Sudan’da çatışmalar devam ederken HDK Komutanı Muhammed Hamdan Daglo’nun (Hemethi) üç aylık insani ateşkesi kabul ettiğini duyurdu. Darfur’dan gelen ağır insan hakları ihlal raporları, BM’nin Hartum’a kademeli dönüş hazırlığı ve HDK’ye yönelik altın kaçakçılığı suçlamalarıyla birlikte ülkede çok yönlü bir kriz tablosu hakim. Ateşkes kararı, siviller için umut verici bir adım olarak görülse de sahadaki şiddet, insani felaket ve ekonomik suçlamalar, sürecin kırılganlığını gözler önüne seriyor.
HDK’DAN ATEŞKES AÇIKLAMASI
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Daglo, yayımladığı bir video mesajda uluslararası toplumun çağrılarına yanıt vererek tüm askeri faaliyetleri üç ay süreyle durdurmayı kabul ettiklerini duyurdu. Daglo açıklamasında, ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’dan oluşan Dörtlü Mekanizma’nın 12 Eylül’de üzerinde uzlaştığı ilkelerle uyumlu olduğunu belirtti. HDK lideri, kararın özellikle sivillerin korunmasını hedeflediğini belirterek ateşkesin Quad, Afrika Birliği ve IGAD gözetiminde bir izleme mekanizmasıyla takip edileceğini söyledi. Daglo:
“ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimiyle başlatılan uluslararası çabalara yanıt olarak, HDK ve müttefiklerinin üç aylık bir ateşkes ve askeri faaliyetlerin durdurulması konusunda anlaştıklarını duyuruyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sivillere yönelik ihlallerin cezasız kalmayacağını vurgulayan Daglo:
“Sivillere yönelik ihlallere karışan herkes hesap verecek.” dedi.
Ayrıca siyasi çözüm sürecinin İslami Hareket ve Ulusal Kongre Partisi hariç tüm tarafları kapsaması gerektiğini savundu.
”HDK İNSANLARI SİNEK GİBİ ÖLDÜRÜYORDU”
Ateşkes açıklamasının hemen ardından Uluslararası Af Örgütü, El-Feşir’in HDK tarafından ele geçirilmesi sırasında yaşanan ağır insan hakları ihlallerine ilişkin kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda, 26 Ekim’de şehirde kaçan sivillerin kontrol noktalarında infaz, toplu katliam ve sistematik cinsel şiddete maruz kaldığı aktarıldı.
Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, dünya kamuoyuna güçlü bir uyarıda bulunarak:
“HDK’nın El-Feşir’e yönelik vahşi saldırısına dair daha fazla ayrıntı ortaya çıkarken dünya gözlerini kaçırmamalı. HDK insanları sinekler gibi öldürüyordu.” açıklamasında bulundu.
Raporda yer alan tanıklıklar, sivillerin yaşadığı dehşeti bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Kaçanlardan biri olan Halil:
“Kaçarken birlikte olduğum 20 kişiden 17’sini öldürdüler.” sözleriyle yaşanan katliamı anlattı.

İbtisam, 14 yaşındaki kızıyla birlikte tecavüze uğradığını, kızının daha sonra hayatını kaybettiğini söyledi. Bir başka tanık Haltum, Zamzam kampında günler boyunca cinsel saldırıya maruz kaldığını aktardı.
Af Örgütü, BAE’nin HDK’ye sağladığı iddia edilen destek nedeniyle saldırıların kolaylaştığını savunarak:
“BAE’nin geri çekilmesi ve silah ambargosunun tüm ülkeye genişletilmesi gerekiyor.” çağrısını yaptı.
BAE ise suçlamaları reddetti ve Sudan’daki faaliyetlerinin yalnızca insani yardım amacı taşıdığını açıkladı.
BM’DEN HARTUM’DA İLK TOPLANTI
Birleşmiş Milletler Ülke Ekibi, savaşın başlamasından bu yana ilk kez Hartum’da toplandı. BM Sözcüsü Stephane Dujarric, toplantının BM’nin saha varlığını yeniden güçlendirme sürecinin önemli bir aşaması olduğunu belirterek:
“Bu, BM’nin sahadaki koordinasyonunun güçlendiğini gösteren kritik bir adımdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Hartum’a dönüş planının, insani yardım operasyonlarının etkin biçimde yürütülebilmesi için zorunlu olduğu vurgulandı. BM ekipleri, El-Feşir ve Kordofan’dan gelen yeni göç dalgalarına dikkat çekerek cinsel şiddet mağdurlarına destek, ailelerinden ayrılan çocuklara koruma sağlanması ve kayıp belgelerin yenilenmesi gibi acil çalışmalar yürütüyor. Çad sınırındaki kabul merkezlerinde ise barınma ve altyapı eksikliği devam ediyor.
HDK ÜLKEDEN ALTIN KAÇIRMAYA DEVAM EDİYOR
Port Sudan’daki hükümet yetkilileri, HDK’nin savaş finansmanı için büyük miktarda altın kaçırdığını öne sürdü. Sudan istihbarat raporlarına dayandırılan açıklamada:
“HDK’nin Darfur ve Kordofan’dan 2024 ve 2025 boyunca taşıdığı altının değeri 850 milyon doları aştı.” ifadelerine yer verildi. Altının büyük bölümünün Çad üzerinden ülkeden çıkarıldığı düşünülüyor.

BAE ise 19 Kasım’da yaptığı açıklamada Sudan’dan ithal edilen altının toplam değerinin 1,97 milyar dolar olduğunu belirterek kaçakçılık iddialarını reddetti. HDK müttefiki Tasis ittifakından Mustafa Muhammed İbrahim, hükümetin iddialarını “uydurma” olarak nitelendirerek “Port Sudan çetesi, BAE ile kendi anlaşmazlıklarını örtbas etmeye çalışıyor.” açıklamasını yaptı.
Darfur’daki madenciler ise HDK’ye bağlı El-Cüneyd Şirketi’nin Songo madenlerindeki faaliyetlerine yeniden başladığını doğruladı. Uluslararası raporlar, altın gelirlerinin savaşın en önemli finansman kaynaklarından biri olduğunu belirtiyor.
SAHADAKİ GERÇEKLİK
HDK’nin üç aylık insani ateşkesi kabul etmesi, sahadaki şiddetin durdurulması için önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak El-Feşir’den gelen vahşet tanıklıkları, insani krizin derinliği ve altın ticareti üzerinden yürüyen ekonomik savaş, sürecin kırılganlığını artırıyor.

BM’nin Hartum’a dönüşü uluslararası çabaların güçlendiğine işaret etse de ateşkesin uygulanabilirliği, hem tarafların iradesine hem de oluşturulacak izleme mekanizmasının etkinliğine bağlı olacak.
Kaynak: Ajanslar

