Somali Federal Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un Mayıs 2022’de yeniden seçilmesinden bu yana, önceki tüm girişimlerin başarısız olduğu bir alanda önemli bir kırılma yaşandı. 2008’den bu yana süren Eş Şebab isyanı, ilk kez kapsamlı biçimde geriletilmiş durumda.
Bugün Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Başbakan Hamza Abdi Barre liderliğindeki Somali Federal Hükümeti, siyasi ve güvenlik alanlarında belirleyici konuma gelmiş bulunuyor. Hükümetin benimsediği çok kanallı karşı-ayaklanma modeli, Eş Şebab’ın Mogadişu’nun merkezinde ve çevre bölgelerdeki etkisini büyük ölçüde kırdı.
Bu tablo, Somali Federal Hükümeti açısından zayıflamış ve çözülme sürecine girmiş Eş Şebab’la müzakere edilmesini gerektiren acil bir siyasi ya da güvenlik ihtiyacının bulunmadığını ortaya koyuyor.
ÜÇ TEMEL ÖNCELİK
Federal hükümetin izlediği strateji üç ana eksene dayanıyor:
- Eş Şebab’ın Mogadişu’daki sembolik gücünü ve haraç toplama kapasitesini ortadan kaldırarak örgütün zamanla etkisizleşmesini sağlamak,
- Özellikle Aşağı Juba ve Şabelle Vadisi’nde, örgütün üst düzey kadrolarını hedef alan sürekli ve nokta atışı İHA operasyonlarını genişletmek,
- Başta Türkiye Cumhuriyeti ve ABD’li enerji şirketleri aracılığıyla olmak üzere, özellikle petrol ve doğal gaz sektöründe ekonomik kalkınma ve yabancı yatırımı hızlandırmak.
GERİ DÖNÜLMEZ DARBE
Üç yıl süren yoğun karşı-istihbarat çalışmaları, toplumsal temas politikaları ve Somali güvenlik güçlerinin ağır bedeller ödeyen mücadelesi sonucunda Mogadişu büyük ölçüde Eş Şebab tehdidinden arındırıldı. Bu süreçte Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Ajansı (NISA), Komutan Mahad Mohamed Salad liderliğinde kilit rol oynadı.
NISA’nın geliştirdiği gözetim modeli sayesinde Mogadişu’daki Eş Şebab hücreleri ve uyuyan ağlar dağıtıldı. Örgüt, binlerce CCTV kamerasının kurulmasına, sivil giyimli ajanların yaygınlaştırılmasına ve araç, kişi ve para transferlerini izleyen dijital sistemlere karşılık veremedi.
Sonuç olarak Mogadişu’da benzeri görülmemiş bir güvenlik ortamı sağlandı. Eş Şebab bugün, kırsalda daralan alanlara sıkışmış durumda ve bu bölgelerde de ABD ve Türkiye’nin İHA saldırılarıyla sürekli baskı altında tutuluyor. Örgüt, başkent ve diğer büyük şehirlerde saldırı düzenleyemez hale geldi.
ANAYASAL SINIRLAR
Eş Şebab’ın siyasi bir aktör olarak önündeki en büyük engellerden biri, 2012 Geçici Anayasası ile kurulan federal ve klan temelli güç paylaşım sistemi. Bu yapı, örgütün kolektif bir siyasi aktör olarak iktidara erişimini fiilen imkânsız kılıyor.
Anayasa, yalnızca bireyleri ve federal yapıları tanıyor. Bu nedenle Eş Şebab mensupları, ancak bireysel olarak ve klan mekanizmaları üzerinden siyaset yapabiliyor.
“CEZAYİR SONUCU”
Yazar, Somali’deki mevcut gidişatın, Cezayir’in 1990’larda İslamcı isyanı bastırma süreciyle benzerlik taşıdığını savunuyor. Cezayir’de Devlet Başkanı Abdelaziz Buteflika döneminde askeri operasyonlar, yoğun istihbarat, kent gözetimi ve petrol-gaz sektörü odaklı ekonomik büyüme birlikte yürütülmüştü.
Bu strateji, isyancı grupları önce kırsala itmiş, ardından on yıl içinde tehdit olmaktan çıkarmıştı. Yazara göre Somali Federal Hükümeti de bugün aynı modeli uyguluyor ve bu model işliyor.
2026 SONRASI DA DEĞİŞMEYECEK
2026’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hasan Şeyh Mahmud yeniden seçilmese bile, yerine gelecek ismin – ister eski Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullahi Farmaajo, ister yeni bir siyasi figür olsun – mevcut güvenlik mimarisini koruyacağı öngörülüyor.
Yakın dönemde Doha Forumu’nda konuşan Hasan Şeyh Mahmud, Batılı ve Arap diplomatlara şu mesajı verdi:
“El-Şebab liderliği, klanları ve Federal Üye Devletler aracılığıyla siyasi ve toplumsal yeniden entegrasyonu aramalıdır. 2012 Anayasası’na göre masada bundan daha iyi bir teklif yok.”
Federal hükümetin tercihi açık: Müzakere değil, Cezayir modeli.

