Trump, geçmişte olduğu gibi bu sefer de iklim değişikliğini inkâr eden, fosil yakıt endüstrisini önceleyen ve çevre politikalarını hiçe sayan bir yaklaşım benimsemeye hazırlanıyor.
Dört yıl süren ilk başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen Trump, çevre koruma düzenlemelerini geri almış, fosil yakıt şirketlerini cesaretlendirmişti. Bu politikaların etkileri sadece ABD ile sınırlı kalmamış; özellikle Afrika gibi iklim krizinden en çok etkilenen bölgelerde ciddi sonuçlara yol açmıştı.
Afrika Kıtasal İklim Adaleti Koalisyonu’nun genel sekreteri Mithika Mwenda’ya göre, Trump’ın ikinci döneminde benzer politikaların yeniden gündeme gelmesi, Afrika’daki sürdürülebilir enerji yatırımlarını baltalayabilir. Özellikle Afrika’da bazı ülkelerin kömür yatırımlarını sürdürmesi ve temiz enerjiye geçişte yavaş kalması, Trump’ın politikalarından olumsuz etkilenme riskini artırıyor.
Mwenda, Afrika’nın iklim değişikliğinden en çok etkilenen kıta olduğunu hatırlatarak, liderlerin Trump’ın fosil yakıt odaklı baskılarına karşı direnç göstermesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle gelişmekte olan Afrika ülkelerinin, kalkınma süreçlerini kömür gibi zararlı enerji kaynaklarıyla değil, güneş ve rüzgâr gibi temiz enerji alternatifleriyle inşa etmeleri gerektiğinin altını çiziyor.
Afrika’da halihazırda iklim krizinin etkileri kuraklık, sel ve tarım alanlarındaki verim kaybı gibi yıkıcı sonuçlara neden oluyor. Bu nedenle kıtanın geleceği için, fosil yakıt yatırımlarına değil, iklim adaletine öncelik veren politikalar hayata geçirilmeli.
Sonuç olarak Mwenda, Afrika hükümetlerini, toplumsal hareketleri ve sivil toplum kuruluşlarını Trump’ın olası iktidarında yeniden canlanabilecek kömür politikalarına karşı güçlü bir duruş sergilemeye çağırıyor.
Kaynak: Al Jazeera English