Avrupa Birliği (AB), Burundi’deki Kongolu mültecilere yönelik 200.000 Euro tutarında acil insani yardım sağladığını açıkladı. Yardım, en az 6 bin sığınmacıya doğrudan hayat kurtarıcı hizmetler sunmayı hedefliyor ve toplamda 20 bin kişiye yardım edecek.
AB’nin Bujumbura Delegasyonu tarafından yapılan açıklamada, “Hızla kötüleşen insani kriz karşısında, Avrupa Birliği, Burundi’ye gelen Kongolu sığınmacılara acil insani yardım sağlamak için 200.000 Euro tahsis etti” denildi. Bu yardım, Burundi Kızılhaç’ın acil barınaklar, temel ihtiyaç malzemeleri, temiz su, sağlık hizmetleri ve hijyen sağlamaya yönelik çalışmalarını destekleyecek.
AB, yardımın 2025 yılı Haziran sonuna kadar devam edeceğini ve bu süre zarfında yaklaşık 6 bin sığınmacının ihtiyaçlarının karşılanacağını belirtti. Yardım, ayrıca, ev sahibi topluluklarıyla birlikte toplam 20 bin kişiye ulaşacak.
“SAVAŞ, KRİZLERİ DERİNLEŞTİRİYOR”
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (KDC) süregelen silahlı çatışmalar, 65 binin üzerinde insanın Burundi’ye kaçmasına neden oldu ve bu sayı her geçen gün artıyor. Burundi’deki mülteci akını, mevcut ekonomik ve altyapı sorunlarını daha da zorlaştırarak, ev sahibi toplulukların yaşam koşullarını daha da kötüleştiriyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), M23 isyancılarının Güney Kivu’da ilerleyerek, komşu Burundi’ye büyük bir mülteci akınına yol açtığını belirtti. M23 isyancılarının, KDC’nin doğusunda kontrol ettiği stratejik şehirler arasında Goma ve Bukavu yer alıyor.
M23 VE BÖLGESEL GERİLİMLER
M23 isyancı hareketi, 2012 yılında Kongolu askeri isyancılar tarafından kuruldu ve kısa süre sonra 2013’te Demokratik Kongo Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri (FARDC) tarafından mağlup edildi. Ancak, 2022’de yeniden silaha sarılan M23, Kuzey Kivu bölgesinin birçok yerini ele geçirdi. Kinshasa, bu isyancı grubun, bölgenin zengin maden kaynaklarına erişim sağlamak için Ruanda tarafından desteklendiğini iddia ediyor. Ruanda ise, bu suçlamaları reddediyor ve M23’ün tamamen Kongolu bir hareket olduğunu savunuyor.
Ruanda, M23’ün devam eden varlığını, kendi güvenliğini tehdit olarak görüyor ve bu durumun, bölgedeki çatışmaları daha da derinleştirdiğini belirtiyor.