Kenya hükümeti, Müslüman Kardeşler ve Hizb-ut Tahrir’i resmen terör örgütleri listesine aldı. İçişleri Bakanı Kipchumba Murkomen, kararı “terörle mücadele çerçevemizi güçlendiren kritik bir adım” olarak nitelendirdi. Kenya Resmî Gazetesi’nin 19 Eylül tarihli özel sayısında yayımlanan bildiriye göre, Terörizmin Önlenmesi Yasası kapsamında hazırlanan kararnameyle iki örgütün faaliyetleri yasaklandı. Bu kararla birlikte, Eş-Şebab ve diğer terör gruplarıyla aynı kategoriye konuldu.
Yeni düzenlemeye göre bu örgütlere katılmak, finans sağlamak, propaganda yapmak ya da dernek kurmak ağır suç kapsamına giriyor. İhlaller, yüksek para cezalarıyla veya hapis cezalarıyla karşılık bulacak. Kararın, İçişleri Bakanlığı veya mahkeme tarafından iptal edilmediği sürece süresiz geçerli olacağı açıklandı.
KENYA’NIN GÜVENLİK POLİTİKALARINDA YENİ DÜZENLEMELER
Hükümetin bu kararı, aşırılıkçı hareketlerin giderek yaygınlaşmasından kaynaklı olduğu belirtiliyor. Kenya istihbaratı, söz konusu örgütlerin ülkede doğrudan büyük çaplı saldırılar gerçekleştirmediğini fakat radikalleşme süreçlerinde, gizli kadrolaşmada ve küresel terör ağlarıyla bağlantılarda önemli rol oynadığını belirtiyor.
1928’de Mısır’da kurulan Müslüman Kardeşler, kendisini sosyo-politik ve dini bir hareket olarak tanımlıyor. Ancak bazı ülkeler örgütü aşırılığı teşvik etmek ve devlet otoritesini zayıflatmakla suçlayarak terör listesine almış durumda.
1953’te Kudüs’te kurulan Hizb-ut Tahrir ise küresel bir İslam Halifeliği kurulmasını savunuyor ve demokratik sistemlere mesafeli bir yaklaşım benimsiyor. Grup, şiddet eylemlerini reddettse de, katı ideolojik çizgisi nedeniyle birçok devlet tarafından tartışma konusu olmaya devam ediyor.
GEÇMİŞ SALDIRILAR VE TEHDİTLER
Kenya’nın güvenlik politikaları son yirmi yılda yaşanan ağır terör saldırılarıyla birlikte şekillendi. 1998’de Nairobi’deki ABD Büyükelçiliği bombalaması, 2002’de Kikambala Paradise Oteli saldırısı, 2013’te Westgate Alışveriş Merkezi kuşatması, 2015’te Garissa Üniversitesi katliamı ve 2019’da DusitD2 kompleksi saldırısı ülkenin kırılgan güvenlik yapısını gözler önüne serdi. Bu saldırıların çoğu, Somali merkezli El-Şebab’la bağlantılıydı.

Fakat uzmanlar, yalnızca Eş-Şebab’a odaklanmanın yetersiz olduğuna dikkat çekerek, Müslüman Kardeşler ve Hizb-ut Tahrir gibi yapıları da “radikalleşmenin ideolojik kanalları” olarak nitelendiriyor. Özellikle gecekondu bölgelerinde, kıyı kentlerinde ve üniversite kampüslerinde sessiz fakat etkili bir varlık oluşturdukları ifade ediliyor.
Kenya’nın aldığı bu karar, gelecekte Eş-Şebab, DEAŞ ya da başka aşırıcı hareketlere destek verebilecek potansiyel insan kaynağını kesmeyi hedefliyor.
Kaynak: Ajanslar