Afrika’nın birçok bölgesinde gözlenen ekonomik büyüme, küresel yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Batı Afrika’nın enerji zengini ekonomilerinden Doğu Afrika’nın inovasyon merkezlerine kadar kıtaya akan sermaye dikkat çekici seviyelere ulaştı. Ancak bu büyümenin toplumların refahına yansıması tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yüksek büyüme oranlarının gölgesinde genç işsizliği, kurumsal kırılganlık ve gelir adaletsizliği gibi yapısal sorunlar hâlâ çözüm bekliyor. Bu noktada insan merkezli büyüme yaklaşımı, daha dengeli ve sürdürülebilir bir gelecek için gerçekçi bir yol haritası sunuyor.
GENÇ NÜFUS BÜYÜMENİN ANAHTARI OLABİLİR
Afrika, dünya üzerindeki en genç nüfusa sahip kıta konumunda; nüfusunun %60’ından fazlası 25 yaşın altında. Bu genç nüfus, doğru şekilde istihdam edildiğinde büyük bir kalkınma fırsatı sunarken, ihmal edildiğinde toplumsal kırılganlıkları artırma riski taşıyor. Bu nedenle eğitim, istihdam, girişimcilik ve finansal kapsayıcılık, büyüme stratejilerinin merkezinde yer almak zorunda. Özel sektörün bu süreçte üstlendiği rol kritik önem taşıyor; sermayenin toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayacak şekilde yönlendirilmesi gerekiyor.
MOZAMBİK: KAYNAK ZENGİNLİĞİNDEN İNSAN ODAKLI KALKINMAYA
Doğal kaynaklar bakımından zengin olan Mozambik, son yıllarda sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG), madenler ve tarım alanlarında önemli dış yatırımlar çekti. Ancak emtia fiyatlarındaki küresel dalgalanmalar, yalnızca hammaddeye dayalı büyümenin sürdürülemezliğini ortaya koydu. Mozambik’in gelecek dayanıklılığı, çeşitlendirilmiş ve insan merkezli bir ekonomik modele yönelmesine bağlı. Mozambik’in tarıma elverişli geniş arazileri, ülkeyi bölgesel bir gıda üretim merkezi hâline getirme potansiyeli taşıyor. Tarımsal sanayi, kırsal kalkınmayı destekleyecek şekilde değer zincirleri oluşturarak istihdam yaratabilir. Benzer şekilde, sanayi, hizmetler ve sorumlu turizm gibi sektörler de ekonomik çeşitliliğe katkı sağlayarak dış şoklara karşı daha dirençli bir yapı oluşturabilir.
Afrika genelinde olduğu gibi Mozambik’te de kurumsal kapasite, sürdürülebilir büyümenin ve yatırım güveninin temel taşıdır. Şeffaf yönetişim, tutarlı düzenlemeler ve etkin hukuk sistemleri hem sermaye çekmekte hem de yerel paydaşları korumakta önemli rol oynar. Aynı şekilde, finansal okuryazarlığın artırılması ve tüketici haklarının güçlendirilmesi, piyasaların istikrarını korurken toplumsal güveni de pekiştirir. Mozambik’in gelişmekte olan sermaye piyasaları, insan odaklı stratejilerle uyumlu yeni finansal araçlar için önemli bir potansiyel sunuyor. Yerel tahvil piyasalarının, hisse senedi borsalarının ve kurumsal yatırım platformlarının gelişimi, uzun vadeli ve sabırlı sermayeyi harekete geçirebilir. Yeşil tahviller, etki yatırımları ve karma finans modelleri; hem finansal getiri hem de toplumsal fayda sağlayacak altyapı, yenilenebilir enerji, uygun konut ve sağlık gibi alanlara kaynak aktarabilir.
İŞ DÜNYASI YALNIZCA KÂR DEĞİL, ETKİ DE ÜRETMEK ZORUNDA
Afrika’daki özel sektör, artık yalnızca kârlılık odaklı değil; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ilkelerine dayalı sürdürülebilir iş modelleri geliştirerek daha uzun vadeli başarılar elde ediyor. Mozambik iş dünyası da bu dönüşüme ayak uydurmak zorunda. Şirketler, sosyal sorumluluk ötesine geçerek beceri gelişimi, teknolojik inovasyon ve kapsayıcı finansman gibi alanlarda liderlik üstlenmeli. İnsan odaklı kalkınma stratejisinin en kritik ayağı eğitimdir. Afrika’nın genç nüfusunun geleceğe uygun becerilerle donatılması, demografik avantajı ekonomik güce dönüştürebilir. Mozambik, finans kuruluşları, üniversiteler ve kalkınma ajansları arasında kurulacak iş birlikleriyle bu alanda ilerleme sağlayabilir. Teknik eğitim, girişimcilik merkezleri ve mesleki beceri programları; özellikle fintech ve yeşil enerji gibi yeni sektörlerde iş gücünü yeniden şekillendirebilir.
Mozambik’te mobil bankacılık uygulamaları, milyonlarca kişiyi resmî finansal sisteme dâhil etti. Ancak dijital kapsayıcılığın derinleşmesi için altyapı yatırımları, uygun fiyatlı internet erişimi ve dijital okuryazarlık eğitimleri gerekiyor. Aynı zamanda, ülkenin yenilenebilir enerji kaynakları çevresel sürdürülebilirliğe katkı sunarken yüksek katma değerli işler de yaratma potansiyeli taşıyor. Afrika’nın gelecek büyüme hikâyesi, yalnızca ne kadar hızlı büyüdüğüyle değil, bu büyümenin kimleri kapsadığıyla şekillenecek. Mozambik’in yolculuğu, insan merkezli stratejilerin önemini gösteriyor. Yatırımcılar, finans kurumları ve politika yapıcılar için mesaj net: “Amaçlı büyüme” artık bir tercih değil, kıtanın uzun vadeli istikrarı ve refahı için finansal bir zorunluluk.
Kaynak: Further Africa