Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile M23 isyancıları arasındaki yeni müzakereler geçen hafta Doha’da yeniden başladı. Ancak uzmanlara göre, uluslararası arabuluculuk ve yazılı taahhütlere rağmen sürecin tıkanma riski yüksek. Taraflar arasında güven sorunu, esirlerin serbest bırakılması ve toprak kontrolü konularındaki anlaşmazlıklar, Afrika’nın en uzun süren çatışmalarından birinin çözümünü gölgeliyor.
Yeni görüşmeler, KDC ile aralarında M23’ün de bulunduğu silahlı gruplar koalisyonunun geçen ay imzaladığı “İlkeler Bildirgesi” adlı ateşkes anlaşmasının ardından geliyor. Ancak her iki taraf da anlaşmayı ihlal etmekle birbirini suçlarken, ülkenin doğusunda çatışmalar sürüyor.
M23 TUTUKLU ÜYELERİNİN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYOR
Arabuluculuğa yakın bir diplomatik kaynak, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada M23 heyetinin Doha’ya, kapsamlı bir barış anlaşmasından ziyade tutuklu üyelerinin serbest bırakılmasını görüşmek için geldiğini söyledi.
“M23 heyeti, barış anlaşmasını müzakere etmekten çok ateşkes mekanizmaları ve tutuklu üyelerinin serbest bırakılması için burada. Bu adım, kapsamlı bir ateşkese ulaşmada kritik olacaktır” dedi.
Kinşasa yönetimi ise, isyancılardan daha sağlam taahhütler almadan bu tür tavizler vermeye sıcak bakmıyor. Hükümet sözcüsü Patrick Muyaya, Kongo heyetinin de Doha’ya gittiğini doğrulasa da temel anlaşmazlıkların sürdüğünü kabul etti.
AŞAMALI BARIŞ TASARISI
Katar’ın sunduğu taslak, aşamalı bir barış yol haritası öngörüyor. Buna göre, isyancıların kontrolündeki bölgelerde hükümet otoritesinin yeniden tesis edilmesi, beş yıl görev yapacak “Geçici Özel Güç” tarafından denetlenecek. Ayrıca 2025’te ulusal diyalog, 2027’de bölgesel seçimler ve bir hakikat ve uzlaşma komisyonu kurulması planlanıyor.
Ancak tasarı ciddi şekilde tartışmalı. Kinşasa, egemenliği zayıflatacağı gerekçesiyle tampon güce karşı çıkarken, M23 ele geçirdiği bölgeleri bırakmaya direniyor.
“M23 hâlâ bazı yerleşimlerde kontrolü elinde bulunduruyor ve paralel bir yönetim kurmuş durumda” diyen diplomatik kaynak, sahadaki karmaşıklığa dikkat çekti.
Ruandalı yönetim uzmanı Raphael Nkaka da, “Böyle bir özel güç varlığında, hükümet bu bölgelerde kontrol iddiasında bulunamaz. İsyancılar kendi atadıkları yöneticilerle otoritelerini pekiştiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Çatışmanın merkezinde Ruanda’nın rolü bulunuyor. BM ve Kinşasa, Kigali’yi M23’e destek vermekle suçluyor. Ruanda ise bu iddiaları reddediyor.
M23’ün bu yıl başında Goma ve Bukavu gibi stratejik kentleri ele geçirmesi, dış destek iddialarını güçlendirirken isyancıların uzun vadeli hedeflerine dair şüpheleri artırdı.
KRİZ TÜM BÖLGEYİ ETKİLİYOR
Uzmanlara göre, 7 milyon kişiyi yerinden eden kriz sadece KDC’yi değil tüm bölgeyi etkiliyor. Kalıcı bir anlaşma, bölgesel işbirliği gerektiriyor ancak Kongo ile Ruanda arasındaki derin güvensizlik süreci zorlaştırıyor.
Nkaka, isyancıların çatışmaları sürdürerek masada güçlü görünmeye çalıştığını belirtti:
“İsyancılar, zayıf bir konumdan müzakere etmediklerini göstermek istiyor. Ancak toprakları bırakmayı reddetmeleri sürece olan güveni sarsıyor.”
Kongo Dinlerarası Konseyi’nden Evariste Kamba ise karşılıklı güvenin küçük adımlarla yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı:
“Kinşasa’nın esirleri serbest bırakmaya istekli olması güven artırabilir. Fakat M23, üyelerinin serbest bırakılmasını barış anlaşmasından önce şart koşarsa, bu grubun aslında barış değil, dış çıkarlar adına kaynak elde etme amacıyla savaştığı yönündeki şüpheleri güçlendirir” dedi.