Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan, bu hafta yeni hükümet atamalarını açıkladığında, iki isim hemen öne çıktı ama bunun nedeni siyasi geçmişleri değildi.
Kızı Wanu Hafidh Ameir Eğitimden Sorumlu Bakan Yardımcısı olarak atanırken, damadı Mohamed Mchengerwa Sağlık Bakanı oldu. Her ikisi de mevcut milletvekili ve Tanzanya siyasetinde tanınan yüzler. Fakat bu atamalar, cumhurbaşkanının güvenilir liderleri kritik pozisyonlara mı yerleştirdiği yoksa kendi ailesini devletin merkezine mi çektiği konusunda ülke çapında hararetli bir tartışmayı ateşledi.

Tanzanya’da yoğun tepkiyle karşılandı. Eleştirmenler, halkın günlük yaşamını doğrudan etkileyen sağlık ve eğitim gibi hassas bakanlıkların devlet başkanının akrabalarına verilmesini klasik bir nepotizm örneği olarak nitelendiriyor. Destekçiler ise Wanu ve Mchengerwa’nın yetkin ve deneyimli olduklarını, yalnızca aile bağlarının onları niteliksiz kılmaması gerektiğini savunuyor.
Samia’nın hamlesi stratejik mi yoksa sorunlu mu görülürse görülsün, çok büyük bir gerçek var: Bu tarz bir yaklaşım Tanzanya’ya özgü değil. Afrika genelinde, siyasi sahnede olan ailelere yıllardır hükümetteki önemli görevler veriliyor. Bu durum, sadakat, liyakat ve güç yoğunlaşması üzerine daha büyük sorular doğuruyor.
ZİMBABVE BABADAN OĞULA BİR HANEDAN
2023’te Zimbabve Cumhurbaşkanı Emmerson Mnangagwa, oğlu ve yeğenini kabinesine atadıktan sonra yoğun eleştirilerle karşılaştı. Oğlu David Kudakwashe Mnangagwa, ekonomik istikrarsızlık ve hızla artan enflasyonla mücadele eden bir ülkede etkili bir rol olan Maliye Bakan Yardımcısı olarak atandı. Aynı dönemde yeğeni Tongai Mnangagwa, Turizm Bakan Yardımcısı oldu.
Bu atamalar kamuoyu tepkisiyle karşılandı. Birçok Zimbabveli, Mnangagwa ailesinin devletin en etkili pozisyonlarında yerini sağlamlaştırdığını düşündü ve bunu, elit zenginleşme ve siyasi kayırmacılığın yaygın olduğu Mugabe dönemine rahatsız edici bir şekilde benzediğini savundu.
Harare’deki analistler, bu atamaların daha geniş bir sorunu yansıttığını belirtiyor: Liderlerin, siyasi muhalefetin hâlen kırılgan olduğu ve devletin ciddi yönetişim sorunlarıyla karşı karşıya olduğu zamanlarda kendi adamlarını önemli görevlere getirerek yerini korumaya çalışması.
DEVLETE GÖMÜLÜ BİR AİLE
Afrika’daki hükümetler arasında aile ve siyasi gücün birleşimini en net gösterenlerden biri, Uganda’daki Museveni yönetimidir. Yıllardır Museveni’nin eşi Janet Kataaha Museveni, kabinede görev yapıyor ve şu anda etkili bir pozisyon olan Eğitim ve Spor Bakanlığı’nı yürütüyor. Kardeşi General Salim Saleh ise savunma ve güvenlik konularında uzun süreli bir başkanlık danışmanı olarak önemli bir etkiye sahip.

Oğulları General Muhoozi Kainerugaba’nın askeri rütbelerde hızlı yükselişi ise geniş çapta spekülasyonlara yol açtı ve “Muhoozi Projesi” olarak adlandırılan bir olası miras geçişi endişelerini artırdı. Muhoozi, Özel Kuvvetler Komutanı ve daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptı.
Uganda’da aile katılımı yalnızca sembolik değil; yapısal bir boyutu var. Askeri komuta, kabine kararları ve halefiyet siyaseti, dört on yıla yakın süredir iktidarda olan bir cumhurbaşkanının gözetiminde şekilleniyor.
RUANDA’DA AİLE SİYASETİ
Ruanda’da Cumhurbaşkanı Paul Kagame’nin de ailesi devlet kurumlarında önemli roller üstleniyor. Kızı Ange Kagame, 2019’dan bu yana Başkanlık Ofisi’nde kıdemli politika analisti olarak stratejik politika ve yönetişim konularında çalışıyor. En büyük oğlu Ivan Cyomoro Kagame, 2020’de Ruanda Kalkınma Kurulu’na (RDB) atandı; bu kurum, yatırım ve ekonomik dönüşümü yönlendiren etkili bir ajans. Diğer oğlu Ian Kagame ise Ruanda Savunma Kuvvetleri’nde subay ve elit Cumhurbaşkanlığı Muhafız Birliği’nde görev yapıyor.
Ruanda, disiplinli yönetimi ve sıkı kamu standartları ile tanınsa da, bu atamalar bölgesel gözlemciler arasında Kagame’nin, kıta genelindeki diğer liderler gibi, aile üyelerini devlet işlerinde daha fazla söz sahibi kılma eğiliminde olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi.
GÜNEY SUDAN
Güney Sudan’da Cumhurbaşkanı Salva Kiir, kızını, Başkanlık Ofisi’nde üst düzey danışman olarak atadı. Güney Sudan’ın siyasi seçkinleri küçük ve genellikle birbirine bağlı olsa da, bu atama, halefiyet ve kamu güveni konularında zaten endişe yaratan bir hükümette kayırmacılık endişelerini artırdı.
AFRİKA’NIN EN UÇ ÖRNEĞİ EKVATOR GİNESİ
Afrika’da politik nepotizmin en açık ve dramatik örneği, belki de Ekvator Ginesi’dir.
Ülkenin en uzun süre görevde kalan lideri Cumhurbaşkanı Teodoro Obiang Nguema Mbasogo, oğlunu Teodoro Nguema Obiang Mangue’yi (Teodorín olarak da bilinir) Başkan Yardımcısı olarak atadı.

Teodorín’in yükselişi uluslararası alanda tartışmalı oldu. Avrupa’da yolsuzluk soruşturmaları ve malvarlığı el koyma işlemleriyle karşı karşıya kaldı; devlet fonlarını aklama suçlamalarıyla gündeme geldi. Ancak ülkede, onun cumhurbaşkanının tercih ettiği halef olduğu geniş ölçüde kabul görüyor ve 40 yılı aşkın süredir süren bir siyasi hanedanlığı pekiştiriyor.
BÜYÜK RESİM
Bu örnekler birlikte ele alındığında, kıta genelinde tanıdık bir model ortaya çıkıyor: Liderler, güven veya sadakat meselesi olarak aile üyelerini siyasi veya ekonomik güç pozisyonlarına yerleştiriyor. Bazı durumlarda, aile üyeleri nitelikli, eğitimli ve yetenekli olabilir. Diğer durumlarda ise, yetkinlikleri nepotizm algısının gölgesinde kalıyor ve gücün dar bir iç çembere yoğunlaşması riski ortaya çıkıyor.
Tanzanya bağlamında, Samia Suluhu’nun atamaları sadece iki bireyle ilgili değil. Bu atamalar, yönetişim, hesap verebilirlik ve siyasi liderliğin geleceği açısından neyi işaret ediyor sorusunu gündeme getiriyor. Tanzanyalılar, yeni ekibin görevine başlamasını izlerken, soru hâlen geçerli:
Bu atamalar cumhurbaşkanının hizmet kapasitesini güçlendirecek mi yoksa gücün aile içinde yoğunlaşması endişelerini derinleştirecek mi?
Her durumda, Samia’nın hamlesi Tanzanya’yı daha geniş bir Afrika tartışmasının içine yerleştiriyor. Bu tartışma Harare’den Kampala’ya, Kigali’den Malabo’ya uzanıyor ve siyasi sadakatin nerede sona erdiğini, nepotizmin ise nerede başladığını sorgulatıyor.
Lomé Barış ve Güvenlik Forumu Başkanı Abdisaid Muse Ali, aile atamalarının artık birçok Afrika hükümetinde tekrarlayan bir özellik haline geldiğini söylüyor.
“Bunlar genellikle ilgili bireyler hakkında daha az şey söyler, daha çok gücün nasıl organize edildiğini gösterir. Parti yapıları zayıf ve devlet kurumları bağımsızlığını sınırlıysa, akrabaları kilit rollere getirmek genellikle yetkinliği başkanlıkta yoğunlaştırmak, halefiyeti gayri resmi yönetmek ve karar almada gerçek erişime sahip kişi sayısını daraltmak anlamına gelir.” diyor.
Ancak eski Somali Dışişleri Bakanı olan Muse Ali, kurumsal riskler konusunda uyarıyor ve bu tür atamaların kamu görevini özel sadakatle kaynaştırdığını belirtiyor. Ali:
“Bireyler yetenekli olsa bile, bu tür atamalar kurumlara duyulan güveni aşındırır, başkanlığa yönelik denetimleri zayıflatır ve memurlara yakınlıkların performanstan daha önemli olduğunu gösterir. Bu durum, iktidar koalisyonları içinde rekabeti keskinleştirir ve prosedür ile hukuka saygıyı zayıflatır; bu da kurallara dayalı istikrarlı bir yönetim sistemi inşa etmeyi zorlaştırır.” sözlerine yer verdi.
Kaynak: Daily Nation

