Elmas endüstrisinin hikayesi, tekeller, pazarlama stratejileri ve aylık maaşlarla şekillendi. Onlarca yıl boyunca, birçok ülkede erkeklerin bir elmas nişan yüzüğü için maaşlarının iki ya da üç aylık kısmını harcaması beklendi. Bu fikir ve bu mücevherin simgesel önemi, tesadüfen ortaya çıkmadı. Hikâye 1870’e dayanıyor; Oxford Üniversitesi’nden ayrılmış Cecil Rhodes, şansını denemek üzere (Cape Kolonisi’ne – günümüz Güney Afrika’sı, o dönemde önemli bir İngiliz bölgesi) gitti.
Bölgedeki gelişmekte olan elmas madenciliği sektörünü gören Rhodes, madencilerin madenleri su baskınlarından korumaları için su pompaları kiralamaya başladı. Ardından, önümüzdeki 20 yıl boyunca Rhodes ve ortağı Charles Rudd, küçük madencilik alanlarını ve “hakları” ( elmas olduğu düşünülen arazileri ) çok ucuza satın aldı, çünkü çoğu sahibi iflas tehlikesi altındaydı. Çoğu küçük işletmelerdi, Rhodes ve Rudd ise Londra’daki Rothschild bankacılık imparatorluğu başta olmak üzere güçlü finansal kaynaklara erişebiliyordu. İki ortak, hakları büyük madencilik birimlerinde birleştirerek genel giderleri azalttı ve operasyonları daha kârlı hâle getirdi.
Ortaklar, devraldıkları madenlerden birinin adını alan De Beers Consolidated Mines şirketini kurdular. 1888’e gelindiğinde şirket, Güney Afrika’daki elmas hakları ve aktif madenlerin neredeyse tamamına sahipti. 1900 yılında elmaslar, Güney Afrika ihracatının %25’inden fazlasını oluşturuyordu ve De Beers, dünya elmas arzının yaklaşık %90’ını kontrol eden bir ekonomik güç hâline geldi. Rhodes ise 1890-1896 yılları arasında Cape Kolonisi başbakanı olarak görev yaparak önde gelen bir sömürgeci figür oldu.
SÖMÜRÜ İMPARATORLUĞUNUN KANLI İŞLETMELERİ
De Beers, o dönemde beyaz azınlık tarafından yönetilen Güney Afrika’nın ırkçı politikaları üzerine kuruldu. Elmaslar, geçimlik ücretlerle çalışan Siyah madenciler tarafından çıkarılırken, De Beers’in beyaz, Avrupa kökenli hissedarları kâr elde ediyordu.
Rhodes’un 1902’de ölümünün ardından De Beers’in kontrolü, Alman asıllı girişimci Ernest Oppenheimer’a geçti. Oppenheimer, finansal teşvikler, stratejik baskı ve diplomasi kullanarak diğer ülkelerdeki elmas tedarikçilerini yalnızca Londra merkezli ve De Beers’e ait Central Selling Organization (CSO) aracılığıyla satış yapmaya ikna etti. 1930’larda CSO, dünyadaki neredeyse tüm önceden kesilmiş elmasların tek satış kanalı hâline geldi. Bu durum, De Beers’in elmasları stoklamasına, piyasaya kontrollü olarak sunmasına ve fiyatları etkin şekilde yönetmesine olanak tanıdı, böylece dünya çapında bir elmas kıtlığı algısı yaratıldı.
Bu arada De Beers, elmas talebini arttırmak için stratejiler geliştirdi. 1946’da şirket, Philadelphia merkezli NW Ayer reklam ajansını işe aldı. Bir yıl sonra ajans, efsanevi sloganı “Bir elmas sonsuzdur”u duyurdu. Bu, elması ve özellikle elmas nişan yüzüğünün “sonsuz aşk”ın sembolü olarak yeniden yorumlanmasına neden oldu. Kitlesel reklamcılık, filmlerde ürün yerleştirme ve ünlülerin yer aldığı etkinliklerle desteklenen bu kampanya, ABD, Avrupa ve Japonya’daki elmas pazarını dönüştürdü.
Kampanya 64 yıl sürdü ve 2011’de sona erdi; Ad Age dergisi “Bir elmas sonsuzdur” sloganını 20. yüzyılın en iyi reklam sloganı olarak seçti. De Beers, sosyal bir norm üretti. Elmas nişan yüzüğü, gelişmiş piyasaların çoğunda neredeyse zorunlu hâle geldi. Daha önce nişan hediyesi olarak kolye, inci veya aile yadigârı mücevherler verilirken, 1940’ta Amerikan gelinlerin sadece %10’u elmas yüzük alırken, 1980’de bu oran %80’e yükseldi. Japonya’da ise 1960’ta %5’in altında olan oran, 1981’de %60’a ulaştı.

1950’lerin başında, bir elmas yüzüğün maliyeti yaklaşık 170 dolar civarındaydı; günümüz parasıyla yaklaşık 2 bin 300 dolar. De Beers reklamları başlangıçta nişan yüzüğü için bir maaş harcamayı öneriyordu, ancak 1980’lerde “İki maaşı sonsuz bir ürüne nasıl dönüştürebilirsiniz?” sorusunu sormaya başladı. Tüketiciler, elmasın ikinci el değerinin genellikle perakende fiyatının sadece %50’si olmasına rağmen ilgisiz kaldı. 1953’te Marilyn Monroe “Elmaslar kızların en iyi arkadaşıdır” şarkısını söylediğinde ve 1971’de James Bond filmi Diamonds Are Forever gösterildiğinde, elmas evlilik simgesi hâline geldi.
KANLI ELMAS TERİMİNİN ÇIKIŞI
1970’lerin sonlarına gelindiğinde De Beers, yılda yaklaşık 50 milyon karat elmas dağıtıyor ve yalnızca ABD’de 2 milyar doların üzerinde satış yapıyordu. Fakat 1980’lere gelindiğinde şirket bazı sorunlarla karşılaştı.
De Beers, Avrupa ve ABD’de anti-apartheid hareketi güç kazandıkça artan incelemelere maruz kaldı. Çalışma koşulları, düşük maaşlar, minimum güvenlik eğitimi ve dikenli tellerle çevrili yurtlar gibi uygulamalarla eleştirildi. Bu olumsuz haberler, De Beers’i apartheid’in en büyük yararlanıcılarından biri olarak kamuoyunun odağına koydu.
Şirket, ABD Adalet Bakanlığı’nın “kartel davranışı” iddialarını defalarca reddetti. Ancak 1994’te ABD büyük jüri tarafından fiyat sabitleme suçlamasıyla suçlandı ve ABD’de iş yapması yasaklandı; yöneticilerinin ülkede bulunmaları halinde tutuklanma riski vardı.

1990’ların sonlarında, elmas ticaretinin Angola, Sierra Leone ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki acımasız iç savaşları finanse ettiği raporları çıktı. İsyancı gruplar, kolay çıkarılabilen yüzey elmaslarını “gri” piyasada satarak silah alımı için gelir sağladı. Kanlı elmaslar terimi bu dönemde literatüre girdi. De Beers, bu konuda görmezden gelmek veya suç ortaklığı yapmakla suçlandı. 1999-2001 arasında şirket satışları %20’den fazla düşerek 5,7 milyar dolardan 4,45 milyar dolara geriledi. Angola’nın Endiama’sı ve Rusya’nın Alrosa’sı da benzer etki gördü.
1990’ların başından itibaren De Beers’de değişiklikler başladı. Güney Afrika’daki yeni seçilmiş Afrika Ulusal Kongresi (ANC) baskısı ile ağırlıklı olarak Siyah madenciler için daha iyi çalışma koşulları ve ücretler uygulandı. Siyah Güney Afrikalılar, yönetimde bazı pozisyonları da almaya başladı.
ABD suçlamaları nedeniyle 2000’de CSO kapatıldı ve diğer üreticiler rekabete girdi. Artık elmas fiyatları CSO tarafından belirlenmiyor; talep, ekonomik döngüler ve jeopolitik koşullara bağlı olarak dalgalanıyor. Kanlı elmas tepkisini azaltmak için De Beers, 2003’te Kimberley Sürecini uygulamaya koydu. Bu süreç, elmas tüccarlarının taşların kökenini izleyebilmesini ve “temiz” elmasları mikroskobik bir damga ile belgelendirmesini sağlıyor. Günümüzde, laboratuvarda üretilmiş taşlar ve kübik zirkonya gibi elmas simülanları, doğal elmasların cazibesini bir miktar azalttı. Bu taşlar %90’a kadar daha ucuz ve genellikle yalnızca uzmanlar tarafından özel ekipmanla ayırt edilebiliyor.
Son iki yılda, daha ucuz yapay taşlar, ABD ve Çin’de zayıf talep, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve ABD’nin yüksek tarifeleri elmas sektörünü olumsuz etkiledi. Antwerp Dünya Elmas Merkezi (AWDC), 2024’te ham elmas ithalatının %35, toplam ticaretin ise yıllık %25 düştüğünü bildirdi. Surat’taki elmas işleme merkezinde en az 50 bin 000 işçi işsiz kaldı, son iki yılda en az 80 işçi intihar etti. 2011’de Oppenheimer ailesi, De Beers’teki hisselerini Londra merkezli Anglo American’a 5 milyar dolara sattı. Şirket, azalan pazar nedeniyle tekrar satışa çıkarıldı ve fiyat yine 5 milyar dolar olarak belirlendi.
Tüm bu dalgalı piyasa koşullarına rağmen, 2024’te küresel tüketici elmas satışları yaklaşık 100 milyar dolar değerindeydi. ABD’de ortalama bir elmas yüzük fiyatı 6 bin 750 dolar civarında bu, ABD’de yaklaşık 1,3 aylık standart maaşa, dünya medyan gelirinin yaklaşık 8 katına denk geliyor. Daha yüksek gelirli kişiler için Londra’nın Harrods mağazasında 228,31 karatlık armut şekilli bir elmas, özel randevu ile görülebiliyor ve fiyatı 30 milyon doların üzerinde tahmin ediliyor.
Kaynak: Al Jazeera