Afrika, enerji dönüşümünde kritik bir eşikte bulunuyor. Hızla büyüyen ekonomisi, artan nüfusu ve zengin doğal kaynakları sayesinde kıta, enerji alanında büyük bir potansiyele sahip. Ancak Aggreko Afrika Genel Müdürü Edith Kikonyogo’nun da vurguladığı gibi, bu fırsatlar ciddi enerji sorunlarını da beraberinde getiriyor. Afrika’da güvenilir enerjiye erişim yetersizliği, çevresel kaygılar ve adil enerji dağıtımı ihtiyacı gibi sorunlar yaşanıyor. Bu sorunların çözümü ise, yenilikçilik, iş birliği ve enerji üçlemesini enerji güvenliği, çevresel sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik arasındaki hassas dengeyi anlama temeline dayanan güçlü bir liderlik gerektiriyor.
AFRİKA’NIN ENERJİ ÖNCELİKLERİ: GÜVENLİK, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ERİŞİM
Afrika’nın enerji geleceği, üç temel önceliğin doğru şekilde dengelenmesine bağlı:
Enerji güvenliği.
Kesintisiz, uygun maliyetli ve güvenilir enerji arzının sağlanması.
Çevresel sürdürülebilirlik.
Doğaya verilen zararın azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele.
Enerjiye erişim; enerji hizmetlerinin adil ve kapsayıcı biçimde sunulması.
Kıtadaki enerji altyapısı şehirlerde yaşlanmış durumda, kırsal bölgelerin çoğu ise hâlâ şebeke dışı. Ancak bu çeşitlilik, Afrika’nın enerji geleceğini yeniden şekillendirme şansı da sunuyor.
ARTAN TALEP VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ ARASINDA DENGE
Afrika’da elektrik talebinin 2026’ya kadar yıllık ortalama yüzde 4 artması bekleniyor ve bu oran küresel ortalamanın üzerinde. Kentsel büyüme ve nüfus artışı bu talebi körüklüyor. Ancak kıtanın hâlâ fosil yakıtlara bağımlı olması, sürdürülebilirlik çabalarını zorlaştırıyor.Afrika Birliği’nin Nairobi Bildirgesi ile belirlediği 2030 yılına kadar 300 GW yenilenebilir enerji kapasitesine ulaşma hedefi büyük bir vizyon ortaya koyuyor. Ancak bu hedefe ulaşmak, mevcut kurulum hızının dört katına çıkarılmasını gerektiriyor. Projelerin ortalama 18 aya kadar gecikmesine neden olan dağınık düzenlemeler, finansman açıkları ve uzun izin süreçleri gibi engeller sürüyor. Mikro şebekeler ve geçiş yakıtlarıyla hibrit çözümler gibi yenilikçi ve yerelleşmiş sistemler, uygulanabilir bir çıkış yolu sunuyor.
KAPSAYICI BÜYÜME VE YEREL KAPASİTE GELİŞİMİ ŞART
Sürdürülebilirliğe yönelik ilerleme, kalkınmanın önüne geçmemeli. Afrika, küresel emisyonların yalnızca yüzde 4’ünden daha azından sorumlu olsa da iklim değişikliğinden orantısız şekilde etkileniyor. Hibrit enerji sistemleri, sağlık ve eğitim gibi hayati sektörlere kesintisiz enerji sağlayarak hem kalkınmayı hem de karbon salımını dengeleyebilir. Elektriğe hâlâ erişimi olmayan 600 milyon Afrikalının ihtiyaçlarını karşılamak ise yalnızca altyapı yatırımlarıyla değil, yerel katılım ve beceri geliştirme ile mümkün. Teknoloji sağlayıcıları, projelerdeki riskleri azaltmada, yerel yetenekleri desteklemede ve uzun vadeli başarıyı güvence altına almada kilit rol oynuyor.
BÜTÜNCÜL VE YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLARLA YENİ BİR ENERJİ DÖNEMİ MÜMKÜN
Afrika’nın enerji dönüşümü, büyüme, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılığın bir arada var olabileceği bir gelecek inşa etme fırsatı sunuyor. Yenilikçi ortaklıklar, uygulanabilir çözümler ve kararlılıkla aşılacak engeller sayesinde kıta, enerji alanında hem kendi geleceğini yeniden şekillendirebilir hem de dünyaya ilham verebilir.