinde bulundu.
Ancak ECOWAS, darbeleri hazırlayan nedenlerden hiç söz etmedi. Örneğin Mali’de, 2020’de seçim hileleri, muhalefet liderlerinin kaçırılması ve terörist isyanların kötü yönetimi gibi sebepler, Başkan İbrahim Keita’nın devrilmesine neden olmuştu.
ECOWAS, anayasa ihlalleriyle görev sürelerini uzatan sivil liderlere ise sessiz kaldı. Örneğin Togo’da Faure Gnassingbe, anayasa değişikliğiyle görev süresini 2025’e kadar uzattı. Gine’de Alpha Condé, üçüncü kez aday olabilmek için anayasayı değiştirdi, bu da halk ayaklanmalarına ve muhaliflerin cezalandırılmasına yol açtı. Fildişi Sahili’nde Alassane Ouattara, anayasal değişiklikle 2021’de üçüncü dönemi kazandı. Bu gelişmeler Mayıs 2025’te bir darbe girişimini tetikledi.
YENİ NESİL ASKERİ LİDERLER
Bugünün askeri liderleri, önceki nesillerden farklı. Sömürge dönemi ordularında yetişmediler. Traore 1987, Doumbouya 1980, Goita 1983 doğumlu. Tchiani ise 1960’ların başında doğdu. Bu liderler daha cesur, daha eğitimli, daha sömürgesiz bir zihniyete sahip ve anti-emperyalist. Afrika’nın sorunlarını daha iyi analiz edebiliyorlar.
Ayrıca, birinci nesil darbeler genellikle Batılı güçler tarafından Pan-Afrikanist liderleri devirmek amacıyla organize edilirken (Kongo’da Lumumba, Togo’da Olympio, Gana’da Nkrumah gibi), bugünkü darbeler büyük ölçüde iç dinamiklerle şekilleniyor. Bu kez Batılı güçler, darbeleri desteklemek yerine açıkça karşı çıkıyor.
Eski askeri yöneticiler iktidarı kişisel zenginlik için kullanırken, bugünkü liderler daha çok ülke kaynaklarını koruma, devletçi kalkınma ve emperyalizme karşı durma hedefi taşıyor.
AES: YENİ BİR BÖLGESEL GÜÇ DOĞUYOR
Mali, Burkina Faso ve Nijer’in öncülüğünde Eylül 2023’te kurulan Sahel Devletleri İttifakı (AES), ekonomik ve siyasi iş birliğini derinleştirmeyi, savunma iş birliğini güçlendirmeyi ve Batılı güçlerce desteklenen terör örgütlerine karşı ortak mücadeleyi hedefliyor.
AES üyeleri, Fransızca’nın etkisini azaltarak sokak isimlerini ulusal kahramanlarla değiştirdi, Frankofon kurumlarından çekildi, Fransız askerî üslerini kapattı ve madencilik gibi stratejik sektörlerde millileştirme adımları attı.
Ayrıca ECOWAS’ın yarım yüzyıldır gerçekleştiremediği ortak para birimi, ortak pazar, kimlik kartı, pasaport ve askeri entegrasyon gibi hedefleri hayata geçirmeye çalışıyor.
AES liderlerinin bu hamleleri henüz sınırlı olsa da, halklar tarafından destekleniyor. Onlar, Afrika’da “çürümeyi durdurmaya ve tersine çevirmeye kararlı cesur insanlar” olarak görülüyor. Çoğu Afrikalı için bu girişimler, “umutsuzluk içinde yeni bir çağın doğumunun başladığını” gösteriyor.