28 Nisan gecesi Yemen’in kuzeyindeki Saada kentinde bulunan bir göçmen gözaltı merkezine düzenlenen hava saldırısında en az 60 kişi hayatını kaybetti, onlarcası da yaralandı. Görgü tanıklarına göre saldırı, gece yarısı aniden gerçekleşti ve binanın çatısının çökmesine neden oldu. Patlamayla birlikte metal ve beton parçaları etrafa saçıldı; çok sayıda kişi enkaz altında kaldı, bazı kurbanların uzuvları koptu.
Hayatını kaybeden ve yaralananların büyük kısmı, Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki iç savaştan kaçarak Yemen üzerinden Suudi Arabistan’a ulaşmaya çalışan göçmenlerden oluşuyor. Bu tehlikeli rota, uzun süredir Doğu Afrika’dan Körfez ülkelerine geçmeye çalışan göçmenler tarafından kullanılıyor. Husi güçleri tarafından yakalanan bu kişiler, “yasadışı geçiş” ya da “suç şüphesi” gerekçesiyle cezaevine konulmuştu.
“ÖLÜMDEN KAÇIYORDUM, ÖLÜMÜ BULDUĞUM YERE GELDİM”
Saldırıdan yaralı kurtulanlardan Fanta Ali Ahmed, Etiyopya’daki savaştan kaçarak Yemen’e ulaştığını, ancak gözaltındayken bombalandığını söyledi. Birden fazla kırıkla Saada’daki bir hastaneye kaldırılan Ahmed, “Ölümden kaçıyordum, ama ölüm beni burada buldu” sözleriyle yaşadığı dehşeti anlattı. Olay yerinde bulunan bomba parçalarının ABD yapımı GBU-39 küçük çaplı bombalara ait olduğu tespit edildi. ABD Merkez Komutanlığı, olaydan haberdar olduklarını ve sivil kayıplarla ilgili iddiaların araştırıldığını açıkladı. Ancak saldırıya ilişkin net bir sorumluluk açıklaması yapılmadı.
CEZAEVİ ASKERİ TESİS OLMAKTAN ÇIKTI
Saldırının gerçekleştiği bina, geçmişte askeri tesis olarak kullanılmış ve 2022’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun hava saldırılarına hedef olmuştu. Ancak Birleşmiş Milletler denetçilerine göre, son dönemlerde tesiste herhangi bir askeri faaliyet gözlemlenmemişti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), saldırının uluslararası insancıl hukuka uygunluğunun sorgulanması gerektiğini belirterek bağımsız bir soruşturma çağrısında bulundu. Yemen, Etiyopya, Somali ve Eritre gibi ülkelerden gelen göçmenler için tehlikeli bir geçiş hattı olmayı sürdürüyor. “Doğu Rotası” olarak bilinen bu güzergâh, insan kaçakçılığı, istismar ve ölümle sonuçlanan vakaların yoğun olduğu en riskli göç yollarından biri kabul ediliyor.