Afrika genelinde demokrasi ciddi bir sınavdan geçiyor. Artan otoriter yönetimler, askeri darbeler ve vatandaşlarla onları temsil etmesi gereken kurumlar arasındaki kopukluk, halkın demokratik süreçlere olan güvenini zedeliyor.
Afrika kıtasında araştırmalar yürüten Afrobarometer’in Temmuz 2025’te yayımladığı son rapor, bu konuda çarpıcı bir uyarı niteliğinde. “Vatandaş Katılımı, Vatandaş Gücü” başlıklı rapora göre Afrikalıların yüzde 60’tan fazlası ülkelerinde demokrasinin işleyişinden memnun değil. Demokrasiye verilen destek hâlâ güçlü olsa da, vatandaşlar kendilerini karar alma süreçlerinden dışlanmış hissettikçe bu sistemin etkinliğine dair inançlarını kaybediyor.
Sorunun temelinde, insanların hayatlarını doğrudan etkileyen kararların alınmasında yer bulamaması yatıyor. Demokratik yorgunluk yalnızca güvenlik ve sosyoekonomik sorunlardan değil, aynı zamanda katılım krizinden kaynaklanıyor. Halk çoğu zaman kararların “onlar için” alındığını, “onlarla birlikte” alınmadığını düşünüyor.
PARLAMENTOLARIN SORUMLULUĞU
Parlamentolar, temsilin en görünür kurumları olarak vatandaşlarla demokrasiyi yeniden buluşturma sorumluluğunu taşıyor. Vatandaş katılımı sağlandığında kamu güveni artıyor; aksi halde tüm demokratik sistem zayıflıyor.
Kenya, Güney Afrika, Zambiya ve Zimbabve gibi ülkelerin anayasalarında halkın yasama süreçlerine katılımı vurgulanıyor. Güney Afrika’nın “Halk Katılımı Modeli” bu konuda öne çıkan örneklerden biri. Ancak uygulamada pek çok ülkede ciddi eksikler var. Afrobarometer’in Ekim 2024 verilerine göre, 2011’den bu yana parlamentolara duyulan güven yüzde 19 azaldı; bugün Afrikalıların yalnızca yüzde 37’si parlamentolara güven duyuyor.
Kenya’da 2024 Mali Yasa Tasarısı görüşmeleri sırasında yeterli halk danışması yapılmaması, büyük protestolara ve parlamentonun basılmasına yol açtı. Nijerya’da ise milletvekilleri, kamuoyuna danışmadan tek günde sömürge dönemine ait eski milli marşı geri getirdi. Bu örnekler, halkın dışlandığında tepkinin sokağa yansıdığını gösteriyor.
KATILIMIN GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKİYOR
Uzmanlara göre vatandaşların yalnızca oy verme hakkı değil, kararları şekillendirme, liderleri denetleme ve çözüm üretme süreçlerine dahil edilme hakkı da var. Bunun için:
- Parlamentoların sade dilde özetler, infografikler ve erişilebilir materyallerle yasama faaliyetlerini anlatması gerekiyor.
- Radyo programları, yerel dillerde yayınlar, topluluk toplantıları ve podcastler gibi araçlarla halkla iletişim artırılmalı.
- Başkent dışındaki bölgelerde oturumlar düzenlenmeli, kırsal kesimdeki vatandaşlara ulaşılmalı.
- Katılım yalnızca şehirlerdeki elit STK’larla sınırlı kalmamalı; köy toplulukları, dini kurumlar ve okullar sürece dahil edilmeli.
Güney Afrika Parlamentosu’nun Kırsal Katılım Ofisi, halkın görüşlerini doğrudan politika süreçlerine taşıyan bir örnek olarak öne çıkıyor.
Afrobarometer’in raporu, Afrikalıların demokrasiye sırt çevirmediğini, fakat demokratik kurumların kendilerini dışlamasına tepki gösterdiğini ortaya koyuyor. Eğer parlamentolar vatandaşları sürece gerçekten dahil etmezse, halk sesini protestolar, popülist hareketler ya da otoriter alternatifler aracılığıyla duyurmaya çalışacak.