Rice Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Kevin JA. Thomas, Afrika’nın dış göç eğilimlerindeki dönüşümünü değerlendirdi. Thomas’a göre, Haziran 2025’te Donald Trump yönetiminin 12 ülkenin vatandaşlarına seyahati yasaklayan, yedi ülkeye de ek giriş kısıtlamaları getiren kararname yayımlaması, Kanada’nın Güçlü Sınırlar Yasası tasarısı ve Avrupa’nın yüksek vize ret oranları, kıtadan dış göç akışlarını doğrudan etkiledi. Thomas, bu kısıtlamaların Afrika göçünün geleceği konusunda yeni tehditler kadar yeni fırsatlar da doğurduğunu savunuyor.
KITA İÇ GÖÇ ROTASI DA DEĞİŞİYOR
Thomas, Afrika göçünün geçmişteki sömürgeci işgücü modellerinden uzaklaştığını ve beş temel eğilimin öne çıktığını belirtiyor. Buna göre, Afrika içi göçler artık klasik rotaları izlemiyor; Orta Afrika en hızlı büyüyen göç bölgelerinden biri hâline geldi. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 1990–2020 yılları arasında Ekvator Ginesi’nde göçmen sayısı 2 bin 740’tan 230 bini aşarken, Angola ve Çad’da da yüz binlerce kişilik artış yaşandı. Uluslararası Göç Örgütü ise Mısır, Fas, Burkina Faso ve Etiyopya’nın yeni göç merkezleri olarak öne çıktığını bildiriyor.
Kıta dışı göçte ise ciddi bir rota değişikliği kaydediliyor. Batı ülkelerine erişim imkânları daraldıkça Afrikalı göçmenler Asya, Güney Amerika ve Avusturalya’ya yöneliyor. Bugün Çin’de yaklaşık yarım milyon Afrikalı yaşıyor; özellikle Guangzhou şehri, kıtalar arası ticaretin kilit noktası hâline gelmiş durumda. Japonya’da 1980 öncesinde neredeyse hiç Afrika kökenli göçmen yokken, 2015’e gelindiğinde sayı 12 bini aştı. Güney Amerika ve Avustralya da giderek daha fazla Afrikalı için cazip seçenek hâline geliyor.
GÖÇMENLİK ARTIK ”İŞÇİ” STATÜSÜYLE SINIRLI DEĞİL
Thomas, göçmen profillerinin de çeşitlendiğini, yalnızca ekonomik sebeplerle değil, eğitim, girişimcilik ve güvenlik arayışıyla göç edenlerin sayısının arttığını kaydediyor. Bu süreçte belediyeler ve geleneksel otoriteler gibi yerel kurumların göç yönetiminde giderek daha etkili olduğu da dikkat çekiyor.
Fakat Thomas, yeni fırsatların yanında büyük risklerin de ortaya çıktığını belirtiyor. Düzenli göç kanallarının daralması, binlerce Afrikalıyı Sahra Çölü ve Akdeniz üzerinden tehlikeli rotalara yöneltiyor. Uluslararası Göç Örgütü, 2014’ten bu yana bu rotalarda on binlerce kişinin hayatını kaybettiğini, 2024’ün ise en ölümcül yıllardan biri olduğunu açıkladı.
Demografik veriler ise, bu eğilimlerin artacağını gösteriyor. Afrika, 2050 yılına kadar dünyanın en büyük genç nüfusuna sahip olacak. 15–24 yaş grubunun üçte biri Afrikalılardan oluşacak ve kıtanın nüfusu 2,5 milyara yaklaşacak. Gençlerin göç eğilimine en yatkın grup olması nedeniyle, Thomas’a göre Afrika’nın küresel göç akışlarını şekillendirme kapasitesi de giderek artacak. Thomas:
“Batılı ülkelerin sıkı politikaları kısa vadede göçü yavaşlatabilir, ancak Afrika’nın genç ve hareketli nüfusu, eğitim ve ekonomi kanallarını kullanarak göçün yönünü ve yöntemlerini mutlaka yeniden şekillendirecek” sözlerine yer verdi.
Kaynak: Nation Afrika

