Türkiye’deki Sudan diasporası yetkilileri, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan’ın El-Faşir kentinde gerçekleştirdiği katliamın münferit bir olay olmadığını ve Sudanlıların 2023’ten bu yana benzeri görülmemiş bir insani krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Afrika’da İnsani Kalkınma için Ubuntu Derneği Direktörü Kevser Elbahari Orakçı ile Sudan Toplum Derneği Başkan Yardımcısı Muhammed Tayyip Yasin, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti El-Faşir’de yaşananları Anadolu Ajansı’na değerlendirdi.
DAHA ÖNCE DE SESSİZ KATLİAMLAR SÜRÜYORDU
Muhammed Tayyip Yasin, dışardan desteklenen HDK’nin El-Faşir şehrine yüzlerce operasyon düzenlediğini ancak bunların kalıcı başarı sağlamadığını, bunun ardından bölgeye uzun süreli abluka uygulayarak şehrin düşmesine zemin hazırladığını belirtti. Yasin, HDK’nin ülkede El-Faşirdeki katliam benzeri birçok katliam gerçekleştirdiğini vurguladı.
“Yaptıkları yeni değil. El-Faşir’de, daha önce Hartum’da uyguladıkları katliamlardan biraz daha fazlasını gerçekleştirdiler. Neden daha fazla? Çünkü genellikle katliamlarını sessizce yaparlardı ama burada bir günde ölü sayısı yaklaşık 2.000 civarındaydı. Şahsen bu rakamların daha yüksek olduğunu düşünüyorum” dedi.

ULUSLARARASI SESSİZLİK
Yasin, HDK milislerinin insanlığa karşı suç işlemekten çekinmediğini ve bu katliamları gerçekleştirirken hiçbir insani duygu taşımadıklarını ifade etti. Sudan’daki iç savaşın katliamların yoğunlaşmasıyla birlikte üçüncü yılına girdiğini söyleyen Yasin, uluslararası sessizliğe dikkat çekti.
“Bu olaylar üç yıldır devam eden sürecin parçası. Neden bu kadar yıldır konuşulmuyor? Avrupa ülkeleri HDK’yi kullanıyor, bazı Arap ülkeleri de destek veriyor. Bu yüzden sessizlik galip geldi. Ama bu son değil; durum artık faşizmdir. El-Faşir’e benzer başka şehirler de var. Onları kurtaramazsak durum daha da kötüleşir.”
Sudan Toplum Derneği başkan yardımcısı, Sudan halkının kıtlık ve savaş nedeniyle dünyada insani yardıma en çok bağımlı ülke haline geldiğini belirterek sahadaki sivillere acil yardım çağrısında bulundu.
“İnsanlar iki yıl içinde evcil hayvan maması yemeye başladı. Hiçbir temel gıda maddesi gelmiyor. Kimse yardım etmiyor. Hastaneler tamamen yıkıldı, insanlar ölüyor. Her gün yaklaşık 54–55 çocuk hayatını kaybediyor. Halkın insani ihtiyaçları karşılanmıyor” dedi.
“FAŞİST DAVRANIŞLAR”
HDK’nin sivillere yönelik saldırılarını “faşist davranış” olarak nitelendiren Yasin, sözlerini şöyle tamamladı:
“HDK insanlara, evlere saldırıyor. Bunlar gerçek faşist davranışlardır. Sudan bu baskılara her yönüyle maruz kalıyor. Bu yüzden tek başımıza bir şey yapamayız. HDK’nin bizimle bir geleceği yok. Bir bölgeyi bölmek istiyorlar ama başaramıyorlar. Çünkü Sudan’ın tamamı birlik içinde. Tek eksiğimiz büyük ülkelerin ve silah tüccarlarının bize silah satmaması. Sayın Erdoğan Sudan’da çok popüler. Sudanlıların sizden yüksek beklentileri var.”
Yasin, diasporanın Türkiye hükümetine üç taleple başvurduğunu söyledi: Türkiye’nin maddi ve manevi desteği; Türkiye’deki Sudanlıların para gönderebilmesi için hesapların açılması; Türkiye’deki savunma sanayii şirketlerinin Sudan’a silah tedarik etmesi.

“SESİMİZİ YÜKSELTSEYDİK BELKİ İŞLER BU HALE GELMEZDİ”
Kevser Elbahari Orakcı ise Sudan’daki katliamların uzun yıllardır devam ettiğini, ülkenin iç savaş sürecinde terk edildiğini belirtti. HDK milislerinin Sudan genelinde sivil halka karşı gerçekleştirdiği katliamlara dikkat çekerek, saldırı görüntülerinin çoğunlukla milisler tarafından kaydedilip paylaşıldığını söyledi.
Orakcı, ateşkesin güçlü bir şekilde sağlanması gerektiğini vurgulayarak büyük güçlerin sessizliğine ve medyanın konudaki yetersiz ilgisine tepki gösterdi.
“Sadece onları suçlamıyorum, kendimi de suçluyorum. Neden kendimi suçluyorum? Çünkü yüksek sesle ateşkes çağrısı yapmadım. İhmalkar davrandığımız için hepimiz suçluyuz. Sudan neden konuşulmadı? Sesimizi yükseltseydik belki işler bu noktaya gelmezdi. Dünyanın farklı bölgelerindeki başka savaşlar yüzünden Sudan unutuldu. İnsanlarımız insan değil mi? İnsanlık nerede? Müslümanlar nerede? Araplar nerede? Sessiz kalmayacağız. Bundan sonra sesimizi yükselteceğiz. Kimseden şefkat istemiyoruz, sadece adalet istiyoruz. Oradaki insanları kurtarmak istiyoruz.”

