Bugün 70 yıl önce, 18 Nisan 1955’te, Endonezya’nın Bandung kentinde başlayan Asya-Afrika Konferansı, sömürgeciliğe karşı verilen küresel mücadelenin dönüm noktalarından biri oldu. 29 ülkenin katılımıyla gerçekleşen tarihi buluşma, “Bandung Ruhu” olarak anılarak bir dayanışma anlayışını doğurdu. Başta bağımsızlıklarını yeni kazanmış ülkeler olmak üzere tüm dünyada eşitlik ve özgürlük taleplerinin sembolü haline geldi.
BANDUNG KONFERANSI
Konferansa katılan ülkeler, Asya ve Afrika’nın henüz bağımsızlıklarını kazanmış ya da kazanacak olan devletlerinden oluşuyordu. Afrika’dan Mısır, Etiyopya, Liberya ve Libya gibi bağımsız devletler, ayrıca Gana ve Sudan gibi yakın zamanda bağımsızlık ilan etmeyi bekleyen ülkeler yer aldı. Konferansta öne çıkan isimlerden, Gana’nın önde gelen lideri Kwame Nkrumah ve Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır, özgürlük ve eşitlik mücadelesini sadece kendi ülkelerinde değil, tüm dünyada yaymak adına önemli açıklamalarda bulundular.

Konferansa katılmayan bir diğer önemli ülke ise, o dönemdeki Apartheid rejimi nedeniyle davet edilmeyen Güney Afrika oldu. Ayrıca, ırkçı yerleşimci yönetimi altındaki Rodezya ve Nyasaland Federasyonu (bugünkü Malavi, Zambiya ve Zimbabve), 1955’teki toplantıya temsilci göndermeyi reddetti.
BANDUNG’UN MİRASI: BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ
Asya ve Afrika’daki sömürgeci güçlere karşı verilen mücadelede önemli bir kilometre taşı olan Bandung Konferansı, ilerleyen yıllarda Bağlantısızlar Hareketi’nin temellerini atacak önemli bir adım oldu. Katılımcı ülkeler, dış müdahalelere karşı bağımsızlıklarını koruma kararlılığını vurgularken, aynı zamanda dünya siyasetinde etkin bir rol almak için birlikte hareket etme iradesi gösterdiler.
Konferansta kabul edilen ilkeler, halkların eşitliği, ulusal egemenlik ve sömürgecilik karşıtlığı gibi evrensel değerlere dayanıyordu. Bu ilkeler, yalnızca katılımcı ülkeleri değil, tüm gelişmekte olan dünyayı etkileyerek küresel siyasette önemli bir değişim dalgası başlattı.

BANDUNG’UN RUHU: ULUSLARARASI DAYANIŞMA
Konferansın en büyük miraslarından biri, uluslararası dayanışma ilkesinin güçlenmesiydi. Asya ve Afrika’nın sömürgecilikten kurtulma yolundaki ortak çabaları, dünya çapında bir hareketin doğmasına yol açtı. Bu dayanışma, sadece katılımcı ülkelerle sınırlı kalmadı; tüm gelişmekte olan dünyaya yayıldı. “Bandung Ruhu” olarak bilinen bu anlayış, günümüzde hâlâ uluslararası ilişkilerde eşitlikçi bir yaklaşımın savunulmasında önemli bir referans noktasıdır.
TARİHE ETKİLERİ
Bandung Konferansı, sadece bir siyasi toplantı olmanın ötesinde, küresel ölçekte büyük bir dönüşümün habercisiydi. Bağımsızlıklarını kazanmış ve bağımsızlık yolunda olan ülkeler, bir araya gelerek dünya sahnesinde güçlü bir duruş sergilediler. Bu, yalnızca Asya ve Afrika için değil, tüm sömürgecilikten kurtulmaya çalışan halklar için büyük bir ilham kaynağı oldu.
Konferansın sonuçları, ilerleyen yıllarda Bağlantısızlar Hareketi’nin kuruluşuna, ayrıca dünya siyasetine müdahale etmeyi amaçlayan birçok bağımsız hareketin doğmasına zemin hazırladı. Bandung Konferansı, dünya siyasetinde adalet ve eşitlik taleplerinin en güçlü şekilde dile getirildiği platformlardan biri olarak, tarih sayfalarındaki yerini aldı.