ABD’nin uluslararası iklim taahhütleriyle ilgili geçmişi oldukça çalkantılı. Eski Başkan George Herbert Walker Bush, 1992 Rio Dünya Zirvesi’nde güçlü çevre politikalarını desteklerken, Senato, Başkan Bill Clinton döneminde Kyoto Protokolü’nü reddetmişti. Trump, ilk görev süresi sırasında ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekmişti ancak 2021’de Başkan Joe Biden göreve geldikten sonra tekrar katılmıştı. Ancak bu son çekilme, 2028 seçimlerinin sonucuna bağlı olarak en az dört yıl sürecek gibi görünüyor.
MALİ SONUÇLAR VE AFRİKA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
ABD’nin çekilmesinin hemen ortaya çıkacak sonuçlarından biri, küresel iklim girişimlerine sağlanan mali desteğin kaybedilme riski. Bu karar, İklim Değişikliği Konferansının 29. toplantısında (COP29) Bakü’de yapılan 300 milyar dolar iklim finansmanı taahhüdünü, Yeşil İklim Fonu’na ve yeni kurulan Kayıp ve Hasar Fonu’na yapılan katkıları tehlikeye atabilir.
Bu finansman açığı, iklim uyum ve hafifletme stratejilerini uygulamak için uluslararası desteğe bağımlı olan Afrika ülkeleri için özellikle endişe verici. Afrika’nın düşük karbonlu enerjiye geçişine destek veren Adil Enerji Geçiş Ortaklıkları (JETP) gibi girişimler zarar görebilir. Güney Afrika ve Senegal şu anda aktif JETP projelerine sahipken, Mısır, Fildişi Sahili ve Fas benzer planların erken aşamalarında bulunuyor. ABD, bu projelerde önemli bir rol oynamıştı ve çekilmesi ilerlemeyi durdurabilir.
KÜRESEL KURUMLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Bir diğer önemli sonuç ise, küresel finansal kurumlar, özellikle Dünya Bankası üzerindeki etki olacak. Biden döneminde ABD, Dünya Bankası’nda iklim odaklı reformları desteklemiş ve Güney Afrika’daki kömürle çalışan elektrik santrallerinin kapanışı için finansman sağlamıştı. Ancak Trump’ın dönüşü, fosil yakıt gelişimine yeniden ağırlık verilmesi anlamına geliyor. Eğer iklim finansmanı Dünya Bankası’nda yavaşlarsa, Avrupa Yatırım Bankası, Asya Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası gibi diğer kurumları da etkileyebilir.
Ticari bankalar, ABD’deki politika değişikliğiyle birlikte fosil yakıt yatırımlarına geri dönebilir. Bu durum, küresel yenilenebilir enerji yatırımlarındaki ilerlemeyi zayıflatabilir.
İLERİYE DÖNÜK ADIMLAR
Bu zorluklara rağmen, yaklaşan küresel zirveler, iklim taahhütlerini yeniden teyit etme fırsatı sunuyor. Temmuz ayında Brezilya’nın ev sahipliği yapacağı Brezilya, Rusya, hindistan, Çin, Güney Afrika (BRICS) zirvesi ve Kasım ayında Güney Afrika’nın yöneteceği G20 zirvesi, uluslararası iş birliğini yeniden teşvik etmek için platformlar olabilir. Bu yılın ilerleyen dönemlerinde Brezilya’da düzenlenecek COP30 iklim konferansı, dünya liderlerinin daha güçlü bir iklim eylem planı geliştirmeleri için kritik bir an olacak.
Etkili bir eylem alınmazsa, azalan iklim finansmanı ve zayıflayan politikalar, küresel iklim krizini hızlandırabilir ve Afrika ile diğer savunmasız bölgeleri en büyük risk altına sokabilir.