ABD Başkanı Donald Trump, yeni başkanlık döneminde Afrika’yı görmezden gelmeyi bırakarak kıta ülkeleriyle iletişim kurmaya ve bazı radikal kararlar almaya başladı. Trump’ın yeni döneminde Afrikalı halkları doğrudan etkileyecek kararlar alması ve Afrikalı liderlere karşı tutumu eleştirilere neden olsa da Afrika’nın ABD ile iş birliği için makul şartlar gözeterek müzakere etme isteğine şahit oluyoruz.
Trump’ın yeni dönemi ve yeni stratejisi hakkında uzmanlardan görüş alan Anadolu Ajansı muhabiri, bu stratejinin asıl amacını ve batı alternatifi kıta dışı ortak arayışındaki Afrika ülkelerinde nasıl karşılandığına dair değerlendirmeler aldı.
Uzmanlara göre ABD, Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde artık yardım temelli değil, yatırıma dayalı bir strateji geliştirmeye çalışıyor. ABD Başkanı Donald Trump, 2017-2021 yıllarındaki ilk başkanlık döneminde hem de yeni başkanlık sürecinde hiçbir Afrika ülkesini ziyaret etmedi. ABD, buna rağmen Çin, Rusya ve Avrupa ülkeleri arasında yoğun rekabetin yaşandığı Afrika ile ilişkilerini yalnızca yardımlarla değil, yatırımlarla da güçlendirmeyi hedefliyor.
AFRİKA ÜLKELERİNİN BATI’YA ALTERNATİF BULMA ÇABASI
Zengin yer altı kaynakları, genç nüfusu ve doğal madenleriyle dikkati çeken Afrika ülkeleri, son yıllarda Batılı ülkelere karşı mesafeli bir dış politika izlemeye başladı. Bu sebeple Türkiye, Çin, Rusya, Körfez ülkeleri ve hatta Hindistan; insani yardımlar, yatırımlar ve ortak projeler aracılığıyla kıta ülkeleriyle yakın ilişkiler kurma çabasında.
Diğer yandan ise ABD’nin, ocak ayında Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) üzerinden bazı faaliyetleri durdurması, Afrika ile ilişkilerde yeni bir siyaset geliştirme hazırlığında olduğu yönünde yorumlanıyor. Bu durdurma faaliyetlerinin çatışma bölgelerindeki halkın hayatını ciddi şekilde tehdit etmeye başlaması nedeniyle BM, acil yardım çağrıları başlatsa dahi ABD’nin bu konudaki tutumu çok net.
TRUMP AFRİKALI LİDERLERLE BİR ARAYA GELDİ
ABD Başkanı Donald Trump, 9 Temmuz’da Gabon, Gine-Bissau, Liberya, Moritanya ve Senegal liderlerini Beyaz Saray’da ağırladı. Toplantıda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Ruanda arasında imzalanan barış anlaşmasında ABD’nin rolüne dikkati çeken Trump, Sudan gibi çatışmaların sürdüğü Afrika ülkelerinde de barış için arabuluculuk rolünü üstlendiğini belirtti. Afrikalı liderler ise ABD ile ilişkileri geliştirmek istediklerini vurgulayarak, Trump’ın dünya barışına katkılarına destek vermeye hazır olduklarını ifade etti.
AFRİKA, ABD EKONOMİSİ İÇİN BÜYÜK BİR POTANSİYELE SAHİP
Donald Trump, Afrika’nın ABD için “büyük bir ekonomik potansiyel” taşıdığını ifade ettiği konuşmasında, ABD ile Afrika ülkeleri arasında oluşturulabilecek “yeni ekonomik fırsatlar” için çalıştığını ifade etti.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Turhan ile Kastamonu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Vara Abubakar, yeni dönemde ABD’nin Afrika ile kurduğu ilişkileri AA için değerlendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk döneminde hiçbir Afrika ülkesini ziyaret etmediğine değinen Turhan, “Trump, Afrika’yı ekonomik açıdan zengin ancak sosyal, siyasal ve askeri sorunlarla kuşatılmış bir bölge olarak görüyor.” dedi. Turhan, ABD’nin USAID kapsamındaki yardımları kesmesinin Afrika’dan tamamen çekilme anlamına gelmediğini belirterek, bu adımın, Afrika’yı yalnızca ekonomik bir pazar olarak değerlendirme ve ikili ilişkileri sadece ekonomik çıkarlar üzerinden kurma eğiliminin bir göstergesi olduğunu vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika politikasının, ulusal çıkarları merkeze alan “şöhret, para ve güç” denklemine dayandığını belirten Turhan, bu yaklaşımın ticareti öncelediğini söyledi. 2000 yılından bu yana yürürlükte olan ve Afrika ülkelerine ABD pazarına gümrüksüz erişim imkânı tanıyan Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası’nın (AGOA) eylülde sona ereceğine dikkati çeken Turhan, bu yapının ABD-Afrika ticari ilişkilerine kurumsal zemin hazırladığını söyledi.
Turhan, ABD’nin Afrika’yı tarihsel olarak Fransa’nın sorumluluk alanı olarak gördüğünü ve bu nedenle Soğuk Savaş döneminde Fransa’yı kıtanın “fiili jandarması” olarak desteklediğini ifade etti. Günümüzde ise yükselen Çin’in etkisini hatırlatan Turhan, kısa ve orta vadede Afrika’da Çin-ABD rekabetinin daha da belirginleşeceğini savundu.
ZİRVEDE ASIL KONU EKONOMİK İŞ BİRLİĞİYDİ
Trump’ın 9 Temmuz’daki 5 Afrika ülke liderini Beyaz Saray’da ağırlamasını da değerlendiren Turhan, davet edilen ülkelerin yer altı kaynaklarının zenginliğine vurgu yaptı. Ekonominin masadaki ana konu olduğunu vurgulayan Turhan, bu yaklaşımın ABD’nin Afrika’ya yönelik çok kutuplu ve insani temelli dış politikadan uzaklaştığının göstergesi olduğunu dile getirdi.
TRUMP’IN AFRİKA ÜLKELERİNDEN ÇEKİLMESİNİN STRATEJİK BİR ARKA PLANI VAR
Kastamonu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Vara Abubakar, Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanı seçilmesinin, “The America Great Again” hedefi doğrultusunda ekonomik ve askeri gücü pekiştirme amacı taşıdığını belirtti. Trump yönetiminin, USAID’in bazı Afrika ülkelerinden çekilmesini veya yardımları azaltmasını ise “stratejik bir adım” olarak değerlendirdi.

Abubakar, birçok Afrika ülkesinin özellikle son on yılda geleneksel Batılı müttefiklerinden uzaklaştığını ve bunun sonucunda Rusya, Çin, Türkiye ve Hindistan gibi alternatif ortaklara yöneldiğini vurguladı. Bu yönelimin, Trump’ın yardımdan çok ticaret ve yatırıma dayalı Afrika politikasıyla örtüştüğünü aktaran Abubakar, bunun da ABD’nin kıtaya yönelik klasik dış politikasından belirgin bir sapma anlamı taşıdığını aktardı.
Trump’ın, özellikle doğal kaynaklar açısından zengin Afrika ülkelerine yönelmesinin tesadüf olmadığını belirten Abubakar, Ruanda ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti arasında imzalanan ekonomik şartlı barış anlaşmasının da bu stratejinin bir parçası olduğunu kaydetti. Bu anlaşma sayesinde ABD’nin, bölgedeki zengin maden kaynaklarına erişiminin kolaylaşabileceğini ve bunun Trump’ın Nobel Barış Ödülü adaylığına dahi kapı aralayabileceğini ifade etti.
Afrika’da artan Rusya, Çin, Türkiye ve Körfez ülkeleri nüfuzuna dikkati çeken Abubakar, ABD’nin bu rekabette başarılı olup olmayacağının, kıtada terörizme karşı etkin mücadele ve barış sağlama kabiliyetine bağlı olduğunu söyledi. Güvenlik krizleriyle boğuşan Afrika’da barışın tesis edilmesinin önemini vurgulayan Abubakar, “Afrika ülkeleri güvensizlikle mücadele ediyor, kıtaya barışı geri getirmeye yardımcı olabilecek ülke, diğerlerine karşı kesinlikle üstünlük sağlayacak.” sözlerine yer verdi.
Kaynak: AA

