Nijerya kökenli İngiliz astronom ve bilim iletişimcisi Dr. Maggie Aderin Pocock, uzaya duyduğu ilgiyi hayatı boyunca sürdürerek, bilimi toplumun daha geniş kesimlerine ulaştırmak için çaba gösteren isimlerden biri. Disleksiyle geçen çocukluk yıllarına ve karşılaştığı çeşitli zorluklara rağmen, bilime olan merakını koruyarak hem araştırma alanında hem de bilim iletişimi konusunda dikkat çeken bir kariyer inşa etti.

Bugün, bilimin yalnızca akademik çevrelerle sınırlı kalmaması gerektiğini savunuyor, özellikle gençlerin, kadınların ve farklı toplumlara ait bireylerin bilimle buluşabilmesi için çalışıyor.
MAGGİE ADERİN POCOCK KİMDİR?
1976 yılında Londra’da doğan Aderin-Pocock’un ailesi Nijeryalı. Eğitimini Cambridge Üniversitesi’nde fizik ve ardından mekanik mühendisliği alanında tamamladı. Disleksiyle mücadele ettiği çocukluk ve gençlik döneminde zaman zaman eğitim hayatında zorluklar yaşasa da, gökyüzüne olan ilgisi hiç azalmadı. Bu merak, onu teleskop sistemleri, uydu teknolojileri ve uzay bilimleri üzerine çalışmaya yöneltti.

Kariyerinde hem Avrupa Uzay Ajansı (ESA) hem de NASA gibi kurumlarla çeşitli projelerde yer aldı. Fakat Maggie Aderin-Pocock, sadece bilimsel çalışmalarıyla değil, bilimi halka anlatma konusundaki çabalarıyla da tanınıyor. BBC’nin uzun soluklu programı “The Sky at Night”ın sunuculuğunu üstlenen Aderin-Pocock, farklı yaş ve sosyal gruplardan insanlara bilimi anlatmaya devam ediyor. Özellikle okullarda öğrencilerle yaptığı buluşmalarla, uzayın büyüsünü genç zihinlere taşıyor.

Çeşitliliği ve kapsayıcılığı savunan yaklaşımıyla bilimde daha fazla temsilin önemine dikkat çeken Aderin-Pocock, 2009 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından bilim ve eğitime katkılarından dolayı onurlandırıldı. 2023’te ise ilham veren kadınlara adanan Barbie bebek serisinde kendi karakteriyle yer aldı.

Maggie Aderin-Pocock, mütevazı ve içten yaklaşımıyla “bilim herkesindir” düşüncesini yaşatıyor. Kendi ifadesiyle, uzayla ilgilenmek için üstün zekâlı olmaya gerek yok, merak etmek ve soru sormak yeterli. Onun hikâyesi, farklı kökenlerden gelen çocuklara ve gençlere, bilimin kapılarının herkese açık olduğunu gösteriyor.