Sudan’da barış girişimleri kritik bir döneme girerken, Devlet Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan’ın ABD elçisi Massad Boulos’u barışı engellemekle ve BAE’nin çıkarlarına hizmet etmekle suçlaması krizin odağına yerleşti. Burhan’ın bu çıkışı, savaşın üçüncü yılının yaklaşmasında hem uluslararası arabuluculuğu hem de sahadaki güç dengelerini doğrudan etkileyen bir dönüm noktası olarak dikkat çekiyor.
Sudan Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Burhan, 23 Kasım’da Hartum’da tümgeneral ve üzeri rütbeli subaylara yaptığı konuşmada, ABD’nin sunduğu son öneriyi kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Danışmanı Massad Boulos aracılığıyla iletilen belgeyi, tüm güvenlik teşkilatlarının dağıtılmasını talep eden ve HDK’nin mevcut mevzilerini koruyan bir içerik taşıdığı gerekçesiyle “bugüne kadar sunulan en kötü belge” olarak nitelendirdi. Burhan, arabuluculuk sürecinin bu yönde devam etmesi halinde ordunun kendisini “tarafsız” ilan edeceğini söyledi. Ayrıca, Boulos’un hükümeti insani yardımı engellemek ve kimyasal silah kullanmakla suçlayan açıklamalarını hatırlatarak, bu iddiaların barışı sabote etmeyi amaçlayan söylemler olduğunu da ekledi.

Burhan konuşmasında BAE’yi de sert sözlerle hedef aldı. Dörtlü Mekanizma içinde yer alan Abu Dabi’nin Sudan devletine karşı savaşan HDK’ye destek verdiğini belirten Burhan, BAE’nin arabulucu olarak kabul edilemeyeceğini söyledi. ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’den oluşan bu mekanizmanın güvenilirliğinin de BAE’nin rolü nedeniyle sorgulanabilir hale geldiğini ifade etti. Ordunun Müslüman Kardeşler tarafından kontrol edildiği yönündeki iddiaları “BAE’nin ortaya attığı bir korkuluk” olarak nitelendiren Burhan, bu söylemin ABD, Suudi Arabistan ve Mısır’ı alarma geçirmek için bilinçli olarak üretildiğini belirtti. Askeri kurumun dış müdahaleye gerek duymadan kendisini yeniden yapılandırabileceğini vurguladı.
ONUR SAVAŞI
Sahadaki çatışmalar konusunda ise Burhan, HDK’yi “terörist milis” olarak tanımlayarak, örgütün özellikle Darfur ve El-Feşir’de soykırım ve etnik temizlik niteliğinde eylemler gerçekleştirdiğini söyledi. Yabancı ülkelerin ve Sudan içindeki bazı siyasi grupların bu yapıya destek vermesini eleştiren Burhan, savaşın Sudan için bir “Onur Savaşı” olduğunu ve ülkenin hayatta kalma mücadelesi verdiğini dile getirdi. Kordofan ve Darfur’daki kayıpların geri alınacağına yemin eden Burhan, “Onları bu Sudan’dan kovacağız” sözleriyle kararlılığını yineledi.
HDK’nin ikinci komutanı Abdelrahim Daglo ile ittifak halindeki aşiret liderlerine seslenerek gençleri “savaşın holokostundan” çekmeye çağırdı.
MISIR’DAN KAPSAMLI ÇÖZÜM ÇAĞRISI
Bu gelişmelerin hemen öncesinde Mısır, Sudan’da siyasi çözüm için uluslararası çabaların güçlendirilmesi gerektiğini duyurdu. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdülati, İngiltere Ulusal Güvenlik Danışmanı Jonathan Powell ile yaptığı görüşmede, Sudan’ın birliği, egemenliği ve istikrarını koruyacak kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılmasının önemini vurguladı. Dörtlü Mekanizma’nın Eylül ayında sunduğu yol haritası hâlen masada olup insani ateşkesi, ardından kapsamlı bir ateşkesi ve sivil yönetime geçişi öngörüyor.

Bu süreçte Afrika Birliği ve IGAD’ın Aralık ortasında Sudanlı taraflarla istişarelere başlayarak siyasi sürecin çerçevesini oluşturacak bir hazırlık komitesinde uzlaşmayı hedeflediği bildiriliyor. Ancak sahada siyasi bölünmüşlük devam ediyor. Sivil Demokratik İttifak “Sumud” İslamcı yapıların süreçten dışlanmasını isterken, orduyla ittifak hâlindeki sivil ve silahlı oluşumlar HDK’ye destek veren gruplarla müzakereye kapıları kapatıyor.
ORDU KUZEYDEKİ BİR İSYANI BASTIRDI
Ülkenin kuzeyinde ise 23 Kasım’da Dongola’da yaşanan gelişmeler güvenlik krizinin boyutunu gösterdi. “Awlad Gammari” olarak bilinen Stratejik Keşif Taburu’nun isyanı, ordu tarafından düzenlenen operasyonla kontrol altına alındı. Çatışmalarda iki asker hayatını kaybetti, tabur komutanı Hüseyin Yahya Muhammed Cuma Gammari yaralandı ve komutanın yakın koruması öldürüldü. Ordu, grubun çok sayıda üyesini tutukladı ve ağır silahların da bulunduğu araçlara el koydu. Komutanın 75. Piyade Tugayı’na entegrasyon talimatına uymayı reddettiği, itaatsizlik gösterdiği ve kendisine yaklaşanlara karşı güç kullanmakla tehdit ettiği açıklandı.

Grup, el-Beşir döneminden kalma olup yıllardır silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, sivillere yönelik ihlaller ve sınır bölgesinde altın madenciliği gibi faaliyetlerle gündeme gelmişti. Yetkililer geri kalan üyeleri 48 saat içinde teslim olmaya çağırarak, kamu güvenliğini tehdit eden herkese karşı “demir yumruk” kullanılacağını duyurdu.
SUDAN SAVAŞ EKONOMİSİNE GEÇTİ
Tüm bu siyasi ve askeri gelişmeler yaşanırken ekonomide ortaya çıkan tablo, Sudan’ın tam bir savaş ekonomisine geçtiğini gözler önüne seriyor. Vergi Dairesi Genel Sekreteri Bedir el-Tamam Muhammed Saad, 2025 yılında 2,8 trilyon Sudan poundu (yaklaşık 1,3 milyar dolar) gelir elde edildiğini ve bunun hedeflenen miktarın %230 üzerinde olduğunu açıkladı.
Saad, tüm vergi gelirlerinin “Onur Savaşı” için ordunun ihtiyaçlarına aktarıldığını açıkça belirtti. Nisan 2023’ten beri süren savaş, devlet kurumlarını felce uğratmasına rağmen ordu kontrolündeki bölgelerde vergi tahsilatının toparlandığını, buna karşı HDK’nin etkili olduğu Darfur ve Kordofan’ın büyük kesimlerinde vergi toplamanın neredeyse tamamen durduğunu ifade etti.

Ancak vergi gelirlerindeki artış, ülkenin insani krizinin derinliğiyle keskin bir tezat oluşturuyor. BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Faz Sınıflandırması (IPC), El-Feşir ve Kadugli’de kıtlık ilan etti ve koşulların 20 başka bölgeye daha yayılabileceği uyarısında bulundu. Bugün 21,2 milyon Sudanlı ciddi gıda güvensizliğiyle karşı karşıya bulunuyor.
Sudan’da diplomatik gerilim, iç güvenlik sorunları, ağır savaş ekonomisi ve büyüyen insani kriz iç içe ilerlerken, ülkenin hem siyasi hem toplumsal geleceği belirsizliğini koruyor. Burhan’ın ABD ve BAE’ye yönelik çıkışı, Mısır’ın diplomatik girişimleri, Kuzey’deki silahlı grupların bastırılması ve ekonomik seferberlik, Sudan’ın yakın dönemde daha sert bir çatışma ve daha karmaşık bir müzakere sürecine doğru ilerlediğini gösteriyor.
Kaynak: Ajanslar

